TREULİCH GEFÜHRT

Blog Yazarı
Bilge Sevil ASLANv

“Lütfen yanlış anlaşılmasın şimdi bu! Biz Almanların aklına önder denince hemen Adolf Hitler geliyor. Oysa Hitler olsa olsa Wagnercinin tekiydi, ben ise, bildiğiniz gibi Wagner’den hiç hazzetmem. Müzinsyen olarak Wagner –şimdi zanaatı açısından bakıldığında- aceminin biridir, diyebilirim. Wagner’in partisyonları yanlışlarla, çalınması olanaksız pasajlarla tıka basa doludur. Adam tek bir çalgı bile çalmamış ki, kötü piyano çalarmış, o kadar.”

Ve böylece Patrick Süskind isimsiz kahramanı aracılığıyla Wagner ile beni tanıştırmış oldu. Ben de kısacık bir kitap olan hatta ‘bir oturuşta bitirebilirsiniz’ yakıştırmalarına sahip Kontrabas’a 35. Sayfasında ara verdim ve Wagner’in peşine düştüm. Aslına bakarsanız Wagner gizli kalıp unutulan ya da saklanan bir isim değil aksine hemen hemen herkesin aşina olduğu ünlü eserleri  –tabi kaç kişi bunların Wagner’e ait olduğunu biliyor, bilmiyorum olan biri. Ayrıca Wagner tarihin en tartışmalı isimlerinden de biri ve bunun en iyi nedenlerinden biri de Hitler’in ‘Wagnerci’ olması. Wagner’i Hitler seviyor diye mi sevmiyorlar? Ama Hitler köpekleri de severdi, Hitler’in sevdiği şeyleri sevmek kötü bir şey mi? Yoksa isimsiz kahramanımızın dediği gibi acemi ve yetersiz biri miydi yalnızca ve Hitler bunun bahanelerinden biri miydi? Belki de Wagner öyle yetenekliydi ki Hitler bile sevmişti onu; peki ben de Wagner’i sevsem, dinlesem caiz mi? Böylece, bu ve benzeri bir sürü soruyla doluyken birden kendimi tarihin en tartışmalı konularından birinde buldum! Tarihte hala tartışmaların odak noktası olan bir çok insan olsa da ben oldukça hararetli bir tartışmanın içindeydim.

kontrbassss

Wagner’in Hakkı Wagner’e Mi?

“Hitler ise müzikten, Wagner dışında, zerre kadar anlamamıştır, zaten kendisi de müzisyen değil, mimar olmak istemiştir, mimar, ressam, şehir planlamacısı filan.”

Her ne kadar isimsiz kahramanımız Hitler için müzikten anlamaz dese de o bile Wagner’i ayrı tutmak zorunda kalmış. Zira Wagner oldukça ilginç bir kişi aslında; kasvetli müziğini beğenmeyenler olsa da kimilerine göre de oldukça başarılı. Opera bestecisi, tiyatro direktörü, müzik teorisyeni ve yazarı olan Richard Wagner hem fikirleri hem yazdığı operalar ve getirdiği yeniliklerle önemli bir isim. İlk olarak Wagner tarafından ortaya konulan “Gesamtkunstwerk” kavramından bahsetmek gerek sanıyorum. Kısaca bütünlüklü sanat eseri manasına gelen bu teori; müziğin, dramanın, şiirin ve sahnede bulunan her şeyin aynı düzlemde este-tize edilmesiyle mükemmel ve tamamlanmış sanat eserine ulaşılacağını savunuyordu. Wagner’in getirmiş olduğu bu fikir yalnız operada devrim yapmakla kalmamış, sinemayı da etkilemiştir -ki ilk sinema filmi 28 Aralık 1895 günü yani neredeyse Wagner’in ölümünden 16 yıl sonra gösterimde olduğu düşünülürse teori önemini tekrar ortaya koyuyor. Dahası her ne kadar kitaptaki kahraman ‘tek bir çalgı bile çalmamış’ dese de Wagner, Wagner tuba adında üflemeli bir çalgı bile icat etti –bu çalgı oldukça tok ve Wagner’in oyunlarına yakışır mistik bir hava içindeydi. Bunlarla da yetinmeyen Wagner hayatı boyunca çok çeşitli konularda makale ve broşürler yayımladı ve tam da bu noktada , Wagner tartışmalı bir isim haline geldi!

Wagner ve Hitler

Wagner, 1889’da doğan Adolf Hitler’i desteklemek için ‘erken göçmüş’ olsa da ölümünden 40 yıl sonra, 1923’te, Richard Wagner’in damadı Houston Stewart Chamberlain ve kızı Winifred Wagner, Hitler’i Almanya’nın kurtarıcısı olarak selamladı. Tabi, bu Wagner’i günah keçisi ilan etmek için yeterli değil, peki ne yeterli? Treulich gefuhrt, Hitler ve Wagner için de çalınabilir mi? Hitler’in bir müzisyene bağlılığı ne kadar olabilir ki?

Doğal olarak Wagner mezarından çıkıp Hitler ve partisine kızı ve damadı gibi açık bir destek gösteremedi. Ancak şu da bir gerçekti ki Wagner, o dönemler Avrupa’da yaygın bir görüş olan antisemitizmi bir çok yazısında ön planda tutuyordu. Fakat buradaki önemli nokta, Wagner’in düşünceleri ilerleyen yıllarda Hitler’i de etkilemesiydi; zaten Hitler’deki bu Wagner etkisi de tartışmaların devam etmesini sağlamakta. (Bu arada unutmamak gerekir ki, bugün de Yahudi karşıtlığı olarak kullanılan/algılanan antisemitizm etimolojik olarak sadece Yahudi karşıtlığı olmayıp Araplar da dahil olmak üzere tüm Sami halklarını yani Nuh Peygamberin en büyük oğlu olan Sam’ın soyundan gelen halklara karşı bir nefreti içinde barındıran bir kavramdır.).

1850’den önce Wagner için belirli antisemitik duygularını ifade eden bir kayıt yok aaslında. Ama kariyerini geliştirmek için uğraşan Wagner, zaman içinde Felix Mendelssohn ve Giacomo Meyerbeer gibi Yahudi bestecilerin başarısından rahatsız olmaya başlayınca Yahudi düşmanlığı ilk meyvelerini vermeye başlıyor. Mesela, 1850 yılında yayımlanan Das Judenthum in der Musik (Müzikte Yahudi) adlı makalesinde, açıkça isimlerini geçirmese de başta Mendelssohn ve Meyerbeer olmak üzere bir çok Yahudi besteciyi hedef alan ifadeler kullandı. Yazılarında Yahudi müzisyenlerin sadece sığ ve yapay olan müzik üretebildiklerini, çünkü Alman halkının gerçek ruhuyla hiçbir bağlantısı olmadıklarını savunan Wagner, günlüklerine de Yahudiler hakkında yorumlarını not etmeyi unutmamıştı. Hatta Theodor Adorno ve Robert Gutman gibi bazı biyografi yazarlarına göre, Wagner’in Yahudi  karşıtlığı yalnız yazılarında değil operalarında da vardı.

Burada bana oldukça ilginç gelen bir nokta var, o da Gelin Korosu! 1850’de yazdığı Lohengrin operasının 3. Perdesinde çalınan ” Gelin Korosu”nun sekiz sene sonra Prusya Prensi Friedrich Wilhelm Ludwig ve Victoria’nın düğün merasiminde çalınması ile Wagner’in popüleritesi birden artmaya başladı. Bugün Wagner’in “Gelin Korosu”; Lutheran Kilisesi, Roma Katolik Kilisesi ve Yahudi düğünlerinde kullanılması hoş karşılanmasa da sinema sektöründe de fazlasıyla kullanılıyor ve herkesçe biliniyor. Acaba Wagner’in şanını sağlayan bu fikirlere tutunması mıydı?

“Nazizm ve müzik imkanı yok bir araya gelmez şeylerdir. Asla!”

Daha on iki yaşında Wagner ile tanışan Hitler ondan  her defasında ‘üstat’ diye bahsettiği söyleniyor. Dahası Thomas Mann, 1949’da yazdığı mektupta Wagner’den Hitler’in rol modeli olarak söz ediyor. Anlaşılan o ki Wagner Hitler’i yalnız müziği ile değil fikirleri ile de etkilediği. Bana göre Wagner ve Hitler birbirini kucaklayan fikirler barındırıyordu ama Hitler ile müzik böyle kucaklaşabilir mi?

Kahramanımıza bunu kabul etmese bile bazı iddialara göre  Dachau ve bir çok diğer Toplama Kampında, insanlar gaz odalarına gönderilirken Wagner bestelerini aralıksız çaldırmıştı. Toplama kamplarında çalınan besteleri -ki bunu da yalnız bir iddia olarak kabul edelim yine de kendi kaleminden çıkmış ırkçı söylemleri ile Yahudi toplumu için Wagner ismi kulağa pek hoş gelmese gerek!

Tragedyanın Doğuşu

“Wagner’in müziğini bu kadar dinleyemem, niye biliyor musun; bende Polonya’yı fethetme duygusu uyandırıyor!” Manhattan Katilinin Gizemi filminden bir replik ya da kim bilir bir zamanlar Hitler’in aklından geçenlerdir. Oscar Wilde ise Wagner’in müziğinden bahsederken  ne kadar gürülülü olduğundan söz eder yalnız. Bana göre de Wagner’in müziği kasvetli ve wagner tuba’sına yakışan derin bir gürültüdedir. Belki de bu bakış açısı ön yargılıdır çünkü Wagner’i Yahudi düşmanlığından ve ırkçı yazılarından ya da Hitler’den uzak düşünebilmek çok zor. Bunun yanında Wagner’i gerçek bir dahi olarak görüp, müziğini düşüncesinden ayırabilen  Gustav Mahler gibi isimler de var. (Burada Nietzsche ile ilişkisinden de bahsetmek gerek ama o bambaşka bir hikaye!)

Nietzsche, “Sevgi her zaman karşılık görür, kin de.” diyor ama 2013’te yani Wagner’in 200. yaş gününde kinin karşısında da sevgi ve anlayış duruyor! Tüm dünyada yapılan kutlamalara Wagner’e gizli bir sansür uygulayan İsrail de katılıyor çünkü bazı insanlar Wagner’in müziğinin ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ve müzik dehasına saygı duyulması gerektiğini düşünmekte. Hatta bu isimlerden bazıları da Yahudi. Örneğin kendisi de Musevi olan Daniel Barenboim, sert eleştirilere rağmen orkestrasına Wagner çaldıran kendisi de Musevi olan Daniel Barenboim sonrasında, sanatı siyasal saplantılar üzerine kurmadığı için gelen takdirleri de topladı.

“Çünkü müzik insani bir şeydir. Politikanın, dünyada olup bitenin ötesinde bir şey. Bütün insanlığa özgü bir şey, diyebilirim, insan ruhunu ve insan beynini oluşturan bir temel unsur. Ve müzik her zaman olacaktır.”

Wagner ve Hitler’in bir araya gelmesi dinleyici için oldukça zor bir durum. Wagner’in görüşlerinin ne kadar düşmanca olduğu ortada ama müzik dehası ve müziğe yaptığı katkılar da açık. Yine de ortada büyük bir çıkmaz var. Ben de kitabıma devam ettim. Wagner artık aramızda değil; düşüncelerinin yanlışlığını da II. Dünya Savaşı ile gördük, müziği ise başka bir noktada. İsimsiz kahramanımızın da dediği gibi müzik politikadan, dünyada olup bitenden öte bir şey; müzik insanı bir şey, insanlığa özgü bir şey ve umuyorum barış içinde daima var olacak.