Günümüzde denetleyen gözün iktidarı, kendini görünmez kıldığı ölçüde kapsama alanını da genişletmiştir. Bireyin özgün, kamusal bir gruba ait olan mevcudiyetindeki parçalanmışlık, bazılarının deyimiyle, duygularını kamera önünde göstermeye ve yeniden canlandırmaya istekli “duyguötesi bir toplum” ve “mağdur”lar yaratmıştır. Artık, mahremiyet mağdurlarının “öyküleri” ya da genel olarak kamusal mağduriyet senaryoları özel alanda değil, tümüyle tartışmalı bir düzlemde ve sınırları belirsiz medyatik bir kamusal alanda sahnelenmektedir. “Gözün vicdanı”, yerini, her yerde gözün “iğdiş eden” yasasına bırakmıştır, artık her şey seyirlik ve gösteriye dönük, her yer dışa açılma eğiliminin heveskâr iştahıyla dopdoludur. Bu, içsel-yönelimli var oluş anlatısının sonu, dışsal-yönelimli görsel-tele-var oluş çağının da başlangıcıdır.
Yeni iletişim ve gözetim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte yaygınlaşan panoptik / synoptik güç kullanımı, yaşamın her alanında mahremiyetin geri dönüşsüz biçimde parçalanması ve gaspıyla sonuçlanan ölümcül örnekler ortaya koyarken, söz konusu süreç, neyin toplum yaşamıyla, neyin bireysel yaşam alanıyla ilgili olduğuna ilişkin de can alıcı sorular ortaya koymaktadır. Bu yönüyle, mahremiyetini, öznelliğini ve özgürlüğünü televizyon ekranı adlı kansız sunakta sınayan bireylerin adeta görünmez bir iktidarın ıslah evlerine dönüşmüş olan yaşamları da artık geleceğe ilişkin hiçbir anlamlı vaat sunmamaktadır. Görünme ve algılanma arzusu, bir isteği ve arzuyu görünür kılmanın önüne geçmiştir. Bireyin özel yaşam alanına giren hisleri, sırları, aile ilişkileri, hastalıkları, inançları, planları, mektupları, yalnızlığı, yatak odası, vb. özelliklerinin eriştiği alenilik düzeyi o noktaya varmıştır ki, artık davranışı gizli tutma iradesinin perdelediği varsayılan kutsanmış öznelliğin de hiçbir muteber tarafı kalmamıştır.
Özetle, özel yaşamın gizliliğini, kutsallığını ve dokunulmazlığını, özel yaşam-kamusal alan ayrımını, mahremiyet ve aleniyet arasındaki dolaysız ilişkileri bireysel “özgürlükler” ve medyanın “toplumsal sorumluluk paylaşımı” temelinde üstlendiği etik rollerle birlikte farklı perspektiflerden yeniden tartışmaya açmanın şimdi tam zamanıdır…
Prof. Dr. Uğur YAVUZ
Atatürk Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekanı
Sempozyum Konu Başlıkları
Mahremiyet, Gizlilik, Aleniyet
Ortak Alan, Gizli Alan, Sırlar Alanı ve Mahremiyet
Richard Sennett ve “Mahremiyet İdeolojisi”
Özel Yaşam, Kamusal Alan ve Mahremiyet
Özel Yaşam ve “Görünürlük’ün Sınırları”
Medya ve Özel/Mahrem Yaşam
Medya, Popülerlik, Aleniyet
Magazin Medyası ve Sorunlu Özel Yaşam Temsilleri
Popüler Medya İkonları Ya Da “Vitrinde Yaşayanlar”
Gösteri Toplumu ve Mahremiyetin Totaliter Gaspı
Mahremiyet, Aleniyet-Siyaset İlişkisi
Gözetlemeye Dayalı Televizyon Program Türleri
Talk-Showlar ve Mahremiyet
Sosyal Medyada Mahremiyet
Japon Anime Filmlerinde Mahremiyet
Medya ve Dikizleme Kültürü
Çağlar Boyunca Mahremiyet Olgusu ve Dönüşümleri
Mahremiyet ve Özel Yaşamın Kamusallaşması
Mahremiyetin Tabulaştırılması
“Modern Mahrem”i Yeniden Düşünmek
Harem, Haram ve Mahrem
Osmanlı Harem Hayatı ve Mahrem
Panopticon ve Mahrem Alanların Sonu
Synopticon (Medyatik Panoptic Denetim)
Paparazzi Gazeteciliği ve “İğdiş Edilmiş” Mahremiyet
Şeffaflık, Özgürlük ve Mahremiyet
Mahremiyetin Topyekûn İlgası Ya Da İnzivanın İmkânsızlığı
Yeni İletişim Teknolojileri ve Mahremiyet
Bilgi Mahremiyeti
Bedensel ve Fiziksel Mahremiyet
Düşünsel Mahremiyet
Devlet Sırları ve Mahremiyet
Mahremiyetin Korunması ve Hukuksal Düzenlemeler
İLETİŞİM ADRESİ
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi
Kampüs YAKUTİYE / ERZURUM
e-posta : medya2013@atauni.edu.tr
Telefon : +90 442 231 51 51 (Dekanlık)
Faks : +90 442 2360964