ELMANIN ZEKASI

“Apple.” Yani “Elma”.

Dünyanın en önemli teknoloji devi için ne kadar basit, iddiasız, şaşaasız bir isim. IBM, Microsoft, Intel, Compaq, Dell vesaire nerede, Elma nerede… Mesela, Arçelik, Bosch, Vestel gibi isimlere rakip “Domates” diye buzdolabı markası yaratmak gibi.

Onu dev yapan da bu basitlik oysa…

Apple’ın yakın zamanda kaybettiğimiz CEO’su Steve Jobs’a neden böyle bir isim seçtiği sorulduğunda, “eğlenceli, bir ruhu var ve korkutucu değil” demiş. Gerçekten de, birden o bilgisayar ve teknoloji denen ve sıradan kitlelere ulaşılmaz görünen dev, korkutucu ve uzak olmaktan çıkıp sıcak ve eğlenceli hale geliyor. Susam Sokağı’ndaki dev yaratık “Big Bird” gibi. Aslında çocuklar devlerden korkarlar, ama adı Büyük Kuş olan bir devden korkulur mu? Çünkü dev de olsa, o sonuçta sevimli, eğlenceli ve de bir kuş…
Bilgisayar, teknoloji, işlemci, dijital, çip, vs…. Bunlar size sıcak, samimi birşey çağrıştırır mı bilmiyorum, ama bendeki çağrışımları teknik, soğuk, anlaşılmaz bir dünya. Bu dünyaya uzak olmamın da bunda etkisi vardır; mutlaka bunları duyunca heyecanlanan da çoktur…
“Elma”nın çağrışımında ise tat var, koku var, renk var, tanıdıklık var, basitlik var, yakınlık var, sempatiklik var. Çoğunluğa daha çok hitap eden bir isim. Diğer bilgisayar markalarının logolarında sadece kendi isimleri varken, Apple’da bir elma resmi var. Okur yazar olmayan biri bile markanın ismini resimden yola çıkarak söyleyebilir. Üstelik bir ısırık alınmış bir elma. Müşteri, o ısırığı görünce sanki kendi ısırmış gibi etkileşime de geçebiliyor.

Yani Apple, beynin soluna da hitap ediyor sağına da…
“İşe önce müşteri deneyiminden başlayıp, sonra teknolojiyi ona göre geliştirmek gerekir; tam tersi değil” diyor Jobs. “ Jobs, Apple hayranı olsun olması milyonların hayranlığını kazanmış bir lider.

Steve Jobs bir mühendisti. Mühendisler genellikle süreç ve yöntem odaklıdır. Ama Steve Jobs aynı zamanda bir tasarımcıydı. Tasarımcı, ortaya çıkan ürünün kullanıcı tarafından nasıl deneyimlendiğini ve kullanıldığını önemser. Steve Jobs’u bu kadar başarılı kılan da mühendislik ve tasarım arasındaki doğru dengeyi bulmuş olması. Örneğin Jobs, dünyayı kasıp kavuran malum telefonu geliştirirken sadece teknik özelliklerini değil, ağırlığı, şekli, kolay kullanımı, ambalajı, rengi, sesi, yani kullanıcı deneyimini etkileyen pek çok duygusal öğeyi işin içine kattı.

Burada anahtar kelime “duygusal”. Steve Jobs, işlevin ötesinde, duygusallığı işin içine kattığı için bu kadar başarılı oldu.
Jobs’un başarısının eğitimdeki karşılığı IQ ile EQ’yu dengeleyebilmek, yani akademik zeka ile duygusal zekayı dengelemek denebilir. Mühendislik, işin IQ tarafı. Mantık, yöntem, teknik, ayrıntı… EQ ise işin tasarım kısmı. Kendini karşındakinin yerine koyabilmek (empati), sosyal zeka, duyguları anlayabilmek… IQ skoru ile yüksek akademik veya teknik başarı elde sağlayabilirsiniz belki, ama yüksek duygusal zeka da işin içine girince başarılı iletişim kurabilir, insanları motive edebilir, etrafında olunmak istenen bir insan olursunuz.
Yapılan araştırmalar yüksek duygusal zekanın, yani hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını anlayıp buna göre harekete edebilmenin doyurucu, verimli, başarılı bir hayat için anahtar olduğunu gösteriyor. İyi haber, duygusal zeka, mentorlar yardımıyla, gözlemle, eğitimle geliştirilebiliyor.
Jobs, geliştirdiği teknolojinin merkezine insanı oturttu.

İnsandan yola çıkarak teknolojiyi tasarladı.
Hala IQ odaklı olan, şaşaalı ve tepeden inme teknikleri öğrencilerin duygularını, ihtiyaçlarını göz ardı ederek empoze eden okul sisteminin, küçük bir elmadan öğreneceği çok şey var.
Okul sisteminden yola çıkarak öğrenciyi tasarlamak yerine, öğrenciden yola çıkarak okul sistemini tasarlamak… Bu da başka bir yazı konusu olsun.

Dr. Bahar Eriş