Kırmızı Ataşa İlişen Hayaller

blog yazarı
Zehra TOPAL ALTINDİŞ

Elinizde sadece kırmızı bir ataş olsaydı ne yapardınız? Bu ataşın size geri dönüşü nasıl olurdu? Lütfen biraz düşünün…

Şimdi sizlere girişimcilik üzerine yapılmış çok yaratıcı ve ses getiren bir gerçek olaydan bahsedeceğim. Kısıtlı kaynakların iyi kullanıldığı, geleneksel kabulleri ve tabuları yıkan, kutunun dışında düşünmemizi sağlayacak bir hikâye…

Kanadalı bir genç olan Kyle MacDonald, çocukluk döneminde oynadığı “bigger, better” (daha büyük, daha iyi) isimli oyundan ilham alarak bunu gerçek yaşamda uygulamaya başlamış. Oyunun amacı küçük bir eşyayı almak ve onu daha büyük, daha iyi bir şey ile değiş tokuş yapmaktır. Fazlaca emek ve biraz da şansla oyunu oynayanlar oldukça iyi takaslar yapabilmekte ve eve başladıkları objenin kat kat büyüğüyle dönebilmektedir. Oyunun güzelliği küçük başlamak, büyük düşünmek, fırsatları iyi değerlendirmek, yaratıcı olmak, eğlenmek ve yapabileceğinin en iyisini yapmaktır!

Kyle MacDonald’ ın ataşı neden seçtiğini merak edenleriniz vardır… Oyunun mantığında en küçük eşyayı en büyük eşya ile takas yapmak olduğunu tekrar hatırlatayım o zaman 😉 Bunun yanında masasını düzenlerken gözüne ilişen bu şanslı ataşı takas yapmak için cüzdanına atıyor. Kyle MacDonald, kuzeninin önerisiyle ataşı takas için ünlü ilan sitesi Craigslist’ e koyuyor. Aynı gece Corinna ve Rhawnie adında iki kız arıyor. Ertesi gün görüşmek için sözleşiyorlar. Kızlarla buluşan Kyle, ataşı balık şeklinde bir kalem ile değişiyor. Bu takas tüm zincirin kırılma anıdır ve takaslar peş peşe gerçekleşmeye başlıyor…

Aynı gün kalemi Seattle’dan biriyle el yapımı kapı tokmağına karşılık değiştiriyor. Ardından Massachusetts’e giderek kapı tokmağını portatif bir ocakla değiştiriyor (bizim piknik tüpünün üzerine konan cinsten). Sonra, California’ya giderek portatif ocağa karşılık Honda marka bir jeneratör alıyor. Jeneratörü vererek bir “hazır parti” paketi alıyor. Bu paket boş bir bira fıçısı, fıçıyı istediği marka birayla doldurmak için bir çek ve bir ışıklı Budweiser tabelasını içeriyor. Bunula da yetinmeyip hazır parti paketini Quebec’te radyo programcılığı yapan komedyen Michel Barrette’ye bir motorlu kızak (jet-ski’nin karda gideni) karşılığında veriyor.

Hız kesmeden takas oyununa devam eden Kyle, aynı hafta içinde motorlu kızağı Şubat 2006’da yapılmak üzere Yahk, İngiliz Columbia’sında iki kişilik bir seyahatle değiştiriyor. Kalemi ilk takas etmeye başladığı yıl 2005 😉 Kyle, iki kişilik tatilini vererek karşılığında küçük bir karavan alıyor. Karavanı takas karşılığında Ontario’da Metalworks Müzik Stüdyolarında bir albüm kontratı alıyor. Daha sonra albüm kontratını Jody Gnant’e Phoenix’te bir yıllık kiraya karşılık veriyor. Bir yıllık kiraya karşılık, inanılmaz olsa da Rock müziğin büyükbabası kabul edilen Alice Cooper ile bir öğleden sonraya “tamam” dedi.  Alice Cooper ile bir öğleden sonrayı Mark Herrmann adında bir fotoğrafçıya veren Kyle, karşılığında KISS grubunun motorlu bir kar küresini alıyor, gerçekten doğru!  ;)Kar küresini Corbin Bernsen adında bir yapımcıya vererek karşılığında “Donna on Demand” adındaki filmde bir rol alıyor. Bu role karşılık da 5 Temmuz 2006’da, 13. takas sonrasında yani 14. ve son takasını Canada’ daki Kipling şehir belediyesi ile yapıyor. Şehrini tanıtmak isteyen belediye o dönem ismini yaratıcılığı ve girişimciliğiyle duyuran Kyle ile irtibata geçiyor. Anlaşmadan hem şehir belediyesi hem de Kyle kazançlı çıkıyor. Haber birçok mecrada yayınlanıyor, belediye istediği tanınmışlığı elde ederken Kyle, Saskatchewan’da iki katlı bir köy evinin sahibi oluyor! İşte, bir küçük kırmızı ataş nelere dönüşüyor!?

Stanford Üniversitesi’nde girişimcilik ve yenilikçilik derslerine ilham kaynağı olan bu tarz olayları biz niçin eğitim ortamımızda, derslerimizde kullanmayalım? Özellikle üstün yeteneklilerin eğitiminde gerçek yaşam ile örtüşen zenginleştirme etkinliklerinde kullanılabileceğine inanıyorum. Üstünlere yönelik oluşturulan etkinliklerin, bireyin mevcut potansiyelini fark ederek sunulan problemlere yaratıcı ve yenilikçi çözümler bulmasını, yaşamlarının her alanda nasıl girişimci liderlik yapabileceklerini anlamalarına katkı sağlayacak şekilde olması gerektiğine inanan bir eğitimciyim.

Her fırsatta eleştirdiğimiz geleneksel eğitim sisteminde verdiğimiz derslere taban tabana zıt olan bu uygulamalar başarılı bir şekilde uygulanabiliyorsa biz niye yapamayalım? Önce eğitimciler yetiştiren üniversiteler bu işe el atmalı. Öğretmenlerimiz çağın ihtiyaçlarına uygun eğitim alarak yetişmelidir. Önce öğretmen eğitimi, sonra öğrenci başarısı… Sonuç olarak nitelik olarak güçlenen öğretmenin yetiştirdiği bireyler de nitelikli olacaktır.

Her eğitimci mesleki sorumluluğunu kabul ederek mesleğini icra etmeli… Biten bu eğitim dönemini kendi terazinizde bir değerlendirin, muhakemesini bir yapın. Biten yıl ile başlayacak olan yıldaki öğretmen aynı mı olacak? Bu konu düşünmeye değer… Bunun için önünüzde verimli geçirebileceğiniz zaman başlıyor… Farklılık yaratacak bir süreç olması dileğiyle… İyi tatiller…

3 YORUMLAR