KÜÇÜK BİR SIR!

Blog Yazarı
Hakan AYHAN

Benim çocuğum asla yalan söylemez!” cümlesini öğretmen iseniz hemen hemen tüm velilerden, ebeveyn iseniz de diğer tüm anne-babalardan duymuşsunuzdur.

Sayın anne ve babalar size bir sır vereyim mi? “Her çocuk yalan söyler.”

Bunu okuyup da hemen ne diyor bu zat demeyin lütfen. Mesele şu ki; sizin yalan kavramınız ile çocukların yalan kavramları aynı şey değil.  Biz yetişkinlerin yalan kavramı üzerinde durmayacağım bunu farklı sebep sonuçları vardır illaki. Ancak çocukların yalan olarak söylediklerini sandığımız şey aslında karakterlerinin gelişimi için yaptıkları bir savunma mekanizmasıdır.

Savunma mekanizması tanım olarak; bireyin engelleme ve çatışma yoluyla ihtiyaçları doyumsuz kaldığında ortaya çıkan aşırı kaygı durumunda kişiliğinin bütünlüğünü korumaya yönelik yaptıkları davranış biçimlerine savunma mekanizması denir.

Yani çocuğunuz karşılaştığı bir suçlamayı inkâr ediyor, farklı gösteriyor vs. çabalar içindeyse yalan söylemiyor sadece kendi psikolojisini, bütünlüğünü, varlığını, benliğini korumaya çalışıyor. Bunun olmasından daha doğal ne olabilir? Doğadaki canlılar bir tehlike ile karşılaştıklarında saklanmaya çalışırlar ya da saldırganlaşırlar. Cep telefonları yüksek sıcaklığa maruz kaldıklarında kendilerini korumaya alırlar. Peki insanoğlu kendisine yöneltilmiş bir tehdit karşında kendisini koruma güdüsünde bulunamaz mı?

Peki anne babalar neden bu durumu kati bir şekilde reddediyorlar?

Çünkü kendi yetiştirdikleri evlatlarının toplum tarafından yanlış adlandırılıp algılanan durumu yakıştıramıyorlar, dolaylı yoldan kendilerine yapılmış bir hakaret olarak algılıyor. ‘’Benim büyüttüğüm çocuk asla yalan söylemez, yalancı durumuna düşemez!’’ diye savunmaya geçiyorlar. Bunu söyleyen anne-babalara soruyorum siz nasıl büyüyüp yetişkin oldunuz sanıyorsunuz?  Belki onların yaptıklarından daha fazlasını yaptınız. Sınıf arkadaşınıza zarar verip inkâr etmiş olabilirsiniz, evdeki annenizin en çok sevdiği bardak takımından bir tane kırıp olay yerinden sessizce uzaklaşmış olabilirsiniz. Buna benzer örnekleri arttırmak mümkün.

 Lütfen size bunu ifade etmeye çalışan, yardımcı olmaya çalışan öğretmenlere, pedagoglara, psikologlara tepki vermek yerine çocuğunuzu bu duruma maruz bırakan korku, endişe, kızma, bağırma, mahrum bırakma gibi durumları ortadan kaldırmaya çalışın.