Milli Eğitim Bakanlığı, önsözünde “15 yaş ve üzeri gençler ve yetişkinler için hazırlanmıştır” ifadesi olmasına rağmen Güngören Belediyesi’nin bastırdığı “ilm-i hal” isimli kitabı 13 yaş grubunda olan ortaokul 7. ve 8. sınıflara dağıtmıştır. Üstelik MEB onaylı olmadığı halde dağıtılan kitaptan yarışma düzenleneceği ve ödül olarak altın verileceği açıklanmıştır.
“Bu eser öğrenilmesi farz-ı ayn olan temel dini bilgileri sunan, Hanefi mezhebine göre hazırlanmış bir ‘günlük hayat’ kılavuzudur” ifadelerine yer verilen kitapta; cennet, cehennem, cenaze, kefen, örtünme, kadınların özel günlerinde kirli olduklarından lohusalığa kadar birçok başlık yer alırken göbek ile diz arasındaki bölgenin, doktora dahi gerekli kısım ve sürenin ötesinde açılmaması gerektiği belirtilmiştir.
Eğitimin niteliğini yükseltmek ve çocukların özgür, akılcı ve sorgulayan bireyler olarak yetiştirilmesi için en küçük bir adım atmayan siyasi iktidar ve MEB eğitim sistemini kendi ideolojileri ile dinin ve tek bir mezhebin kurallarına göre biçimlendirmeye çalışırken sınır tanımamaktadır. Cumhuriyetin kazanımlarından geri dönüş sürecini hızlandırmak isteyen ve bunun için hızla bilimsel eğitimden uzaklaşan AKP iktidarının eğitimden anladığı tek şey cemaat ve tarikat mensuplarının önderliğinde verilen gerici eğitim ve eğitimi paralı hale getirmektir. Değerler eğitimi adı altında okullarımız adeta cemaat ve tarikatlara teslim edilmiş Bakanlık, tarikat ve cemaatlerle işbirliği içinde projeler üretmeye başlamış, cami imamları okullarda yaşam koçluğuna başlamıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın zorunlu eğitim nedeniyle devlete emanet edilen çocukları devlet gücü suistimali ile istismar etme hakkı yoktur. Bakanlık müfredatına aykırı hiçbir uygulamayı okullara sokamaz. MEB müfredatında yer alan dini eğitim sisteminin dahi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkum edilmesine yol açtığı dikkate alındığında, tek bir mezhebin dayatıldığı sözkonusu uygulamanın içerdiği ağır görev kusurunun boyutları ortaya çıkacaktır.
Çocuklarımıza baskıyla dayatılan bilim ve pedagojiden uzak bu tür uygulamalar, onların kişisel ve sosyal gelişimi açısından son derece sakıncalıdır. Eğitim-İş olarak siyasi iktidarı, eğitim alanı ile inanç alanını birbirine karıştırmaktan, çocuklarımızı kendi ideolojik hedeflerine ulaşmak için kullanmaktan vazgeçmeye çağırıyor, Milli Eğitim Bakanlığı’nı bu tür bilim dışı ve pedagojik açıdan son derece sakıncalı uygulamalara derhal son vermeleri konusunda uyarıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının dini ve vicdani özgürlükleri anayasal güvence altında olup bu güvencelere keyfi müdahale kabul edilemez. Anayasa’ya ve Milli Eğitim Temel Yasası’na açıkça aykırı olan bu uygulamanın sorumluları hakkında kapsamlı hukuki girişim başlatılacaktır.
MERKEZ YÖNETİM KURULU