SOSYAL MEDYANIN GÖRGÜ KURALLARI
Lüleburgaz Bilim ve Sanat Merkezi öğrencileri Beyza CAN ve Beren USLU tarafından Dr. Sibel ÇELİKEL danışmanlığında hazırlanan Tübitak projesidir.
Projemiz insanların sosyal medyadaki her türlü güvenliği sağlamak için insanları bilinçlendirmeyi amaçlar. Projemiz ile kişilerin sosyal medyadaki tutum ve davranışlarını sosyal ahlaka uygun hale getirmek için oyunlar ve görseller ile desteklenmiş bir kaynak oluşturduk. Problemimiz bireylerin sosyal medyada ve dijital ortamda yaşadıkları sorunları temel alır. İnsanların sosyal medyada yaşadığı güvenlik sorunları (siber zorbalık, maddi zarara uğramak vb.), sağlıklı olmayan iletişimler (ses tonlaması ayarlanamamasından dolayı yaşanan iletişim bozuklukları) ve kişinin yaptığı paylaşımlara yapılan kötü hatta argo yorumların yaygınlaşması bahsettiğimiz sorunlardan sadece bazıları. Biz de insanların bu yaşanan kötü durumları önlemesi ve bilinçlenmelerini amaçlıyoruz.
Sosyal Hayattaki Davranış Kuralları Sosyal Medyada da Geçerli Olmalıdır
Giriş:
Sosyal paylaşım ağları, kullanıcılarına kendi bağlantı listelerini açıklamalarına/oluşturmalarına, birbirleri arasında iletişim kurmalarına, bağlantı listelerini sergilemelerine ve bilgilerinin yer aldığı profillerinin üretilmesine olanak sağlayan, farklı medya, bilgi ve iletişim teknolojilerini içinde barındıran web tabanlı platformlardır (Fuchs, 2011, s. 141). Wasserman ve Faust’a göre sosyal ağ, bir grup insan ve bu insanlar arasındaki ilişkiler bütününü temsil ediyor (Wasserman&Faust, 1994; 3). Verilen örneklerde görüldüğü gibi herkes sosyal medyayı farklı şekilde tanımlıyor. Aslında sosyal medya kullanmayı bilen için birçok olanak sağlıyor. Sosyal medyanın hayatımızın her alanına girdiğini düşünürsek, “sosyal medyanın görgü kuralları” insanlara öğretilmeli.
Sosyal medyada en çok karşılaşılan durum ise insanların hiç tanımadığı insanlara nefret söylemlerinde bulunması. Nefret söylemi, sosyal medya ile yeni bir evreye girmiştir. Sosyal medyanın nefret söylemine en önemli etkilerinden biri nefret söyleminin inanılmaz büyük bir hızda yayılmasına sebep olmasıdır. İnternetin teknolojisiyle nefret söyleminin üretilmesi ve yayılması arasında açık korelasyon bulunmaktadır. İnternetteki nefret söylemleri elbette yeni değildir fakat geleneksel medyaya göre daha fazla görünürlük kazanmış, daha fazla yaygınlaşmıştır (Karaman ve Işıklı, 2016, s. 3).
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2015 raporuna göre, yılının ilk çeyreğinde bireylerin internet kullanım amaçlarına incelendiğinde kullanıcılarının %80,9’u sosyal medya üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf vb. içerik paylaşırken, bunu %70,2 ile gazete, haber veya dergi sitelerinde okuma yapma, %66,3 ile sağlıkla ilgili bilgi edinme, %62,1 ile kendi oluşturduğu bir takım (fotoğraf, metin vb.) içerikleri herhangi bir web sitesine paylaşmak üzere yükleme, %59,4 ile mal ve hizmetler hakkında bilgi arama yaptığı görülmektedir. Raporda bireylerin büyük bir kısmının interneti sosyal medya üzerinden profil oluşturmak amacıyla kullandığı belirtilmektedir. Fakat internet kişilerin arkadaşları ile iletişim kurmalarını, çeşitli video, fotoğraf ve durum bilgisi paylaşımlarına olanak sağlayan sosyal ağlar her zaman istendik amaçlar doğrultusunda kullanılmayabilir. İnsanlığın doğasında var olan sevinmek, üzülmek, öfke duymak ve zorbalık gibi davranışların sosyal ağlara da sıçradığı görülmektedir (Gültekin, 2008).
Gerçek hayatta çocuğun yetişkin olana dek yaptığı yanlışların doğrusu ona öğretildiğinde kişinin aynı konuya karşı tutumunun olumlu olarak değiştiğini görebiliriz. Bu değerin sosyal medyada da uygulanması ve önem kazanması için bilgilendirici içerikler oluşturulmalıdır. Ayrıca bu materyallerin her yaş grubuna hitap etmesi için projemizde olduğu gibi farklı ek kaynaklar (oyun, görsel vb.)ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu açıdan projemiz uygulanabilirlik açısından elverişli olup, yaygınlaşması kolay bir materyaldir.
Bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde ekonomik ve sosyal yaşamdaki pek çok kolaylığın yanı sıra bilgi güvenliğine karşı çeşitli risk ve tehditler de ortaya çıkmaktadır. Bu teknolojileri kullanan kişilerin büyük çoğunluğu bilgi güvenliğine karşı oluşabilecek risk ve tehditlerin farkında değildir (Özenç, 2007).
Dijital veri güvenliğine yönelik olası zararların ve yaşanabilecek sorunların hukuki boyutlarının bilinmesi, öğretmenlerin dijital veri güvenliği farkındalıklarının ortaya konması ve gereksinimlere uygun olarak gerçekleştirilecek eğitimler yoluyla kolaylaştırılabilir(Yılmaz, Şahin, Akbulut 2015:35)
Yöntem
Araştırmanın örneklemi Lüleburgaz TSO Bilim ve Sanat Merkezinde ve 8 Kasım Ortaokulunda okuyan öğrenciler ve yetişkinlerdir. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak kullandığımız “Sosyal Medyanın Görgü Kuralları” 259 kişi yanıtlamıştır. Veriler frekans analizi yöntemiyle incelenmiştir.
Bulgular
Projemizde kullandığımız özgün anketimizi yanıtlayanların çoğunu lise düzeyi öğrenciler oluşturmuştur (%58,3). Anketimizi yanıtlayanların çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır (%66,8).
- “Sosyal medyayı sadece yaşıtlarımla iletişim kurmak için kullanırım.” sorusuna %49 “Bazen” cevabı verilmiştir. Bu yanıt bize kullanıcıların çoğunun sosyal medyayı yaşıtları ile iletişim kurmak kadar kendi yaşlarından farklı bireyler ile de iletişim kurduklarını gösterir.
- “Sosyal medyada yetişkinlere (örneğin öğretmenlerime) takip isteği atarım.” sorusuna verilen cevaplar arasında anlamlı bir fark oluşmamıştır.
- “Sosyal medya kullanırken nezaket kurallarına dikkat ederim.” sorusuna %55,6 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu yanıt bize sosyal medyada kişilerin görgü kurallarına önem verdiğini ispatlar.
- “Sosyal medya kullanırken görgü kurallarına uyulmaması beni rahatsız eder.” sorusuna %43,2 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu yanıttan sosyal medyadaki görgü kurallarına uyulmamasının kişileri rahatsız ettiğini anlayabiliriz.
- “Sosyal medya kullanırken kaba ve argo sözler kullanmam.” sorusuna %39,4 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu yanıttan kişilerin sosyal medyada görgü kurallarına dikkat ettiğini anlayabiliriz.
- “Sosyal medya kullanırken nezaket kurallarına özen göstermem.” sorusuna %53,7 “Hiç” cevabı verilmiştir. Bu sorudan kullanıcıların sosyal medya kullanırken nezaket kurallarına dikkat ettiğini görebiliriz.
- “Sosyal medya kullanırken kullanıcı adı kullanırım ve kimliğim bilinmediği için daha rahat davranırım.” sorusuna %40,5 “Hiç” cevabı verilmiştir. Bu sorudan bireylerin kimliği bilinmese bile rahat olmadığını ve olası sorunlardan korktuklarını anlarız.
- “Sosyal medya kullanırken Türk dilinin yazım kurallarına özen gösteririm.” sorusuna %37,8 “Bazen” cevabı verilmiştir. Bu yanıtta kullanıcıların çoğunun genelde sosyal medya kullanırken yazım kurallarına dikkat etmediğini görebiliriz.
- “Sosyal medyada başka insanlara kırıcı sözler kullanılmasından hoşlanmam.” sorusuna %58,7 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu da bize kişilerin sosyal medyada kırıcı sözlerin kullanılmasından hoşnut olmadıklarını ispatlar.
- “Takip isteğini kabul etmediğim birinden sürekli olarak takip isteği almak beni rahatsız eder.” sorusuna %66,8 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu yanıttan sosyal medya kullanıcıların kendilerine sürekli takip isteği atılmasından rahatsız olduklarını gösterir.
- “Takipleşmediğim yabancı birinden mesaj isteği almak beni rahatsız eder.” sorusuna %48,3 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu da bireylerin tanımadığı kişilerden mesaj isteği almamak istemelerini açıklar.
- “Tanımadığım birinden mesaj aldıysam öncelikle kendisini tanıtmasını beklerim.” sorusuna %57,5 “Her Zaman” cevabı alınmıştır. Bu da bize kişilerin tanımadığı kişileri tanımak istemesini belirtir.
- “Takipçi sayımın fazla olmasını önemserim.” sorusuna %54,4 “Hiç” cevabı verilmiştir. Bu da bize kişilerin takipçi sayılarını önemsemediğini gösterir.
- “Takipçi sayımı sınırlı tutmayı tercih ederim.” sorusuna verilen cevaplar arasında anlamlı bir fark oluşmamıştır.
- “Paylaşımlarımı ailemin görmesine izin veririm.” sorusuna %56,4 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu da kişilerin paylaşımlarının ailelerinin görmesine izin verdiklerini ve rahatsız olmadıklarını açıklar.
- “Sosyal medyada hesaplarımı gizli olarak kullanırım.” sorusuna %51,4 “Her Zaman” cevabı verilmiştir. Bu da bireylerin hesaplarını gizli şekilde kullandıklarını ve yabancı hesapların takibini istemediklerini belirtir.
- “Sosyal medyadan arkadaş edinirim.” sorusuna verilen cevaplar arasında anlamlı bir fark oluşmamıştır.
- “Sosyal medyada tanıştığım arkadaşımla dışarda buluşabilirim.” sorusuna %67,2 “Hiç” cevabı verilmiştir. Buradan kullanıcıların sosyal medyada tanıştığı arkadaşlarla dışarıda buluşup vakit geçirmek istememelerini çıkarabiliriz.
- “Sosyal medya kullanırken maddi zarara uğradım.” sorusuna %91,5 “Hiç” cevabı verilmiştir. Bu da kişilerin sosyal medyada bilinçli olduğundan maddi zarara uğramadıklarını görebiliyoruz.
- “Sosyal medyadaki reklamlar satın alma davranışımı etkiler.” sorusuna %59,1 “Hiç” cevabı verilmiştir. Bu da bize sosyal medyadaki reklamların kişilerin satın alma davranışını etkilemediğini görebiliriz.
Sonuç ve Tartışma
Bulgular bölümünde aktarılan verilerden anlaşıldığı üzere bireyler genellikle sosyal medyada görgü kurallarına uyulmasına önem vermektedir. Ayrıca verilen yanıtlardan sosyal medyanın insan satın alma davranışlarından arkadaş edinmeye kadar çeşitli alanlarda tutumunu etkilediğini de tespit etmiş bulunuyoruz. Sonuç olarak sosyal medya bir çeşit güçtür. Bunu olumlu ya da olumsuz kullanmak kişilerin elindedir. Eğer sosyal medyanın görgü kurallarını yine sosyal medyada paylaşıp bunların yayılmasını sağlayabilirsek daha etkili olacağı kanısındayız.
Öneriler
Sosyal medyadaki hayatın günlük hayatımız kadar önemli olduğunu ve bu ortamdaki kurallara uymanın gerekli olduğunu vurgulamak adına hazırlanan broşür ve afişlerin gerekli ortamlarda yayılması sağlanmıştır. Bu tarz ürünlerin artması ve yaygınlaşmasını öneriyoruz.
Kaynaklar
Wasserman, S. &Faust, K. (1994), “Social Network Analysis in the Socialand Behavioral Sciences”, Social Network Analysis: Methodsand Applications, Cambridge University Press.
Fuchs, C. (2011). “An AlternativeView of Privacy on Facebook.” Information, Vol: 2.
Karaman H, Işıklı Ş.(2016). “Twitter’daki Dini ve Etnik Temelli Nefret Söylemlerinin Analizi” Online AcademicJournal of Information Technology 2016 Güz–Cilt:7‐Sayı:25.
Gültekin, F. (2008). “Saldırganlık ve öfkeyi azaltma programının ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin saldırganlık ve öfke düzeyleri üzerindeki etkisi”, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi.