Bir Merhaba ile Başlamak Lazım

Bir merhaba ile başlamak lazım.Güzel güne gülümsemek gibi bir merhaba lazım.En içten dileklerinle başlaman lazım yaşamaya, yaşlanmaya…

Öyle bir gülmen lazım ki içten içe sımsıcak yalansız.Gün ışığı kıskanmalı gözlerinizin içindeki tarife dökülmez mutluluğu.Zamansız gelen mutluluklar bir başkadır zamanınını beklediğin mutluluk bambaşka.Sevgiliye değil içindeki benliğine teslim olmalı önce insan.

Düşünüyorum da çocukken tek düşüncemiz elimize verilecek şekerler cep harçlıklarıydı büyüdükçe fazla fazla sorumluluk gelir gibi oldu her birimize.Nedeni o aldığımız harçlıkların,şekerlerin nereden geldiğini öğrenmemiz gerektiği gerçegiyle adım adım baş gösterdi.Önceleri kırmızı pabuçlarımı baş ucuma koyardım okula tertemiz elbiselerimle gitmek için bir önceki gece uyuyamazdım.Şimdilerde her şey  kolaysadı sanki.Teknoloji çağının getirdiği bir katılaşma bu.Özünde çocukluk var yaşı kaç olursa olsun insanın,özlem var,bir avuç şekerin mutluluğunu ramazanda bir kap çorba için yaşayanlarımız var.

İleride ne olacaksın diye soran ağabeylerimiz amcalarımız vardı bizim.Şimdi ne yapıyorsun çocuk? Dediğinde logoları gösterip ben uçak yaptım bak deyişleri hatırlayorum o çocuk beklide şimdi istikbalini göklere vurdu.Peki ya o ağabeylerimiz  nerdeler mi? İzliyorlar bizi diye kandırılırdık her seferinde şimdi kandıran biz mi olduk.

Devir aynı devir zaman çabucak akıp geçiyor anlayacağınız.O çocukken ki şeker beklemeler yok artık.Bir devlet kapısı Allah rızası için diyen kalplerimiz var.Zaman döndüğünde rahat geçineyim olacak.Sonra atanayım.Şu tus’u kazanayım diye diye kandırarak geçecek.Lakin bunu yaşam felsefesi haline getirdiğimiz vakit tüm sıkıntı bitecek.Aslında huzur algıda bitiyor.Her güne güzel tebessümlerle uyandığınuzda o gün çok verimli geçiyor.Fark huzuru bulmak da değil.Huzuru oluşturmakta aslında.

Hatırlarım dedemin cep saatini çıkarırken bir heyecan sarardı hepimizi acaba o cepte daha neler var deyişimizi.Sanki o an tüm dünyayı satın alacak kadar bir çek çıkacak mı diye düşündüğüm dahi olmuştur.Hayal gücü uçsuz bucaksız şüphe yok.Peki ya her birimiz hayal ettiklerimizi gerçekleştirmek için ciddi anlamda neler yapıyoruz.Olmuyor demesi çok kolay çekilmek pes etmek var elbette ama tam sonuna gelmişken zaferi gögüsleyecekken bırakmak neden?

Algımızın bize verdiği ikilemin esiri olmamak için tüm gayreti sarfetmek gerek.    Hayal gücünde rüyalarda gerçekleşen olaylara inanmayanlar için sapasağlam kanıtlarım var benim.

Dizilerdeki aşklara çarpışmalara çeşitli senaryolara takılıyoruz.How I met your mother dizisindeki esprileri kullanıyoruz belki o halde onların kurgusunun temelinde her birimizin payının olmadığını düşünmek mi saçma geliyor.Uçsuz bucaksız kalan düşünce denizini bir atık yuvasına çeviriyoruz gün geçtikçe.İleride bir iş imkanında beklide sosyallik önemli olacak lakin o sosyalliği direk almak değil asıl sosyallik kendi yorumunu katmaktan geçiyor.Çok iyi İngilizce biliyor olabilmeniz kendinizi çok iyi bir eleman olarak göstermenize yetmiyor.Anlatımınız karşıdaki insanın hissiyatı ve duruşunu da göz önüne almanızı isteyecekler.Saygı sevginin tükenmediği bir yerde bulunmak istiyorsak tam da öyle olmalıyız.Bir kalıba girmeniz için değil bu tavsiyeler.Sadece bilincinizin altındaki ışığı hissedebilmeniz için.

Vel hasıl tüm iş algı da bitiyor.Algınız ne algılamak isterse onu algılıyor ve bir kefeye sokuyor.Tıpkı minareyi çalan kılıfını hazırlar sistematiği gibi.O halde ilk kural huzuru aramak değil bulunduğu huzur algısına huzur ortamı hazırlamak olmalı.Hayal gücünüz sizi esir de yapar vezir de.

Merhaba Vezir i Huzur

Merhaba…

Neslihan Özşahin