2015 yılı 4004 TÜBİTAK kapsamındaki “Yaşadığım Gezegeni Öğreniyorum IV” başlıklı projemizin öğretmenlerle bilim okulu tarihleri belli, oldu. Bu yılki öğretmenlerle bilim okuluna ilköğretim bölümündeki bütün öğretmen arkadaşlarımızın (Fen Bilgisi,Sınıf Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler ve Okul Öncesi öğretmenliği) ve Orta öğretimden Fizik Öğretmenleriprojemize başvurabilirler. Projemiz 30.5.2015 Cumartesi-31.5.2005 Pazar ve 01.6.2015 Pazartesi günleri Ondokuz Mayıs Üniversitesi Astronomi Merkezinde yapılacaktır. Katılımcıların yol hariç tüm masrafları proje bütcesinden karşılanacak olupAtakum Grand Otelde konaklamalar sağlanacaktır.
Proje İçeriği
Temel bilimler eğitiminin ayrılmaz bir parçası olduğunu düşündüğümüz astronomi, M.Ö. 4000’lerden başlayarak günümüze değin sürekli olarak “doğa-insan” ilişkisinin odağında yer alarak, tarihsel süreç içinde temel bilimlerin ortaya çıkışında ve gelişiminde her aşamada lokomotif rolü oynamıştır.
70-480
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri en çok merak edilen ve öğrenilmeye çalışılan konuların başında, insanın kendisinin de bir parçası olduğu evrenin sırları ve gizemi gelmektedir. Bu doğal öğrenme içgüdüsü, doğanın temel işleyiş mekanizmasının sorgulanmasını ve öğrenilmesini önemli kılmaktadır. Başlangıçtan beri, bu sorgulama ve öğrenme süreci bilgi birikimine, bu bilgilerin geliştirilmesine ve farklı kültürlerde farklı bilimsel süreçlerin doğmasına neden olmaktadır. Yapılan birçok araştırma, öğrencilerin bu konularda belirli bilgilere sahip olmalarına rağmen sahip oldukları bilgileri somutlaştıramadıklarını göstermiştir. “Dünya’nın şeklinin ne olduğu” sorusuna genellikle “küre”, “elips”, “geoit” gibi doğru cevaplar verilirken, “Bu kanıya nasıl ulaştınız?” sorusuna ise çok az doğru cevap verildiği gözlenmiştir. Eğitim sistemimizde konuyla ilgili temel bilgiler verilirken, üzerinde yaşadığımız Dünya’nın şekli, konumu ve boyutları hakkında öğrencilerimize bizzat kendilerinin yapabileceği bir uygulama sunulmamaktadır.
İnsanların,
Üzerinde yaşadığı gezegenin şeklini, hareketlerini ve doğal işleyiş mekanizmasını öğrenme merakları,
Yaşadığı gezegen üzerindeki yerini, Güneş’e, Ay’a, gezegenlere ve yıldızlara bağlı konum ve hareketlerini öğrenme merakı,
Üzerinde yaşadığı gezegenin, Güneş ve Ay ile olan yaşamsal ilişkilerini öğrenme merakı,
bilimsel gelişim süreçlerinin en büyük ateşleyicisi, medeniyetlerin ve kültürlerin oluşmasında en önemli etkenler olmuşlardır.
Yapılan araştırmalar (Vosniadou ve Brewer, 1992; Kalkan ve Kıroğlu, 2007) göstermektedir ki insanlar, üzerinde yaşamış olduğu Dünya’nın şeklini, boyutunu, konumunu ve buna bağlı diğer özellikleri kavramada büyük sorunlar yaşamaktadır. Bununla birlikte, yapılan bir araştırmada (Türk, 2010) öğrencilerin bu alanda belirli temel bilgilere sahip olmakla birlikte, bu bilgileri kendi yaşamlarına uygulamakta güçlük çektikleri gözlenmiştir.
Bu projenin gerçekleştirilmesindeki temel amaç, ortaokul öğrencilerinin bu alandaki bilgilerini geliştirmek, doğaya ve evrene karşı olan ilgilerini artırmak, temel fen kavramları ile ilgili öğrenme zorluklarını en aza indirmek, gençlerimize fen bilimlerini sevdirerek onları geleceğin Türkiye’sinin bilim insanı adayları olmaları için cesaretlendirmektir. Bu amaçla, eğitim sistemimizde sadece bilgi olarak verilen Dünya’nın şekli ve boyutlarıyla ilgili kazanımlara, ülkemizin farklı boylamlarında yaşayan (Samsun-Kahramanmaraş, Giresun-Malatya, Eskişehir-Antalya, İstanbul-Denizli ve Kırklareli-Manisa) öğrencilerimizin bizzat kendi yapmış oldukları ölçüm ve gözlemler ile elde ettikleri bilgileri paylaşmak suretiyle ulaşmalarını sağlamaktır.
“Yaşadığım Gezegeni Öğreniyorum III” başlıklı projenin yapılmasında örnek alınan çalışmalardan biri Eratosthenes’in M.Ö. 276 yılında Mısır’ın İskenderiye ve Syene şehirlerindeki güneş ışınlarının gölge boylarını ölçerek gerçekleştirmiş olduğu “Dünyanın çevresini ölçme yöntemidir. Bir diğer çalışma ise 2011 yılında Samsun ve Hatay illerinde gerçekleştirilen “Yaşadığım Gezegeni Öğreniyorum I” ve 2012 yılında Samsun-Adana, Ordu-Gaziantep, Artvin-Siirt, Eskişehir-Antalya ve Edirne-İzmir illerinde gerçekleştirilen “Yaşadığım Gezegeni Öğreniyorum II” başlıklı TÜBİTAK projeleridir.
Dünya’nın çevresini ölçme yöntemi, ilk kez yaklaşık olarak M.Ö. III. yüzyılda, o dönemin en büyük metropolü sayılan Mısır’ın İskenderiye kentinde gerçekleştirilmiştir. Astronomi bilgini, filozof, ozan, tiyatro eleştirmeni, matematikçi ve İskenderiye Kütüphanesi’nin yöneticisi olan Eratosthenes, bir gün papirüs üzerine yazılı kitaplardan birinde, Nil Nehri dolaylarındaki Syene şehrinde 21 Haziran günü yere dik olarak dikilen sopaların öğle vakti gölgelerinin olmadığını okuyunca, aynı gün öğle vaktinde İskenderiye’deki sopanın gölge oluşturması onda devrim niteliğinde bir sorunun aklına gelmesine yol açtı. “Nasıl oluyor da aynı günün aynı anında Syene’de dikilen bir sopa gölge yapmıyordu da, bir hayli kuzeydeki İskenderiye’de sopaların gölgesi oluyordu?” Yaz günlerinin en uzun olduğu gündönümünde, saat öğlene yaklaştıkça, cisimlerin de gölge boyları kısalıyordu. “Sopalar”, “gölgeler”, “Güneş’in konumu” gibi günlük olguların ne önemi olabilirdi? Eratosthenes’in sezgileri Dünya hakkındaki görüşlerinin değişmesine neden olmuştu. Bir bakıma Dünya’yı kafasında yeniden biçimlendirdi.
Sopaların oluşturdukları gölge boylarının her iki ilde de aynı olmamasının tek cevabı olabilirdi: “Yeryüzü kavisli olmalıydı” diye düşündü Eratosthenes. Kavis ne denli fazla olursa gölge uzunlukları da farklı olmalıydı. Güneş, Gezegenimize o denli uzak mesafededir ki onun ışınları yeryüzüne paralel ulaşırlar. Güneşin ışınlarına değişik açı yapacak şekilde dikilen sopalar, farklı uzunluklarda gölge yaparlar. Söz konusu iki sopanın gölge uzunlukları arasındaki farka göre İskenderiye ile Syene arasındaki mesafe yerküremiz yüzeyinde 7 derecelik olmalıydı. Bunun böyle olduğunu anlamak için yeryüzüne çaktığımız iki sopanın uzantılarının Yerküre merkezine kadar uzatılmış olduklarını göz önüne getireceksiniz. Uzantıları yerküre merkezinde birbiriyle kesişen iki çizgi 7 derecelik bir açı yapmak suretiyle birbirine kavuşmuş olurlar (Sagan, 2007).
Yedi derece, yerkürenin 360 derecelik çevresinin yaklaşık ellide birine eşittir. Eratosthenes İskenderiye ile Syene arasındaki mesafeyi ölçmek için, parayla bir adam tuttu ve onu yaya olarak İskenderiye’den Syene ’ye gönderdi. Bu sayede iki il arasındaki mesafenin 800 km olduğunu ölçtü. 800 km, 50 ile çarpılırsa 40.000 km çıkar. Bu da yerküremizin çevre uzunluğunun ölçüsüdür.
Eratosthenes’in M.Ö. 276 yılında Mısır’ın İskenderiye ve Syene şehirlerindeki güneş ışınlarının gölge boylarını ölçerek gerçekleştirmiş olduğu Dünya’nın çevresini ölçme yöntemini, Samsun-Kahramanmaraş, Giresun-Malatya, Eskişehir-Antalya, İstanbul-Denizli ve Kırklareli-Manisa illerindeki bilim ve sanat merkezlerindeki ortaokul öğrencileri ile gerçekleştirmeyi planlamaktayız. Bu illerden belirlenecek ortaokul öğrencileri aynı anda, aynı boylamlarda bulunan, her eşleşmiş iki ilde de aynı büyüklükteki bir cismin oluşturduğu gölgenin boyunu ölçecekler. Bu ölçümlerden elde ettikleri bilgilerle, daha önce hep ezber olarak öğrendikleri sayısal büyüklük olan Dünya’nın çapını, hacmini, yoğunluğunu hesaplayacaklar ve kavramakta zorluk çektikleri “Dünya’nın şeklini” kendi deneyimleri ile öğrenme olanağına sahip olacaklardır. Proje kapsamındaki öğrencilerin, temel bilimleri kitleselleştirerek bilgiyi paylaşmaları, ortak bir amaç etrafında birleşmeleri, farklı illerdeki öğrenci grupları arasında bilimsel olarak ortak arkadaşlıklar oluşturmaları ve bilimsel heyecanlarını sonraki eğitimlerine taşımaları amaçlanmaktadır. Bununla birlikte proje çıktılarındaki sonuçlara bağlı olarak ülkemizin diğer illerine, hatta daha sonra ülkeler arasında Güneş’in konumuna bağlı olarak tespit edilecek illerdeki ortaokul düzeyindeki öğrencilerin bilgiyi uluslararası düzeyde paylaşarak ortak bir amaç etrafında birleşmeleri tasarlanmaktadır.
Bu projenin gerçekleşmesi durumunda, katılımcılar kendi gözlem ve ölçümleri sonucu elde ettikleri bilgileri paylaşarak;
Dünya’nın çevresini ölçebileceklerdir.
Çevre uzunluğunu kullanarak Dünya’nın çapını ölçebileceklerdir.
Dünya’nın hacmini ölçebileceklerdir.
Dünya’nın ortalama yoğunluğunu hesaplayabileceklerdir.
Dünya üzerinde, bulundukları konuma bağlı olarak Dünya’nın ve Güneş’in hareketlerini yorumlayabileceklerdir.
Güneş’in Dünya üzerinde farklı konumlarda oluşturduğu gölge boylarından Dünya’nın şeklini tahmin edip yorumlayabileceklerdir.
Ay’ın çevresini ölçebileceklerdir.
Ay’ın Dünya’ya uzaklığını ölçebileceklerdir.
Güneş’in çapını ölçebileceklerdir.
Güneş’in Dünya’ya uzaklığını ölçebileceklerdir.
İlköğretim programlarında öğrenmiş oldukları soyut temel matematik kavramları, özellikle de geometri ve trigonometri kavramlarını bu projede uygulama fırsatı bularak, temel matematik kavramlarının yaşamları içerisinde ne kadar önemli olduğunu kavrayabileceklerdir.
Öğrencilerin Dünya üzerindeki konumlarını algılamaya dönük kazanımları elde etmeleri planlanmaktadır. Dolayısıyla, Dünya ve Güneş ile ilgili birçok hedefe ulaşılması planlanmaktadır.
Yerçekimi kavramını yorumlayabileceklerdir.
Astronomi bilim okulunda gerçekleştirilecek olan eğitimler, uzman bir kadro tarafından, katılımcı ve sorgulayıcı bir yaklaşımla Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Astronomi Merkezi’nde uygulamalı olarak gerçekleştirilecektir. Bu projenin en önemli noktalarından biri, Eratosthenes’in M.Ö. 276 yılında Mısır’ın İskenderiye ve Syene şehirlerindeki güneş ışınlarının gölge boylarını ölçerek gerçekleştirmiş olduğu Dünya’nın çevresini ölçme yöntemini, Samsun-Kahramanmaraş, Giresun-Malatya, Eskişehir-Antalya, İstanbul-Denizli ve Kırklareli-Manisa illerindeki ortaokul öğrencilerinin bizzat kendi ölçümleri ile gerçekleştirmelerine olanak sağlamasıdır. Proje süresince, projeye katılacak öğrencilere konu ile ilgili gerçekleştirdikleri çalışmalarını sunma imkânı verilecek ve tartışma ortamları oluşturulacaktır.C_TAW12_731