
Ceviz kurdu, ismiyle müsemma, ceviz yiyerek beslenen bir canlıdır. Ceviz kabuğuna sığabileceği büyüklükte bir delik açar ve içeriye girer. Güzelce olgunlaşmış, etli ve lezzetli bir ceviz ise hele ceviz kurdunun keyfine diyecek yok! O da önce aç karnını doyurur, sonra yedikçe keyiflenmeye başlar yani kendine ait bu güzel cevizi bir güzel yer. Ama o artık “Bu kadar yemek, bu kadar keyif bana yeter.” dediği zaman bir türlü çıkamaz kabuğun içinden dışarı. Çünkü keyifle cevizi yerken iyice şişmanlamıştır ceviz kurdu, artık o deliğe sığamaz. Uğraşır bir müddet ama içi ynilen ceviz kabuğu da baştaki gibi uysal değil iyiden iyiye kurumuş, sertleşmiştir; ne yeni bir delik açılmasına izin verir ne de halihazırda olan deliğin azıcık olsun genişlemesine. Çaresiz kalan ceviz kurduna düşen artık içi yenmiş ceviz kabuğunda öylece beklemek olur. Zaman geçtikçe açlıktan yine eski haline döner; açtır, yine eskisi gibi çelimsizdir ama sonunda deliktten geçebilecek boyuttadır; cevizden çıkar çıkmasına ama artık mevsim değişmiştir, şartlar zorlaşmıştır ve zavallı ceviz kurdu açlıktan iyice çelimsiz kalmıştır.
Hikayenin kıssadan hissesi, ceviz kurdu gibi olmayın; ceviz kurdunun apansız iştahı gibi para, mal-mülk hırsına bürünürseniz “Artık yeter!” dediğiniz zaman o güzelim bahar ayları geçmiş olur, ömrünüzün geri kalanı da ‘zayıflamaya’ çalışmakla geçer derler. Fakat sadece bu değil almamız gereken ders!
Bildiğiniz gibi ceviz içi tıpkı insan beynine benzer; aklınızı birilerini geçmeye, diğerlerinden daha ‘üstün’müşsünüz gibi davranmaya harcamayın. Aklınızı hırslarla, kibirle, kendini beğenmişlikle tüketmeyin. Dışarıda ceviz kabuğundan büyük bir dünya var, keşfedilmeyi bekleyen; dışarıda sizin yolunuzu aydınlatmak için her sabah doğan bir güneş var! İlk başta bulduğunuz ceviz kışı çıkartacak kadar bereketli görünür belki ama sonuna kadar ‘yararlanmak’ faydayı değil zararı doğurur. Zaman geçsin diye oynadığınız oyunlar, izlediğiniz diziler size bir şey kazandırmaz. Zaman geçer, mevsim değişir ve siz o geçen zamanı arasınız. Eğlenin, plan yapın, tutkularınız olsun, her şeye rağmen onu başarmak için peşinden koşun ama ceviz kurdu gibi olmayın! Aklınızı kullanın, yaptıklarınızı farkına vararak yapın; kendinizi tüketmeyin.