SENİN İÇİN BURADAYIM

Mucizenin bizde başladığını daha önce bir çok kitaptan okuyup, programlar da izledik öyle değil mi? Peki ama nasıl biz de başlıyor hiç düşündük mü?

Mucize, bakıp görebilen göz de, dinleyip işiten söz de, dokunup hisseden el de, yürüyüp nereye gittiğini bilen ayaklarda, konuşup ne anlattığını, ne söylediğini bilen ağız da, okuyup ne anladığını çözebilen zeka da, öğrendiklerini uygulayabilen akıl da, fark ettiklerini hissedebilen ruhun da bulan kişi olmasın sakın!

Kimi zaman görmeyi istemediklerimiz bize kaybettirir mucizeyi. Bakar ama görmezden gelirsin bana dokunmayan yılan bin yaşasın misali. Dinler ama işitmezsin kendi kararını önemsediğin için, dokunur ancak mucizevi şükrü unutursun bir an da. Konuşur, kendi kulaklarına gitmez meselen. Okur da bir türlü hayatına dokunamaz öğrendiklerin. Bir çok ders alır, yaşamına hayat katamazsın. Düşüncelerinden dökülen her detayın, senin ruhuna aşk kattığını hissetmez, onu bir esere çeviremezsin gerçek benliğinin, yaşam amacının ne olduğunu bilmediğin için.

Mucize sensin. Ben senin için buradayım. Sen çözülmeyi bekleyen bir alem, ben senin iplerini çözen bir el.