YARATTIĞIMIZ BUZ DAĞINI NASIL YIKARIZ?

Buz Dağı
Buz Dağı

Yunus Emre der ki ‘ Güzel bir şey yapmak istiyorsan acele et, gizli tut ve onu gözünde küçült.’

Bu dünyaya her insanoğlu bin bir vasıf ve meziyetle geldi. Kimisi unu fark etti, gücüne güç kattı yoluna devam etti. Henüz keşfetmeyenler ise kendi prangalarına takıldı ve o süper güçlü insanları seyre daldı.

Oysa bir bilsen içindeki güçleri, yapabileceklerini… Bir farkına varsan tam senin içinde var olan, seninle doğmuş ve senin her anına şahit olmuş o yanının neleri başarabileceğini. Ama insanoğlu önce kendine çelme takar, kendi kendisinin katili olur bir nevi. Bir proje aklına geldiğinde hemen içeriden bir ses duyulur: ‘Sen de o projeyi tamamlayacak ne vakit var ne de yetenek.’

Var efendim.!

Senin içinde, senin tam kalbinde, ellerinde, beyninin her hücresinde o projeyi yapabilecek, tamamlayabilecek olan her şey var. Eksik olan sadece ‘inancın’. Kendine, yapabileceklerine olan inançsızlığın senin önüne aşılamayacak engeller koyuyor.

Ne gariptir ki bu inançsızlık insan seçmiyor; en çok okumuşu da en zengini de en parasızı da bu inançsızlığa sahip aslında. O kadar basit bir döngü ki bu, bir şey istediğinde hemen kapının önünde beliriveren bir engel oluveriyor. Sen de o sese kulak kabartıp, aldığın diplomaları, döktüğün paraları görmezden geliyor ve ona inanıyorsun. Usulca fısıldıyor beyninin içine o ses ‘evet ya; ben kim o projeyi almak kim?’ ‘Ben kimim de koskoca kalabalığa karşı konuşmalar yapıp insanları çekeceğim?’

O sesin usulca fısıldadığı beyin; dünyadaki en büyük giz aslında. Seni en büyük çıkmazların içinden çekip alan bir çare ya da dipsiz kuyulara atan çaresizliğin ta kendisi olabilecek bir güç.

Ne olursa olsun. O güç seni elinde!

Beyin dediğimizde aklımız sadece vücudumuzu kontrol eden bir kaptan geliyorsa. Doğru tahmin; büyük yanılıyoruz. Beyin dediğimizde aklımıza aynı zamanda bilinç ve bilinçaltı gelmeli. Zira dünyamızda yaşadığımız her şey aslında bilinçaltımızda inandıklarımızın var ettikleri.

Titanic’i batıran buz dağı başta küçümsenmişti ancak saatler içinde ‘Tanrı bile batıramaz’ denen o devasa gemiyi soğuk suların en dibine hapsetti. Çünkü asıl olay suların altına gizlenmişti. İşte, bilinç ve bilinçaltı da bu şekildedir.

Bilincimiz sorgular, kritik eder, dirençlidir ancak bilinçaltımız duyduğumuz her şeyi inanca çevirme potansiyeline sahiptir. Bir bebek asla korkuyla, güvensizlikle kendine ait kalıp yargılarla dünyaya gelmez. İlk yemeğini yemeğe çalışırken ‘Dur! Sen beceremezsin’ diyen ebeveyn fark etmeden bir gencin inanç kodlarına ‘Ben beceriksizim.’ kalıp yargısını yerleştirmiş olur.

Sen her şeyi yapabilecek güçte ve yetenekte dünyaya geldin. Sadece her adım attığında seni engelleyen o cümleyi bulup, yok etmelisin.

Kendine başarmak istediğin bir hedef seç ve aklına gelen olumsuz yargıların hepsini yaz ve her birini olumlu yargılara dönüştür. Her gece yatmadan önce ve sabah uyandığında hedefini başardığını çünkü bunu başarabilecek güçte ve yetenekte olduğunu yaz! Bunu 21 gün aksatmadan aynı saatlerde tekrar et. Başka bir deyişle;

İstediğin şeyi yapmak için; acele et, gizli tut ve gözünde küçült.

Sadece inanarak yaptığın bu tekrarın sonucuna sen de inanamayacaksın.!

Sevgiyle,