Son günlerde ülkemizdeki uzay çalışmaları tartışılırken, her zaman dile getirdiğimiz gibi bu çalışmalar kolay değildir, sürekli yatırım yapmak ve denemeler yapmak gerekir diyoruz. Brezilya on milyarlarca dolar harcamasına karşın hala başarılı bir fırlatma yapamadı. Bugüne dek bir çok roket denemesi yapan komşumuz İran ise son olarak 20 Ocak 2024 günü Qaem-100 roketi ile bir uzay aracını yerden 750 km uzakta bir yörüngeye yerleştirmeyi başardı. Bu onların rekoruydu. Kullandıkları roket 100 kilo yükü taşıyacak kapasiteydi ama bu denemede sadece 50 kiloydu.
Yörüngeye yerleştirdikleri uzay aracının adı ise Süreyya’ydı. Gökyüzüne bakan herkesin ilgisini çeken Ülker’in arapça adıydı. Latince Pleiades, farsçada Peren, Pervin ve sadece biz değil dünyanın bir çok yerinde Yedikızkardeş diye bilinen bu küçük yıldız kümesi eski insanların sanki yıllık takvimiydi. Süreyya sözcüğünün anlamı küçük güzel şeyler demekmiş, bu küme de gerçekten gökyüzünde hemen herkesin gözüne çarpan bir mücevher kutusu olarak kendini sevdiren bir yapısı var. Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri dizelerinde yedi kandilli Süreyya olarak geçer.
Yukarıda eski insanlar yıllık takvim olarak kullanmışlar demiştim. Nineleriniz, dedeleriniz her yıl meydana gelen Ülker fırtınalarından söz ederler. Ülker (21 Mayıs), Ülker doğumu (10 Haziran) ve Ülker dönümü fırtınalarını ancak eskiden kullanılan saatli maarif takviminde bulabilirsiniz. Bu ne demek, eski insanlar fırtına olduğu zaman hemen Ülkere bakıyor, gökyüzünde nerede diye, ona göre isim vermişler. Düşünsenize çobanlık veya tarım yapıyorsunuz, o zamanlar insanların ellerinde ne saatleri, ne de takvimleri vardı. Sabah olur, güneş doğar, gölgeler sizin için saattir, akşam olur, güneş batar ama gökyüzünde yıldızlar size takvim görevi yapar.
Yine uzattık, umarım yakın zamanda biz de roket denemelerine başlarız, başarılı olduğumuzda, içinde 20 cm çaplı bir teleskop bulunan Ülker isimli bir uzay aracını yörüngeye yerleştiririz, neden olmasın. Sevgilerimle…