“Mizah, yaratıcılığın gülme ile sonuçlanan tek sahasıdır.” (Koestler)
İngilizce’ de “creativity”, Arapça’ da “ibda” olarak ifade edilen “yaratıcılık” sözcüğünün Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından yapılan tanımı şu şekildedir: “a. 1. Yaratıcı olma durumu. 2. Yaratma yeteneği. 3. ruh b. Her bireyde var olduğu kabul edilen, bir şeyi yaratmaya iten farazi yatkınlık.” Tanımdan da anlaşılabileceği gibi aslında yaratıcılık, insanın doğasında var olan ve insanoğlunun var oluşundan bu yana gelişmeye devam eden bir yetenektir. Belki de o yüzden “Yaratma sanatı, öldürme sanatından eskidir.” demiştir Andrey Voznezenski…
Her ne kadar tanımı insanoğlunun var oluşuna kadar uzansa da araştırılmaya başlandığı tarih o kadar da eskilere dayanmamaktadır. İkinci Dünya Savaşı’ nın başlangıç zamanlarında Amerikalı bir psikolog olan Alex F. Osborn tarafından ortaya atılmıştır. Yaratıcılığın eğitim süreçlerine dâhil edilmesi 1980’ lere denk gelmektedir. Yaratıcılık yeteneği ile ilgili derinlemesine araştırmalar yapılmaya ise 1990’ larda başlanmıştır. Günümüzde ise durum eskiye nazaran daha iç açıdır…
Özgün olan, diğerlerine benzemeyen gibi anlamlara gelen yaratıcılık; olumlu kişilik özellikleri, problem çözme, mizah anlayışı, iletişim becerileri, analitik düşünme, eleştirel düşünmenin yanında diğer yetenekleri de bünyesinde toplamaktadır. Soru sorabilen, cesur davranabilen, farklı düşünmeyi seven, sorunları çözmede farklı teknikler kullanan, hayal gücü yüksek olan ve çalışmayı seven bireylere ‘yaratıcı kişiler’ diyebiliriz. Tüm bireyler yaratıcılık yeteneği ile doğar ancak bunun geliştirilebilmesi, yaratıcılığı destekleyen bir ortamın sunulmasını gerektirir (Fisher, 1995). Bunun yanında yaratıcılık, gücünü yeniliklerden ve özgürlükten alır, bunlarla birlikte gelişir. Bu noktada sürece mizah dâhil olmaktadır. Mizah, kalıpları bozan, tabuları yıkan, önyargıları kıran, sınırları aşan zihinsel esneklik faaliyeti olarak tanımlanabilir.
Eğitim programında ya da öğrenme ortamında mizaha ne kadar fazla yer verilirse öğrenme süreci içerisindeki birey, öğrenmenin keyfine varan, öğrenmeyi isteyen, öğrenmenin sorumluluğunu alan bireye dönüşecektir. Kısacası kahkahanın yaratıcı gücünü keşfeden birey, hem mutlu hem de üretken olacaktır. Bu noktada, Bernard Shaw’ ın “Yaratmanın başlangıcıdır düş gücü… Dilediğinizi düşler, düşlediğinizi amaçlar, amaçladığınızı yaratırsınız sonunda.” sözü kulağa ne kadar da anlamlı geliyor…
Eğitim alanında, yaratıcılık ve mizah arasında çok yakın ilişkinin olduğuna yönelik yapılmış olan ve birçoğunuzun duymuş olduğu araştırmada: belli bir sayıdaki öğrencilerin yarısına ciddi diğer yarısına da komedi filmi izlettirilmektedir. İzleme sonrası yapılan testte komedi filmi izleyenlerin yaratıcılık seviyeleri diğerlerine oranla daha yüksek çıkmaktadır. Topuz (1995) tarafından 132’si kız, 138’i erkek olmak üzere toplam 270 ilköğretim sekizinci sınıf öğrencisi üzerinde gerçekleştirilen bir çalışmada mizah duygusu ve akademik başarı arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Aydın (2006), Türkçe derslerinde mizah kullanımının öğrenci tutum ve başarısına yönelik yapılan araştırmasında, Türkçe derslerinde mizah kullanımının öğrencilerin akademik başarıları üzerinde olumlu yönde etki ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Çelik (2006), araştırmasında bilgisayar destekli mizah ile fizik öğretimi gören deney grubunun, geleneksel öğretim yönteminin uygulandığı kontrol grubundan akademik başarı yönünden daha iyi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Oruç (2006) tarafından yapılan araştırmada ise mizaha dayalı olarak öğrenim gören öğrencilerin başarı düzeylerinin daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bunun yanında lojistik sektöründe yapılan bir araştırmada ise: işyerinde kutlama arttıkça genel olarak eğlence/mizahın arttığı, eğlence ve mizah arttıkça örgüte bağlılığın ve motivasyonun arttığı saptanmıştır. Çalışanların genel olarak eğlence ve mizah düzeyinin işe bağlılık düzeyini arttırdığı ortaya çıkmıştır. Devlet ve katılım bankaları çalışanlarının yaratıcılık yönetimiyle ilişkili tutumlarını ölçmek üzere yapılan farklı bir araştırmada ise; katılım bankası çalışanlarının, devlet bankası çalışanlarına göre daha yüksek ve pozitif yaratıcılık yönetimi ve örgütsel yaratıcılık kültürü tutumlarına sahip oldukları belirlenmiştir. İşte bu bulgular bize kahkahanın yaratıcı gücünü göstermektedir.
Günümüz inovasyon kültürünün donanımlı, yetkin, yaratıcı ve yenilikçi bilgi işçileri sayesinde örgütler ve sektörler, kendilerine nitelik kazandırırken değişime ve yeniliklere böyle bireyler sayesinde daha kolay adapte olabilmektedirler.
Yukarıdaki bulgulara rağmen yaratıcılığa karşı bazılarının diğerlerinden daha yetenekli olduğunu düşünenler olabilir. Ancak, şunu da unutmamak gerekir yaratıcılık, geliştirilebilir veya bastırılabilir. Aynı insan vücudundaki kaslar gibi, yaratıcılık ‘kasları’ da çalıştırılabilir, esnetilebilir ve geliştirilebilir. Önemli olan burada sizin hangi tarafta olmayı seçtiğinizdir!
Belki de geleceğin şifreleri yaratıcı insanların kahkahalarında çözümlenmeyi bekliyor…
Kahkahanız ve yaratıcılığınız bol olsun!
Zehra TOPAL ALTINDİŞ