BÜLBÜL

BÜLBÜL

İster korku filmi olarak adlandırın isterseniz dönem filmi, isterseniz de kadınları merkeze koyan herhangi bir film olarak adlandırın ama Bülbül filmi izleyen herhangi bir kadının belki de bir erkeğin filmin sonunda ilahi adalet olarak adlandırabileceği bir şaheser benim için.

Anvita Dutt’ın yönetmenliğini yaptığı ve senaristliğini üstlendiği Bülbül’ün yapımcısı Bollywood filmlerinden de tanıdığımız Anushka Sharma’dır. Bilindik bir çocuk gelin dramından çok, olayların işlenişi ve sonuçlandırılması açısından doğaüstü öğeleri de barındıran bir mesajdır film. Yıl 1881 ve Bengal’in esintileriyle dolu olan bir macera, bizi tanıdık ama esrarengizliğe doğru sürüklenecek bir hikâyeyle tanıştırır. 6-7 yaşlarında belki de daha küçük olan Bülbül kaderinin nereye doğru gideceğini bilmeden bir ağaç dalının üstünde karşımıza çıkar. O dalın üstünde bulunmasıyla birlikte bir yolculuğa çıkmak üzerinde olduğunu da biz seyirciye acı bir sahne ile gösterir.

Kendinden yaşça büyük olan Indranil ile evlenmiştir. Indranil’in Mahendra adlı bir ikizi vardır. Zihinsel engelli olan Mahendra, Binodini ile evlidir. Mahendra, Bülbül’e sürekli “oynayalım mı” der ve engeli olmasına rağmen, hareketleri ile ne istediğini seyirciye nefret dolu bir üslupla gösterir. İkiz kardeşlerin bir de küçük kardeşleri Satya vardır ve Bülbül’ü düğün günü sakinleştirip, korkmasını önleyen kişi de odur. Bülbül, Satya’yı eşi olarak düşünmüş ama gerçeği kendi eşinin odaya girmesiyle ve ona açıklamasıyla öğrenmiştir. Satya’ya olan bağlılığı ve sevgisi, eşinin evine doğru yol aldığı bir yolculuk sırasında başlamıştır. Yaşı birbirine yakın olan bu iki çocuk birlikte oyunlar oynamış, birlikte zaman geçirmiştir. Birbirlerine olan yakınlıkları ise Binodini’nin dikkatini çekmiştir. Binodini, kendi eşinin durumunun farkındadır ve Bülbül’ün eşiyle de ilişkisi vardır. Tek isteği Bülbül’ün yetersiz bir eş olduğunu kanıtlamaktır ve Bülbül ile Satya arasındaki çekimi Indranil’e hatırlatmakla, eşinden nefret etmesini belki de öldürmek istemesini sağlamaya çalışmaktadır.

Satya ve Bülbül bir deftere yazılar, hikâyeler yazmakta ve birlikte güzel vakit geçirmektedirler. Fakat Satya’nın tüm bunlardan farklı olarak başka hayalleri vardır ve Indranil bu hayalleri de kullanarak Satya’yı evden uzaklaştırmayı planlamıştır. Satya hukuk okumak için tüm planlamalar yapıldıktan sonra Londra’ya gitmiştir. Satya’nın gidişi ile derin bir kedere bürünen Bülbül, üzüntüsünü o kadar belli etmektedir ki eşi fark eder. Satya’nın yazdıkları hikâyeyi tamamlaması için verdiği defteri fark eden Indranil, Bülbül’ün çok üstüne gitmese de Bülbül sinirli olduğu bir anda defteri yakar ve Indranil, küllerin arasında gördüğü küçük bir kâğıt parçası ile çılgına döner. Kâğıdın üzerinde Bülbül ve Satya yazmaktadır.

Indranil, Bülbül’ü demir bir çubuk ile döver ama o kadar döver ki Bülbül uzun süre yatakta bir doktor tarafından tedavi edilir. Indranil, doktora Bülbül’ün merdivenlerden düştüğünü ve doktorun parasını fazlasıyla alacağını söyleyerek evi terk eder. Mahendra ise bir gün oynamak istediği oyununu oynamak için Bülbül’ün odasına girer ve ona tecavüz eder. Bülbül, o kadar ağır yaralıdır ki kıpırdayamaz. Mahendra’nın odalarında olmadığını fark eden Binodini, Bülbül’ü sessiz kalması konusunda uyarır. Bülbül ise bu kadar acıya dayanamaz ve seyirci Bülbül’ün gizemli dönüşümünü ve değişimini izler. Masumiyetten bir intikam meleğine dönüşen Bülbül artık tanrıça olarak anılacak ve efsane olacaktır.

Mahendra esrarengiz bir şekilde ölür ve evdeki tüm dengeler Bülbül’ün iyileşmesi ile değişir. Artık güç ondadır ve evin hanımı odur. Satya’nın Londra’dan dönmesi ve olayların farklı bir boyut kazanması da aynı zamana denk gelir. Satya, çocukluğundan beri dikkatli ve zeki bir çocuk olması ile bilinmesine rağmen onun bile çözemeyeceği bazı esrarengiz durumlar olmaya başlamıştır. Satya, Binodini’yi ziyaret eder ve kadın eşinin şeytani bir cadı tarafından öldürüldüğünü çünkü odada ters dönmüş ayak izlerinin olduğunu söyler. Satya inanmaz fakat birçok erkeğin öldürüldüğü haberlerinin çıkması ve bir katilin olduğu gerçeği aklını karıştırır. Doktordan şüphe etmektedir. Bu şüphesine sebep olarak doktorun Bülbül ile olan yakın ilişkisi ve katile ait izlerin olduğu yerlerde doktor ile karşılaşması gösterilebilir.

Mahendra’nın ölüm yıl dönümünde, Satya’nın şoförü ilk eşini öldürür. Satya, doktoru bulmuş ve ondan şüphelendiğini ona söylemiştir. Doktor masum olduğunu ifade etse de Satya inanmaz. Cadıyı gözleriyle görürse ona inanacağını ifade eder. Yolda ilerlerken, Satya’nın şoförünün öldürülmesi ile araba durur ve sislerin arasında bir kadın görür Satya. Artık doktorun masum olduğunu anlar ve kadının peşine düşer. Ateş eder, anlarız ki kadın yaralanmıştır. Doktor Satya’ya bir şeyler açıklamak istemektedir fakat Satya onu dinlemek istemez ve aralarında bir mücadele başlar. Doktor tüm bunlara sebep olanın bir cadı değil bir tanrıça olduğunu söyler ve seyirci tüm bu ölümlere sebep olan kişinin de yüzünü aynı anda görür.

Bir yıl sonra, Indranil geri döner. Artık terk edilmiş bir ev vardır karşısında. Satya gitmiştir. Satya’nın sözleri ise her şeyi açıklar niteliktedir. Bir zamanlar abisi gibi olmak istediğini, ama artık öyle olmaktan korktuğunu ifade eder. Ne yazık ki istemese de onun gibi zalim biri olmuştur. 3 kardeş de aynı cinayeti işlemiştir. Final sahnesinde Indranil’in duyduğu ses ve ortaya çıkan tanrıça ise, alınan intikamın ve zaferin belirtisi olmuştur. Asla ölmeyecek bir ruh ve temizlenen bir geçmiş.

Bülbül, müzikleri ve kostümleriyle de beni çok etkiledi. Özellikle karakterlerin değişimlerindeki kostümler onların karakteri ve ruh halleriyle bir bütün içerisindeydi. Hikâye o kadar güzel yansıtılmış ki açıklama sahneleri birbirini tamamlar nitelikteydi. Anlatılmak istenen açıkça anlatılmış ve sonunda alınan intikam ile olay tamamlanmıştır. Geleneksel bir Hint hikâyesinden çok, toplumun kanayan yarasına olan yaklaşım ve ne yapılırsa yapılsın başta türlü alınamayacak bir intikam göze çarpmaktadır. Bülbül isminin de ayrı bir yeri vardır Hint kültüründe. Hint bülbülü çok ünlüdür ve narin, minik bir hayvan olarak bilinmektedir. Filmde, Bülbül karakterinin masumiyetinin yok oluşuna şahit oluruz. Masum bir karakterden, intikam meleğine geçiş aşamalarını ve sebebini izleriz. Bülbül’ün masumiyetinin yok edilişine şahit oluruz ve sesinin kesilmesini izleriz.

İzlediğimiz tüm Hint filmlerinden farklı olarak ezilen kişinin artık susmayışını, sesiyle olmasa bile güçlü intikam duygusuyla hareket edişini ve intikamını alışını izleriz. Diğer filmlerdeki gibi keşkeler kalmaz aklımızda ya da ana karaktere özellikle de kadın karaktere acıma duygumuz yerini zafere bırakır. Tüm o ezilen, aldatılmış, çocuk yaşta evlendirilmiş, tecavüze uğramış, dövülmüş ya da aile içinde geri plana itilmiş kadınların sesi olur Bülbül. Onlar adına intikam alır. Tek güvendiği ve sevgi gösterdiği kişi olan Satya da ona inanmaz ve doktor ile ilişkisi olduğunu söyler, onu ailesinin evine geri göndereceğini söyler. Onu bırakıp gitmesine bile alışamamışken bir de ondan tamamen vazgeçişine seyirci kalır. Artık kaybetmekten korkacağı bir şey kalmamıştır elinde. Onun sonu diğer ezilen kadınlar gibi olmayacaktır. Bülbül, tüm o öldürülen kadınların gücüne ve inancına sahiptir. Ruhu ezilmiş ve haksızlığa uğramış kadınlar için yaşamaya devam ederken vicdanı da aldığı intikam ile temizlenecektir.

Bu muhteşem filmi izlemenizi tavsiye ederim.
Pişman olmayacaksınız.
İyi seyirler…

Seyda Bilgin
Şeyda Bilgin 1992 yılı İstanbul doğumlu. İlkokulu İstanbul'da okudu, ortaokulu ve liseyi Edirne'de bitirdi. Karabük Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu. 2012 yılında öğrenci değişim programı (Erasmus) ile Polonya'da eğitim aldı. Amerikan Edebiyatı ve Rus Edebiyatıyla ilgileniyor. En sevdiği yazarlar ise James Joyce ve Fyodor Dostoyevsky. Medya ve İletişim bölümü öğrencisi olup; TED Karabük Kolejinde İngilizce öğretmeni olarak görev almaktadır.