21. Yüzyılın Üniversite Modeli

Blog yazarı
Prof. Dr. Ural Akbulut

21. Yüzyılın Üniversite Modeli

Prof. Dr. Ural AKBULUT
ODTÜ

21’inci yüzyılın üniversite modeli nasıl olacak? MIT ve Harvard’ın yaptığını Türkiye başarabilir mi? MIT ve Harvard, elektronik ortamdaki dersleri ücretsiz olarak dünyaya açtı. 21. Yüzyılın uluslararası üniversite modelini tasarlayan MIT-Harvard’ın gerçekleştirdiği benzeri projelerin Türkiye’de başlatılması ülkemize çok yarar sağlar.

DÜNYAYA DERS İÇİN 60 MİLYON DOLAR AYIRDILAR

Dünyanın önde gelen üniversitelerinden MIT ve Harvard, tüm dünyaya ücretsiz elektronik ders verme projesine 60 milyon dolar ayırdı. Hedef, bir milyar kişiye ücretsiz eğitim vermek. ABD’de; Stanford, Princeton, Pennsylvania ve Michigan üniversiteleri de benzer şekilde ücretsiz elektronik dersler vermeye başladı.

MIT- Harvard’ın 2012’de kurduğu ve “edX” adıyla anılan sisteme ABD’den ve diğer ülkelerden 27 üniversite daha katıldı. Kuruluşundan bir yıl sonra MIT-Harvard sistemindeki derslere çeşitli ülkelerden 2.4 milyon öğrenci kaydoldu. MIT- Harvard sisteminde bu öğrenciler isterse başarı sertifikası alabilecek.

DERS MALZEMELERİNİ İLK AÇAN MIT OLDU

MIT, 2001’de dünyada ilk kez ders malzemelerini ve videolarını elektronik ortamda herkese açmıştı. Derslerin malzeme ve videolarını herkes inceleyebiliyor ama hoca, sınav ve ödevlerle ilişkisi olmuyordu. Yeni açıklanan sistemde ise tüm katılımcılara, üniversitenin normal öğrencilerine verildiği gibi ders veriliyor.

SINAVLARA KATILMALARINA DA FIRSAT SAĞLANDI

Dersler sırasında öğrencilerin; sorulacak soruları cevaplaması, ödevleri yapması, ara sınav ve yıl sonu sınavlarına girip sonuçlarını öğrenmesi mümkün hale geldi. Dışarıdan derslere katılanların normal öğrenciden farkı, sömestre sonunda kredi alamayacak olmaları. Bu sertifikalarla diploma alınamayacak ve şimdilik yatay geçiş de yapılamayacak.

TEK DERSE 120 BİN ÖĞRENCİ GİRDİ

MIT’nin deneme amacıyla verdiği “Devreler ve Elektronik” dersine 120 bin öğrenci katıldı ve bunlardan 10 bini ara sınavları tamamladı. Benzer şekilde Stanford’un açtığı bir bilgisayar dersini 100 bin öğrenci aldı. Dersin hocası “Benim yılda 400 öğrencim oluyor. Bu sayıya ancak 250 yılda ulaşırdım” şeklinde açıklama yaptı. MIT ve Harvard’ın bu projeyi başlatmak için 60 milyon dolar ayırması, tüm dünya üniversitelerinin benzerigelişmelere hazırlıklı olmasının gerektiğini gösteriyor.

ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNDE YENİ BİR DÖNEM

Bu projeyle, üniversite eğitiminde yeni bir döneme girilmiş oldu. MIT’de bu projeyi geliştiren Venezüella asıllı eski Rektör Yardımcısı Profesör R. Reif, MIT’nin yeni rektörü olarak atandı. MIT yöneticileri, ücretsiz ders projesinin klasik üniversite eğitimine zarar vermeyeceğini tam tersine yararlı olacağını açıkladı.

HEDEF 1 MİLYAR ÖĞRENCİYE ULAŞMAK

Hedefin “Bu projeyle bir milyar öğrenciye ulaşıp elde edilen verilerle öğrenmenin temel prensiplerini anlayarak verimli eğitim yöntemleri geliştirmek” olduğu açıklandı. Projeden elde edilen bilgilerle, kampüste okuyan öğrencilere daha iyi eğitim verileceği vurgulandı. Projede henüz çözülemeyen sorunlar da var. Örneğin sosyal alanlardaki derslerin sınavları, fen ve mühendislik gibi bilgisayar aracılığıyla okunamayacak. Yüz binlerce öğrencinin bir derse kaydolması halinde, sınav ve ödevlerin okunması için yeni asistanların alınması ve yeni tekniklerin geliştirilmesi gerekiyor. Bu sorunlar zamanla çözülecek. Projeyi, MIT ve Harvard’ın kurduğu kar amacı gütmeyen ortak bir merkez yönetecek.

HEDEFLERİ ÜSTÜN BEYİNLERİ BULMAK

MIT ve Harvard’ın hedefinde, Çin ve Hindistan’daki 2.7 milyar nüfusun içindeki yetenekli gençler var. Bu iki üniversite, derslerde üstün başarı gösteren gençlere burs verip kendi üniversitelerine transfer edebilir. Böylece ABD’de okuma olanağı olmayan üstün yetenekli gençleri keşfedip ülkelerine kazandırabilirler. ABD’nin bilim ve teknolojideki başarısında, ABD’de okuyan ve mezuniyetten sonra yeşil kart alan yüzbinlerce yabancı öğrencinin payı çok yüksektir.

TÜRKİYE KOMŞU ÜLKELER İÇİN YAPABİLİR Mİ?

Türkiye, komşu ülkeler için benzer modeller geliştirebilir.

Üniversitelerimizin, MIT-Harvard gibi konsorsiyumlar kurmakta geç kalmamasında yarar var. Bu projeye başlamak için gelişmiş üniversitelerimizin alt yapısı ve birikimleri yeterlidir. Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarındaki konumu oldukça iyi görünüyor. Dünya sıralamalarından en az ikisinde ilk 500’e girebilen 7 üniversitemiz ve en iyi 2000 üniversite arasında da 71 üniversitemiz var. Komşu ülkeler arasında bu başarıya sahip fazla ülke yok. Çevre ülkelerdeki yetenekli öğrencileri eğitmek için elektronik ortamda, birkaç üniversitemizin ortaklaşa vereceği derslerin başarı şansı çok yüksek. Komşuülkelerin yetenekli gençlerini eğitmek, bölgemizde ekonominin gelişmesine ve kalıcı barışın sağlanmasına büyük katkı yapar.

ÜNİVERSİTELER ORTAK PROJE YAPABİLİR

Bu sistem, devlet politikası olarak değerlendirilip desteklenirse, başarıya daha kısa sürede ulaşırız. ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ gibi tıp fakültesi olmayan üniversitelerin Hacettepe, İstanbul, Ankara, Gazi ve Ege gibi tıp fakültesi olan üniversitelerle ortaklaşa yürüteceği projeler başarıyı artırır. Derslerin İngilizce ve Türkçe olarak sunulması, geniş kitlelere ulaşmak için çok yararlı olur. Üniversitelerimiz; yakın komşularımızın dışında Çin, Hindistan, Rusya, Orta Asya ve Afrika’yı da hedeflemelidir. Çevre ülkelerin en yetenekli gençlerinden bir bölümüne ülkemizde iş olanağı sağlamak için bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Bu yaklaşım, geleceğimiz için önemli bir yatırım olur. Başarılı yabancı öğrencilere çalışma olanağını en fazla sunan ülke ABD’dir. Benzeri yaklaşımları İngiltere, Almanya, Avustralya ve Kanada gibi ülkeler de uygulamaya başladı.

MIT-HARVARD MODELİNİ UYGULAYACAK KAPASİTEMİZ VAR

MIT, daha önce tüm ders materyallerini dünyaya açarak diğer kurumlara öncülük etmişti. MIT’yi örnek alan çok sayıda üniversitenin sunduğu 13 bin dersin materyallerine ve 3200 dersin videolarına herkes ulaşabiliyor. Bizim üniversitelerimiz de ABD üniversiteleri gibi bazı ders malzemeleri ve videolarını herkese açık hale getirmişti.

Bu üniversitelerimiz TÜBA’nın desteklediği “Açık Ders Malzemeleri” projesini yürütüyor. Halen 80 dersin malzemeleri ve bazılarının videoları herkese açık. Derslerin yarısı Türk hocaların hazırladığı orijinal dersler. Diğerleri, MIT’nin dünyaya açtığı derslerin tercümesi şeklinde. Bazı üniversitelerimiz, sayıları az olsa da e-MBA gibi elektronik ortamda diplomaya yönelik programlar açtı. Bu tecrübeye sahip olduğumuz için Türk üniversiteleri, MIT ve Harvard’ın yeni modeline uyum sağlamakta zorluk çekmez.

GÖNÜLLÜ ÜNİVERSİTELER İLE BAŞLAYABİLİR

Diğer yandan öğrencilerimiz, ilköğretimden itibaren bilgisayar kullanıyor ve elektronik ortamda bilgi toplama konusunda uzmanlaşıyor. Ülkemizdeki gençler, bu konularda dünyanın gelişmiş ülkelerindeki gençlerle aynı seviyededir. Bu nedenle, gönüllü üniversitelerimizin derslerini herkese açması yararlı olur. Gelişmekte olan üniversite öğrencileri bu dersleri alarak kendi üniversitelerindeki sınavlarda daha başarılı olurlar. Üniversitelerimiz, bu projeye başlamakta gecikirse öğrencilerimiz ABD ve Avrupa üniversitelerinin elektronik derslerine yönelir. Hedef ülkelerdeki yabancı öğrencilere ulaşma şansımızı da kaybederiz. MIT ve Harvard, bu projeyle tüm dünya üniversitelerine geleceğin yeni üniversite kavramını tanıtmış oldu. Bazı köklü üniversitelerimizin bu konuda öncülük yapmasında yarar var. Diğer ülkelerin yetenekli öğrencilerinin ücretsiz elektronik derslerimize kaydolmasını cazip hale getirecek modeller geliştirmemiz,ülkemizin geleceği açısından önem taşıyor. Bu proje sayesinde üniversitelerimiz, kendi yerleşkelerindeki öğrencileriyle birlikte yabancı ülkelerdeki öğrencilerini de en iyişekilde eğitmiş olur.

AÇIK ELEKTRONİK DERSLER İLE ULAŞILABİLİR

Açık elektronik dersler yabancı öğrenciye ulaşmanın en iyi yolu. Ülkemizdeki yabancı öğrenci sayısı 88 bine ulaştı ancak ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Avustralya, Kanada ve Japonya gibi ülkelerdeki yabancı öğrenci sayılarının çok altındayız. ABD’de yabancı öğrenci sayısı bir milyonu aştı ve ABD’deki yabancı öğrenci sayısının toplam üniversite öğrenci sayısına oranı yüzde 5 oldu. Yabancı öğrencilerin, ABD ekonomisine katkısı 37 milyar dolara ulaştı.

DÜNYA ÜLKELERİ YABANCI ÖĞRENCİ YARIŞINDA

Dünyada 150 milyon üniversite öğrencisi var ve bunların 5 milyonu başka ülkelerde okuyor. Tüm gelişmiş ülkeler, yabancı öğrenci sayısını ekonomik ve politik nedenlerle artırma yarışında. Nüfusu 65 bin olan İngiltere’de 427 bin, nüfusu 80 milyon olan Almanya’da 321 bin yabancı öğrenci var. Bu sayılar göz önüne alındığında Türkiye’deki yabancı öğrenci sayısının ikiye katlanması için daha fazla çaba harcamamız gerektiği görülüyor. Dünyadaki üniversite öğrenci sayısının 2025 yılında 300 milyon, yabancı öğrenci sayısının da 8 milyon olacağı hesaplandı.

Yakın bir gelecekte, toplam nüfusları 2.7 milyar olan Çin ve Hindistan’dan yabancı ülkelere giden üniversite öğrenci sayıları hızla artacak. Çünkü her iki ülkenin de iç talebi karşılayacak sayıda kaliteli üniversitesi yok. Çin üniversitelerinin bazıları dünyanın en iyileri arasında ancak sayıları az. Çin’in çoğu üniversitesinde hocaların sadece yüzde 10’unun doktorası var. Hindistan’da da durum buna yakın. Çin’in yabancı ülkelerde okuyan öğrenci sayısı 400 bin civarında ve bu sayıyı 500 bine çıkarmayı hedefliyorlar. Benzeri artış Hindistan’da da olacak.

8 MİLYON YABANCI ÖĞRENCİ İÇİN

Sekiz milyon yabancı öğrenciyi çekmek için yeni model çok uygun.

ABD, 2025’te 8 milyona ulaşacak olan dünyadaki yabancı öğrencilerin taleplerini karşılamak için hazırlıklarını tamamlamak üzere. ABD ve diğer dünya üniversiteleri 8 milyon yabancı öğrenciyi kampuslarında okutacak durumda değil. Çünkü kendi vatandaşı olan öğrenci sayısı da çok artacak.

MIT ve Harvard üniversiteleri açık elektronik derslerle, maddi durumu uygun olmayan yetenekli yabancı öğrencilere ulaşabilecek. Bu öğrencileri seyahat etmelerine gerek kalmadan eğitecekler. Kitlesel eğitimin 21. yüzyıl versiyonuyla milyonlarca yabancı öğrenci MIT ve Harvard üniversitelerinden ders alacak. Bazı öğrenciler, bir bölümden mezun olmak için gereken tüm dersleri alabilir. Bölümün tüm derslerini tamamlayan öğrenciler doğal olarak bir diploma talep edecektir. MIT ve Harvard henüz buna henüz kapı açmadı. Ancak zaman içinde bazı çözümlerin ortaya çıkması bekleniyor.

Örneğin; Makine Mühendisliği derslerini tamamlayan bir öğrenci, başarı sertifikalarıylakendi ülkesindeki üniversitelere bu dersleri saydırabilir. Ardından kendi ülkesinde bazı sınavlara da girerek ülkesindeki bir üniversiteden diploma alabilir. Bunun için yasal düzenleme gerekecektir. MIT ve Harvard, diğer ülkelerdeki bazı üniversitelerle protokol yaparak ortak diploma verme olanağı da sağlayabilir.

ÜNİVERSİTELER BUNU FIRSATA ÇEVİREBİLİR

Tüm bu olasılıkları iyi değerlendirip ülkemize yarar sağlayacak olan bu fırsatı kullanmalıyız. Bölgemizde, üniversite sistemi en fazla gelişmiş ülkelerden biriyiz. MIT-Harvard modelini uygulayarak, ülkemize gelemeyen yüz binlerce yabancı öğrenciye ulaşabiliriz.

1. Çevre ülkelerdeki öğrencilere az sayıda da olsa ücretsiz elektronik ders vermeye başlamalıyız. Proje geliştikçe ilgili ülkelerin üniversiteleriyle protokoller yapıp ortak diploma da verilebilir. Sistemi hızla geliştirip komşu ülkelerde tanıtımlaryapmalıyız.
2. MIT-Harvard sisteminin yöneticileriyle görüşüp işbirliği yapabiliriz. MIT-Harvard sisteminde yeterli sayıda dersi başaranlara bazı üniversitelerimizin ortak diploma vermesini önerebiliriz.

MIT MODELİNİN HEDEFİ NEDİR?

MIT modelinin temel hedefi, dünyadaki yetenekli gençlere ulaşıp onları ABD’ye kazandırmak. Bu projede tüm taraflar kazançlı çıkacaktır. Ülkemiz, bu model ile yüzbinlerce yabancı öğrenciye ulaşabilir. Bu gençleri eğitmek, ülkemizin ekonomisine ve dış ilişkilerine pozitif katkı yapar. Bu yabancı öğrenciler sayesinde, Türkiye’nin eğitimli dostlarının sayısı artar. Elektronik ortamda eğittiğimiz gençler, ilerde ülkelerinde başarılı yönetici veya iş adamları olabilir. Üniversitelerimiz, bu yolla çevre ülkelerin ekonomik gelişmesini de hızlandırabilir. Ortalama eğitimi bir yıl artan ülkenin milli geliri yüzde 10 artar. Komşu ülkelerde eğitim ve gelir düzeyinin artması, bölgemizde kalıcı barışı hızlandırır.

DPT, TÜBA ve TÜBİTAK’ın bu tür projeleri desteklemesi ülkemize büyük yararlar sağlar. Bu projelerin üniversiteler tarafından hayata geçirilmesi için çok büyük mali kaynaklar gerekmiyor. Ortalama bir üniversitenin bütçesinden çok daha düşük bütçelerle yüzbinlerce yabancı öğrenciyi eğitip onları eğitimli Türk dostları yapabiliriz. Bu proje kapsamında, derslerden yüksek not alan yabancı öğrencilerin diploma almasını sağlayıp onları Yeşil Kart veya benzeri bir çalışma vizesiyle ülkemizde çalıştırabiliriz. Bu yetenekli yabancı öğrenciler ülkemizde bilim ve teknolojinin gelişmesine büyük katkı yapar.

Bu amaçla yapılan harcamaları masraf değil yatırım olarak değerlendirmek gerekir. Türk üniversiteleri bu kapasiteye sahiptir.