Yaşama Yolculuk

Sevdiklerimize olan desteğimizin, güvenimizin, verdiğimiz ilginin azalmış olması bazen kendimize de yeterince vakit ayıramadığımız durumlarla da ilgili olabilir. Lakin her insan aynı şart ve koşulları yaşamaz. Vakit herkese eşit sunulsa dahi, vakti kullanmak da para harcamak gibidir. Ya akarken doldurursun, ya peşin peşin harcarsın ya da işlerini biriktirir biriktirir, ne nereye ait yerli yerine koymayı bilemezsin. Burada en önemli etken; insanların birbirine olan anlayışı. Kendisini bilen ve tanıyan insan, amaçlar çerçevesinde, kendi hesabını yapmalıdır. “Bu durumu yaşıyor, yaşatıyorum ancak amacım nedir?” Aynı soruya herkes, aynı şekilde cevap veremez. İşte tam bu noktada herkesin rengi ortaya çıkar. Kendimize dönelim, o yolculuk çok uzun ve bilinmez diyarları var. Vakit, altın yol misali, zaman yok. Biz ise bitmeyen patikalara yürüyen, yolcuyuz. Bu yolculuk bellidir. Ancak hangi araçla gidilir düşünmek gerekir. Kimi yürüyerek geç varır tadını çıkartırken hayatın, kimi kazancını lüks yaşar uçakla varır aynı hedefe, kimi kendi gayretiyle kullanır otomobilini, kimi aklını kullanarak ışınlanmayı öğrenir belki kimbilir…Maksat aynı hedef değil mi? Seçim bizimdir ama. İşte biz aklı seçip, uzunca bir süre düşünüp, sunumu tüm insanlık için kullanırken, öğrenme sürecinde; daima hayatın tadını yaşayarak ve yaşatarak hiç vakit kaybetmeden seçen kişiyle aynı kulvarda olmayı bekleyemeyiz. Ikisi de doğru, ikisi de kendi varlığını benimseyen ayrı karakterler. Hiç kimse bunun için yargılanamaz öyle değil mi? Bazı insanlar bize benzemiyorsa illaki o kişinin hayatını yaşamak da şart değildir ama. Her birimiz ayrı fertleriz. Önce hangi sebeple, neyi oluşturduk ki seyrimizin farkındalığını yaşıyoruz bunu gözden geçirmek gerekir. Seçtiğiniz araç sizi hedefe götürecek. Önemli olan o seçimi kendinizin yaptığını farkettiğinizi hatırlayın. Mutlu ve an da kalın lütfen.