Sorunlar her daim vardır sonuçta ütopyada yaşamıyoruz. Önemli olan sorunların konuşulup, çözüm bulunmasıdır. Dört yıllık lisans eğitimimi geçtiğimiz yıl tamamlamış bulunmaktayım. Bu kapsamda sıcağı sıcağına kendi gözümden öğretmen yetiştirmenin sorunlarına ve çözümlerine değinmek istedim. Birçok eğitim kuramının da söylediği gibi kişide tecrübelerle edindiği bilgi daha kalıcı ve uygulanabilirliğe daha açıktır. Bir zamanlar eğitimde var olan paradigma davranışçılıktı bu zaman içinde çağın ve bireyin gereksinimlerini karşılayamadı ve yerini yapılandırmacılığa bıraktı. Her yerde yapılandırmacılığın ismi sıkça geçse de eğitim sistemimiz ile bütünleşmesini tam sağlayamadığını gözlemleyebiliyoruz. Bunun sebepleri arasında teori ve pratiğin veya pratik ve teorinin bir türlü örtüşememesi yer almaktadır. Teoriler çok teorik yani ‘havada’, pratikler ise sağlam bir iskelete oturmamış olabiliyor. Bu ikisinin bütünleşmesi oldukça güzel bir müziğe dönüşür ve biz öğretmenler de bu müzik eşliğinde öğrencilerimizi dans ettirebiliriz.
Teorileri çoğu zaman kendi ders gördüğümüz sınıf ortamında uygulama şansı bulabiliyorduk bu bile yüreğimizin kıpır kıpır olmasına yetiyordu. Bizler derslerine gireceğimiz öğrenciler ile eğitimimizin son aşamalarında tanışıyoruz. Eğitimimizin her aşamasında çocuklarla iç içe olmak bizlerin motivasyonunu artırmasının yanında yeterliğimizi artırmak için bizlere birçok dönüt verecektir. Bunun yanında her fakülte kendi içinde farklı uygulamalar yapıyor. Fakülteler arası iletişimi geliştirmek bizlere çok şey katacaktır.
Eğitim bilimleri, alan bilgisi anlamında birçok ders almaktayız. Alanım bazlı konuşursam Fizik, Kimya ve Biyoloji arasında müthiş bir uyum vardır. Öğrencimizde anlamlı öğrenmeyi artırmak yani gerçek manada öğretim yapmak istersek bu üç ders arasındaki nota uyumunu tutturmamız gerekmektedir. Bu üç ana dersi sentezleyebileceğimiz alanların sağlanması her anlamda kazanç demektir. ‘Eğitim Psikolojisi’, ‘Öğretim İlke ve Yöntemleri’ ve ‘Sınıf Yönetimi’ gibi birçok dersimiz oluyor lisans hayatımızda. Bu derslerin her biri birbirinden bağımsızmış gibi oluyor. Oysa biz öğretmenler derse girerken bugün sınıf yönetimini kullanayım sadece dersimde yarın ise öğretim ilke ve yöntemlerine bakalım demiyoruz. Her dersi kendi içinde çok iyi öğrensek de sentezlemek ve iyi bir ders planı oluşturabilmemiz gerekiyor. Bu noktada benzetme yapacak olursak, iyi bir ders planını her şeyi tam, tadı, tuzu ve salçası yerinde bir yemeğe benzetebiliriz. Yemek ne kadar iyi olursa kişi de o kadar yeme isteği uyanır, yedikçe gelişir, sağlıklı hale gelir. Bunun için gerekli ortamların oluşturması gelecek nesiller için çok büyük önem arz etmektedir.
Tecrübeler altın hükmündedir. Meslekte önemli yollar kat etmiş öğretmenler ile öğretmen adaylarını buluşturmak bizlere motivasyon, ilham kaynağı, öğrenmelerimizi nereye yönlendirmemiz gerektiği gibi birçok konuda fikir sağlayacaktır. Eğitim fakültesi okul işbirliği bu noktada çok önemlidir. Bilimsel çalışmalara da ışık tutarak gelişen bir eğitim sistemi sağlaması mümkün. Bunun dışında alanına yönelik bilim insanları ile buluşmaların da gelişimimize olumlu katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Öğrenci kulüplerinin atölyeleri, faaliyetleri de buna artı olarak eklenebilir.
Öğretmen yetiştirmeyi dünyanın en güzel yazısını yazmaya benzetebiliriz. Bu yazının giriş kısmı öğretmen adayının lisansa başlamadan önceki hayatıdır. Giriş kısmında gelişme kısmına geçilirken öğretmen adayı sadece puan ile bölümüne yerleşmemelidir. Mesleğe olan ilgisinin, sevgisinin, yeterliklerinin alanında uzman, liyakatla, vicdan ile yoğrulmuş kişiler tarafından mülakat ile seçilmelidir. Bu aşamanın gelecekte mesleğe geçiş aşamasında birçok artısının olacağını düşünüyorum. Yazının gelişme aşaması lisans hayatı olarak düşünülebilir. Gelişme aşamasında sınıftaki sayının az olması hocalarımızla iletişim, derslerin pratik yönünün artması gibi birçok açıdan avantaj sağlamakta. Sonuç aşamasının mesleğe başladıktan sonraki zaman olarak düşünülebilir. Bu sonuç bildiğimiz sonuçlardan çok daha uzun olacaktır. Bu noktada öğretmenlerin kendilerini geliştirmek ve güncel hale getirmek için üniversite ile işbirliği istediklerini çok kez duydum. Öğretmenlik, hayat boyu öğrenci kalmak aslında… Mesleğe geçerken maruz kaldığımız sınavlar bizi birçok açıdan yıpratmakta, bizleri gelişmemiz gereken yönde geliştirmemektedir ve bu gelişimi engellemektedir. Bu yüzden kendine, sınava girmemek adına söz veren öğretmenler bile var. Bu söz bile yaşananların boyutunu gözler önüne sermekte.
Sorunlar sadece bir kişi veya kurumun etkisi ile ortaya çıkmaz. Suçlamalar çözüme hiçbir katkı sağlamaz. Çözümler ancak birlik ile mümkündür.
Sevgi Dener
07/02/2021