“Yaratamadığınız şeyi anlayamazsınız.” Sözü Üzerine Düşünceler

blog yazarı
Sevgi DENER

“Yaratamadığınız şeyi anlayamazsınız.” Sözü Üzerine Düşünceler

Feynman

 

Üstte okuduğunuz cümlenin sahibi Richard Feynman, aldığı Nobel Ödülünden daha fazla dersleriyle anılan, biliminin yanında öğretmenliğinden çokça söz edilen bir bilim insanıdır. Bu cümleden ne anladığımı kendi paradigmamdan ifade etmeye çalışacağım.

Günümüz eğitim sorunlarından en büyüğü ezbere dayanmasıdır. Kişi ezbere öğrendiği şeyi ya unutur ya da belleğinde gereksiz yer kaplar. Gereksiz yer diyorum çünkü ezbere öğrenilen(!) bilgiyi günlük hayatta kullanamayız. Ezbere eğitimin temeli davranışçı kurama dayanır. Bu kuram  bireye sadece ezbere bilgi yükler. Bu kuramdan çok sonraları insanın özüne bakılmış, bilişsel yönü ortaya konulmaya başlanmış ve yapılandırmacılık kuramı eğitim dünyasına hakim olmaya başlamış. Yapılandırmacılık ile kişinin bilgiler arasında bağ kurmasını, yeni sinapsların oluşması sağlanır. Newton’u diğer insanlardan ayrı yapan özelliğinin ne olduğunu daha önce hiç düşündünüz mü? Çok çalışmış, doğaya bakarak gözlemler yapmış ve bunlar üzerine çok düşünmüş bir insandır.  Gördüğünü olduğu gibi almamış bunlar üzerine düşünmüş yani doğayı zihninde yeniden yaratmış. Bu sebeptendir ki adı yüzyıllardır anılıyor. Çocuklara öğretilen bilginin sadece ders olmadığını, öğrendiklerini günlük hayatın ta kendisi olduğunu anlatmalıyız. Anlamanın ders kitabını kapattığımız anda bitmemesi  veya sadece kitapta yazılanları ezberleyerek olmaması gerektiğini fark ettirmemiz gerekir. Kitaptan aldığı veya doğadan aldığı bilgiyi zihnimizde yeniden yaratmamız bunun içinse bolca düşünmemiz, eski bilgiler ve yeni bilgiler arasında bağ kurmamız onu anlamamız için elzemdir.
Bu söze bir başka açıdan bakacak olursak, ince kenarlı merceğin ışığı bir noktada topladığının teorik bilgisi bizlere verilir. Evet bu bilgi şimdi beynimizde. Ama güneşli bir günde dışarı çıkıp siyah bir kağıda adınızı mercekle yazarsanız bu bilgiyi anlarsınız. Bir nevi zihinde var olan ezbere bir bilgiyi dış dünyada yaratmış olursunuz. Yani sadece teoride kalan şeyleri anlamak zordur onu yaratmak gerekir. Örneğin bilim insanları laboratuvara girerler. Tepkime hızına etki eden faktörleri incelemeye başlarlar (ilk defa incelendiği anları düşünelim) burada oluşan yaratma süreci ile- hem deney hem bilgi olarak- tepkime hızına etki eden faktörler anlaşılmış olur. Evreni keşfetme yolculuğunda en büyük yoldaşımız; düşünmektir.
Sevgi Dener
10/04/2021