Milli Eğitim Bakanlığının 2015-19 arasını kapsayan gerçekleşmeler, amaçlar ve hedefleri kapsayan 5 yıllık strateji plan raporu yayınlandı. Raporda mevcut durum ve 2019’da ulaşılması amaçlanan hedefler başlıklar halinde ele alınmıştır. Raporda mevcut durum analizi yaparken aynı zamanda bugüne kadar gerçekleşmeyen bir özeleştiri mahiyeti taşıyan sonuçlara da parmak basmaktadır. Raporu sağlıklı değerlendirebilmek için 2014 yılına ait bazı verilerin bilinmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.
2014 Yılına ait Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre, 28 bin 532 ilkokul,17 bin 19 ortaokul,10 bin 955 lise bulunmaktadır.T0plam 56 bin 506 okul bulunmaktadır. Bu okullarda 16 milyon 473 bin 493 öğrenci eğitim görmektedir. Toplam 847 bin 889 öğretmen görev yapmaktadır. Sayılara açık ortaokul ve lise öğrencileri ile özel okullardaki sayılar dahildir.
Strateji planının tablolarında yer alan bulgulara yorumla göre;
Bütün bireylerin eğitim ve öğretime adil şartlar altında erişilmesini sağlamayı amaçlayan tema tablosunda plan dönemi sonuna kadar dezavantajlı gruplar başta olmak üzere, eğitim ve öğretimin her kademesinde katılım ve tamamlama oranlarını artırmak.
Yorum, Bu temaya bağlı olarak verilen tabloda ortalama eğitim yılı süresinin 2014 yılında 7,6 yıl olduğu 2019 yılı sonunda bu oranın yüksek insani gelişme endeksine sahip ülkeler sıralamasında var olan 9,1 oranına ulaştırılması hedef olarak belirlenmiştir. Yorum, gerçekleştirilmesi mümkün bir hedef olarak görebiliriz.
İlkokul birinci sınıf öğrencilerinden en az bir yıl okul öncesi eğitim almış olanların oranı 2014 yılı için %56,03 olarak ifade edilmektedir. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde bunun %92’ye çıkarılacağı belirtilmektedir.
Yorum,5 yılda %36 artış anlamına gelen bu hedefin bugüne kadar gerçekleşen orana bakıldığında tutturulması çok olası görünmemektedir. Hedefin gerçekleşmesi için çok büyük ve gerçekçi yatırımların yapılması gerekmektedir.
Çağ nüfusunun okullaşma hedefleri.
Yorum, net okullaşma oranlarında 4-5 yaş çocuklarının okullaşma hedefinin geçmiş yıllar artışlarına bakıldığında en az her yıl %6 artış oranına göre yatırım ve kaynak ayrımı gerçekleştiğinde olası olduğunu söyleyebiliriz. Bu yapılmadığında hedeflerin yakalanabilmesi olası görünmemektedir. Diğer okul türlerinde okullaşma hedeflerinin yakalanması mümkün olabilir.
Öğrencilerin ortaokuldan TEOG sınavları sonrasında ilk 5 tercihe yerleştirilmesi.
Yorum, ilk beş tercihe yerleşenin temel eğitimden ortaöğretime geçiş için bir ölçüt olarak alınması okullar arasındaki eşitsizlikleri ortaya koyan bir durum saptamasıdır. Burada ilk beş tercihine yerleşenlerin oranını artırmaya yönelik niyet eşitsizlikleri azaltmaya dönük bir çaba gibi gösterilse de hedefin yüzde yüz konulmamış olması 2019’a gelindiğinde yüzde yüz okullaşma hedefine göre ortaokuldan mezun olan öğrencilerin %30’nun(390 bin) eşitsizlikleri yaşamaya devam edeceği anlamına gelmektedir. Bu tablo vahim bir tablodur. Aynı zamanda eğitimde eşitsizliklerin var olduğunu itiraf anlamına gelmektedir.
20 Gün ve Üzeri devamsızlık.
Yorum, ilkokul, ortaokul ve liseye giden öğrencilerin %14,8-35- ve 34,8 oranlarında 20 gün ve üzeri devamsızlık yaptığı belirtilmektedir. 2014 yılı öğrenci sayılarına göre, ilkokullarda öğrencilerin 825 bini, ortaokulda 1 milyon 802 bin 500’ü liselerde ise 1 milyon 436 bin 544’ü 20 gün ve üzeri devamsızlık yapmaktadır. Toplam rakam 4 milyon 64 bin 44’e ulaşmaktadır. Öğrencilerin %38,2’si eğitim öğretim sürecini tamamlamadan okuldan erken ayrılmaktadır. Aynı durum ortaöğretim terkleri için söz konusudur. Tamamında oranların aşağı çekilmesini amaçlayan yeni hedef oranları belirlenmiştir. Umarız böyle yaşanır. Ancak mevcut göstergeler bunu doğrulamamaktadır. Not, hesaplamalara açık öğretim öğrencilere dahil edilmemiştir
66 Olan yurt dışında bulunan resmi okul sayısının 77’ye çıkarılması hedeflenmektedir. Yorum, Bakanlığa bağlı yurt dışında bulunan resmi okul sayısındaki artış sayısına bakıldığında Cemaat okulları denilen okullara dokunulmayacağını veya dokunulamayacağını anlamaktayız. Bu konuda el koyma amaçlı koparılan fırtınaların hamasetten öte bir şey olmadığını anlamaktayız.
Kalite teması başlığı altında toplanan performanslar.
Yorum, bir yılda ortaokul ve liselerin 8 sınıf düzeyinde okuyan öğrencilerin yılsonu başarı ortalaması %70 olup, öğrencilerin 30’nun yılsonu ortalamasının başarısız olduğunu anlamaktayız. Oranlar bize 2014 yılında ortaokul ve liselerde okuyan 10 milyon 899 bin öğrenciden 3 milyon 269 bininin başarısız olduğunu göstermektedir.
2014 Yılında öğrenci başına bir yılda okunan kitap sayısı ilkokulda %23,32,ortaokulda 7,26,lisede ise 2,77 olarak bulgulanmıştır.
Yorum, ilkokulda daha yüksek olan ancak yetersiz olduğunu düşündüğümüz okunan kitap sayısı ortaokulda daha azalmakta lisede nerede ise yok olmaktadır. Bu sonuçlara bakarak eğitim sisteminin kitap okumayı sevmeyen nesiller yetiştirmekte olduğunu söyleyebiliriz.
Kitap okuma konusunda çok yetersiz ve olumsuz bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu ifade etmeliyim. Eğitim yaşamının en güzel döneminde kitap okumayan nesillerin ileriki yaşlarda da bu olumsuz alışkanlığını değiştireceğini iddia etmek mümkün değildir. Çünkü okul çağı yaşı kitap okuma alışkanlığının edinileceği yaşlardır. Bakanlıkta durumun vahametini anlamış olmalı ki hedefleri çok yüksek tutmuş. Mevcut eğitim sistemi ile bu hedefleri tutturmanın gerçekçi olmadığını düşünüyorum.
Bir yılda ortaöğretimde sınıf tekrarı.
Yorum, ortaöğretime devam eden öğrencilerin büyük bir bölümü baraj sınıfı olan 9.sınıfta olmak üzere toplamda %24’ü sınıf tekrarı yapmaktadır. Bu bulguyu ortaöğretimde okuyan toplam öğrenci sayısı ile ifade edecek olursak, bir yılda 1 milyon 300 bin 800 öğrencinin sınıf tekrarı yapmakta olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bir başka şekilde ifade edecek olursak, her yüz öğrenciden 24’ü okuduğu sınıfta tekrar okumaktadır.
Ortaokul ve lisede disiplin cezası uygulaması.
Yorum, ortaöğretimde disiplin cezası alan öğrenci sayısında(%3.57) geçmiş yıllara göre artış olduğu görülmektedir.2014 yılı verilerine göre disiplin cezası alan öğrencilerin rakamsal karşılığı 148 bindir.Bu artış rakamlarına bakarak okullarda gençleri denetlemenin giderek zorlaştığını söyleyebiliriz.Disiplin cezası alan öğrenci sayısının azaltılması planda hedeflenmektedir.
Kurumsal kapasite başlığında ele alınan performans göstergeleri,
Yorum, bu başlık altında toplanan veriler fiziki alt yapı, donatı ve eğitime destek sağlayan diğer eklentilerin nitelikli eğitim yapılmasında ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre öğretmen başına düşen öğrenci sayısında giderek bir iyileşme olduğunu ancak büyük kentlerdeki öğretmen açıklarının sorun oluşturduğunu görmekteyiz. Bakanlığın açıkların yoğun olduğu branşlara ilişkin başlık açmamış olması ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Lisansüstü eğitimini tamamlayan personel oranının artmakta olması yetersiz olmakla birlikte olumludur.
Ücretli öğretmen sayısının 2014’te %7,7 (65 bin) olduğunu, bunun 2019’da %5’e düşürüleceğini anlamaktayız. Artan öğretmen sayısına orantılandığında 2019 yılında da ücretli öğretmen çalıştırılacağı anlaşılmaktadır. Bu durum norm kadro doluluk oranı ile birlikte değerlendirildiğinde mevcut öğretmen yetiştirme ve istidam politikasına devam edileceğini anlamaktayız. Önümüzdeki yıllarda bu yıl atananları saymazsak atanacak öğretmen sayısı 4 yılda 80-100 bin aralığında gerçekleşecektir. Şu an 417 bin işsiz öğretmen adayı olduğuna göre 4 yıl sonra bu rakam 600 bine ulaşmış olacaktır.
Kurum standartlarına uygun eğitim ortamlarını tesis etmek başlığı altında toplanan verilere bakıldığında,
Yorum, bir dersliğe düşen öğrenci sayısı azalmaktadır. Bu olumlu bir durumdur. Ancak özellikle büyük kentler başta olmak üzere pek çok kentimizde ikili eğitim ve kalabalık derslikler sorunu devam etmektedir. Spor salonu olan okul oranı 2014’te %8,4’tür. 56 bin 506 okuldan Verilen orandan 2014 yılında 4 bin 746 okulda spor salonu olduğunu anlamaktayız.51 bin 760 okulda okuyan öğrenciler spor salonunun ne olduğunu bilmeden okumaktadır. Bir başka ifade ile söyleyecek olursak 34 bin 741 öğrenciye bir spor salonu düşmektedir.
Kütüphanesi olan okul oranı %39,2’dir.Önceki yıllara göre 2 puan azalma olmuştur. Bu %2’lik azalmanın dersliğe dönüşmüş olabileceğini düşünmekteyiz. Derslik açıklarını kapatmak için kütüphaneyi dersliğe dönüştürmek eleştirilmesi gereken bir uygulamadır.22 bin 150 okulda kütüphane bulunmaktadır.34 bin 356 okulda ise kütüphane bulunmamaktadır. Aslında burada milyonlarca öğrencinin kütüphane nedir bilmeden okuduğunu söyleyebiliriz. 744 öğrenciye bir kütüphane düşmektedir.
Çok amaçlı salon veya konferans salonlarında durum.
Yorum, mevcut okulların %35,9’unda bu salonlardan bulunmaktadır.20 bin286 okulda çok amaçlı salon bulunurken,36 bin 220 okulda okuyan milyonlarca öğrenci konferans salonun ne olduğunu öğrenemeden okulu bitirmektedir. Okulların %80’ni 2019 yılına kadar deprem için güçlendirilecek.Şimdiye kadar depreme dayanıklı hale getirilen okulların oranı %67’dir.Bu durumda mevcut okulların %33’ünde depreme dayanıklılık sorunu devam etmektedir. Bu arada yaşanacak olası depremlerde milyonlarca öğrenci ve öğretmenin durumunun ne olacağı sorusu yanıtsız kalmaktadır.
Okulların engelli öğrencilere uygunluğu.
Yorum, okulların %42,47’si engelli öğrencilere uygun hale getirilmiş.32 bin 506 okul engelli öğrenciler için sorunlu. Onlar engelsiz bir okula ulaşmak için 2019 sonunu beklemek zorunda kalacaklar.
Okulların internet erişimi, tablet bilgisayar ve etkileşimli tahta durumu.
Yorum, FATİH Projesi kamuoyuna sunulurken 2016 yılı sonuna kadar ortaokul ve liselerin tamamında bu projenin yaşama geçilmesi hedefleniyordu. Ancak 2014 yılı sonunda bu hedefin sadece %35,31’i gerçekleşti. 2014 Yılında Bakanlığa bağlı 29 bin 974 ortaokul ve lise bulunmaktadır. Bu durumda 19 bin 330 okul bu hizmeti ancak 2019 yılı sonunda alabilecektir. Bu arada teknolojik olanakları erken kullanan öğrencilerin kullanmayanlar üzerinde sağlayacağı avantajlar bir başka eşitsizlik kaynağı oluşturacaktır.
5 Yıllık stratejik planın maliyeti.
Yorum,5 Yıllık stratejik plan hedeflerinin gerçekleşmesi için 381 milyar 280 milyon bütçe gerekmektedir. Her yıl için MEB’e ortalama 76 milyar 306 milyon bütçe ayrılması anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak,5 yıllık stratejik plan hedefleri konulmuş olması önemli. Hedeflerin belirlenmesi kadar gerçekleştirilmesi daha önemli. Ancak bazı hedefleri tutturacağımızı söylemek geçmiş deneyimlere bakarak çok olanaklı değil.