Bilim ve Teknoloji Çağında Matematik Öğretimi

blog yazarı
irfan AYDIN

Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu bu zaman dilimlerinde Matematik öğretimi nasıl olmalı?

Zaman zaman karşımıza çıkan PISA diye bir sınav var.

Açılımı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırmadır.

PISA sınavlarında maalesef Türkiye son sıralarda yer alıyor. Bu sonucun analizi için PISA Direktörü Schleicher’den gelen bazı açıklamaları hatırlayarak devam edelim.

“Öğrettikleriniz artık gereksiz”

“Öncelikle hangi bilgi ve değerleri aktaracağınıza dair net bir vizyonunuz olmalı. Dünya çok hızlı değişiyor. Artık önemli olan öğrencilere bir pusula geliştirmek. Belirsiz dünyada yönlerini kendileri bulabilmeliler.”

“10 sene önce okuyup yazmak, başkasının yazdığı bilgiyi bulup çıkarmaktan ibaretti. Ansiklopedi açıyordunuz ve yazılanın doğru olduğunu varsayıyordunuz. Şimdi internete bir şey yazıyorsunuz ve karşınıza 20 bin sonuç çıkıyor. Artık okuryazarlık bilgi bulup çıkarmak değil, bilgi inşa etmek. Türkiye’de matematikte çok fazla cebir, geometri, hesap öğretiyorsunuz. Ama matematik artık çok farklı şeyler için kullanılıyor; mesela olasılık, risk, kesinlik hesapları için. Geleceği şekillendirecek matematik, öğretilen matematikten çok farklı.

“Türk öğrencilerin iyi oldukları alanlar artık dünyada daha önemsiz.”

“Öğretmene ders kitabı verdirmek ve öğrencilerden kitabı ezberlemesini istemek artık işe yaramıyor. Matematikçi gibi düşünmelerini sağlamalısınız. Bir örnek vereyim: Fonksiyonlar sadece denklem ve formül demek değil. Mesela ebola hastalığı dünyada nasıl ve hangi hızla yayıldı? Bunu hesaplamak için üstel fonksiyona ihtiyacınız var. Sorunun nedenini ve doğasını anlamak formül ezberlemekten daha önemli.

Mesela biyoloji, fizikte içerik bilgisi sorduğumuzda Türk öğrenciler gayet iyi. Ama internetten de bulabileceğiniz bu bilgilere sahip olmanın anlamı ne ki?

Daha birçok önemli konuya değinen açıklamalardan öğretim ve Matematik ile ilgili olanlarını seçtim.

Bu yönde gelen ifadeler bana bir sözü hatırlattı.

Bir kitaptan kolayca bulabileceğim bir şeyi neden ezberleyeyim ki?” Albert Einstein

Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu, hesap makinelerinin birçok Matematiksel işlemi yapabildiği, bir telefon uygulamasının kamera aracılığıyla Matematik sorularını çözdüğü günümüzde Matematik öğretimi bence de değiştirilmeli.

Sınavlarda hesap makinesine izin veren, sınavdaki sorular ile ilgili bütün formüllerin asılı olduğu sınav ortamları bulunan ülkeler var.

Öğrenciler işlemlerini hesap makinesi ile yapabilmeli. Önemli olan işlemleri hangi sırayla yapacağı ve sonucunu nasıl kullanacağıdır. Öğrenci gerekli formülleri ezberlemek zorunda olmadan kullanabilmelidir. Önemli olan nerede hangi formülü kullanacağını, hangi formülün ne işe yaradığını bilmesidir.

Tabii hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da denge korunmalı, kontrollü bir geçiş olmalıdır.

Hesap makinesine derste, sınavda vb. her ortamda izin veren ülkelerdeki öğrenciler günlük hayatta 2 ile 2’yi toplayamaz hale geliyorlar. 100’ü 4’e bölemiyor. 50 ile 5’i çarpamaz durumda oluyorlar. Bu durum bana biraz absürt geliyor açıkçası.

Bu nedenle ilk aşamalarda Matematik eğitimi verilirken dört işlem öğretilmeli, temel Matematik becerileri kazandırılmalı. Günlük hayatta insanları hesap makinesine hapsetmemeli.

Temel beceriler kazandırıldıktan sonra öğrencilerin hesap makinesi kullanabileceği, formüllerden yararlanabilecekleri bir öğretim süreci takip edilmeli.

 

Öğretmen verilerden faydalanmayı, verileri kullanmayı, verileri tablolaştırmayı ve verilerin grafiğini çizmeyi öğretmelidir. Öğretmen bir hastalığın hangi fonksiyona uygun bir şekilde yayıldığını, sınıfa getirilen bir vazonun yüzey alanını ve hacmini bulmayı öğretmelidir. Öğretmen olasılık hesaplarını, ekonomide Matematiğin uygulanmasını, kodlamalardaki Matematiği, Blockchain sistemindeki Matematiği göstermelidir. Öğretmenler artık Matematiğin hangi alanlarla nasıl kullanıldığını, gelecekte nerelerde kullanılabileceğini öğretmelidir. Gerek hesap makinesi kullanarak gerek formüllere bakarak doğadaki Matematiği gün yüzüne çıkarmak olmalı amaç.

Öğretmen kelimesi bile tekrar düşünülebilir. Öğretmen yerine “Yol gösteren”, “Yönlendiren”, “Rehberlik eden”, “İlham veren”, “Esinleyen”, “Öncülük eden” vb. tanımlara uygun bir kelime seçilebilir.

Hazır bilgileri ezberletmeye çalışan bir sistem yerine doğru bilgiye ulaşmayı öğreten, öğrenmeyi öğreten bir eğitim sistemine kavuşmak dileğiyle.