Tavuk Etini Tüketelim Mi? Hangi Yöntemle Üretilen Tavuk Eti Daha Güvenli?

Blog Yazarı
Ayten Sarılar

Tavuk satın alırken konvansiyonel (endüstriyel) üretim yöntemiyle üretilen tavuğu mu, ekolojik (organik) üretim yöntemiyle üretilen tavuğu mu satın alsam?
İki farklı yöntemle üretilen tavukların lezzet, et kalitesi, besin değeri ve sağlığa uygunluğu bakımından farklılıklarını karşılaştıran medyadaki oldukça kaygı verici yayınlar karşısında tavuk eti tüketemez hale geldim. Tavuk eti üretimine yönelik doğru ve güncel bilgiye ulaşabilmek, bir tüketici olarak yeterli ve dengeli beslenebilmek, güvenli besine ulaşabilmek için bu konuyla ilgili birkaç makale okudum.

Tavuk Eti

Ekolojik(organik) üretimle, konvansiyonel (endüstriyel) üretim yöntemini birbirinin alternatifi gibi göstererek karşılaştırmak doğru değil… Konvansiyonel tavuk eti üretim yönteminin gelecekte gıda talebinin karşılanmasında gerekli olacağı söyleniyor… Ekolojik tavuk eti üretim yöntemiyle, konvansiyonel tavuk eti üretim yöntemi arasında; hayvanların büyüme performansı, maliyet, kullanılan tavuk ırkları karşılaştırıldığında aralarında önemli farklar olduğu bilgisine ulaştım.

Ekolojik tavuk eti üretiminde; hayvanların doğasına uygun ortamda yetiştirme, organik sertifikalı yemle besleme, hayvan refahı ve hakları dikkate alınırken, ekonomik öncelikler ve hayvanların hızlı büyümesi ön plana alınmıyor. Konvansiyonel üretimde ise hızlı büyüme, yoğun üretim, maliyet, teknolojik yöntemler ön plandadır.
Bu iki yöntemle üretilen tavuk etinden başka, marketlerde ve kasaplarda “ %100 Doğal tavuk” “Gezen tavuk” “Köy tavuğu” “ Organik tavuk” etiketiyle satılan ürünlere rastlıyoruz. Tüketici olarak dolandırılmamak için hangi tavuğu satın almamız daha güvenli? Bunu anlamak için farklı etiketlerle satılan tavuk etinin nasıl üretildiğine bakalım:

Köy Tavuğu Eti: Ailenin ihtiyacını karşılamak için küçük çiftliklerde ve kümeslerde üretilir. Köy alanında gezinerek, çevredeki besinlerle ve takviye olarak tahıl ve fabrika yemiyle beslenir. Belirli bir tavuk ırkı kullanılmaz, yumurta tavukları da yaşlandıklarında kesime gönderilebilir. Hiçbir kurala ve standarda bağlı olmadan üretildiği, çevredeki kirlilik ve hastalık etmenlerine karşı korumasız olduğu için en riskli ve sağlıksız bir üretim şeklidir.

Yumurta Tavuğu Eti ( Uzun sürede pişen): Yumurta amacıyla üretilen tavuklar yumurtlamaları azalıp yaşlandıklarında ( yaklaşık 100 haftalık) kesime gönderilir. Doğal tavuk, köy tavuğu, organik tavuk adıyla yüksek fiyatlarla satılmaktadır. Yaşlı olduğu için eti uzun sürede pişer, eti daha yağlı, kart ve serttir. Sindirilebilirliği, besin değeri ve kalitesi düşüktür. Satılamayan tavuklar rendering ürünü olarak hayvan yeminde kullanılır. Bir tüketici olarak dolandırılmamak için satın almamayı tercih etmeliyiz.

Doğal Tavuk Eti: Tavuk kesildikten sonra lezzet, renk ve koruyucu madde katılmadığı ya da bunlarla muamele edilmediği anlamına gelir. Tüm tavuk üretim yöntemlerinde hiçbir ürüne bu maddeler katılmaz. Böyle bir üretim şekli olmadığı halde, bazı üreticiler ürünlerini bu etiketle satmaktadır.

Serbest Gezinen (Free Range) Tavuk Eti: Tavuklar, kapalı bir kümesin önünde, kümes alanının en az 2 katı kadar gezinme alanın tel örgüyle kapatıldığı, tavukların uygun zamanlarda gezinebildiği sistemlerde yetiştirilir. Ot ve çayır bulunan gezinme alanında çevre kirliliği, ağır metaller, parazitler gibi hastalık etmenlerine açıktır. Konvansiyonel sisteme göre daha yavaş gelişen tavuk ırkları kullanılır. Tavuklar 60-80 günlük üretim sonucunda kesim ağırlığına ulaşır. Hayvansal kökenli yemler kullanılmaz. Konvansiyonel tavuk etinden daha pahalıdır, veterinerlerin denetiminde tüketilebilir.

Konvansiyonel Tavuk Eti (Endüstriyel piliç eti)(Broyler eti) : Artan gıda ihtiyacının karşılanması için gıda üretiminde en yüksek düzeyde verimin, en düşük maliyetle alınmasına çalışılan, bilimsel çalışmalar sonucu elde edilen tecrübeler ve kurallarla teknoloji ve otomasyon kullanılarak kapalı kümeslerde yapılan üretim şeklidir. Bakanlıkça izin verilen ve Avrupa Birliğinde izinli olan kimyasal yem katkılarının ve genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) yemlerinin kullanımı serbesttir. Hızlı gelişen tavuk ırkları kullanılır, 40-42 günlükken kesilecek (2, 5-3,0 kg) ağırlığa ulaşır. Üretiminde AB ve uluslararası standartlarına ve yasaklara uyulduğu, denetimlerin uzman veterinerlerce yapılmasına önem verildiği takdirde tüketilmesinde sakınca yoktur.

Ekolojik (Organik) Tavuk Eti: Doğal yöntemlerle gelişen, organik sertifikalı yemle beslenen, hayvan hakları ve refahına özen gösteren, tavukların kümes dışında gezinebildiği ve otlayabildiği, gelişiminin her aşaması kontrol edilerek sertifika kuruluşları tarafından denetlenen bir üretim yöntemidir. GDO’lu yem dâhil çoğu kimyasal bileşiklerin kullanımı yasaklanmıştır. Verimi artırmak için hormon, antibiyotik gibi yem katkı maddeleri kullanılmaz. Yavaş gelişen tavuk ırkları kullanılır, 81 günlükken kesilecek ağırlığa ulaşır. Maliyeti pahalı olduğu için ülkemizde üretimi ve tüketimi azdır. Güvenle tüketilebilir.

Konvansiyonel ve Ekolojik Tavuk Eti Üretim Yöntemlerini Karşılaştıralım
Konvansiyonel üretimde et piliçlerinin kümes içinde gezinmesine izin verilir, kümes dışına çıkmasına izin verilmez. Otlamaya, çimen ve yem bitkilerinin tüketimine izin verilmez. Ekolojik üretimde ise kümes alanının üçte birinin saman, odun talaşı, kum ve otlarla kaplanması gerekir. Tavukların yaşamlarının en az üçte birinde kümes alanın dışındaki gezinme ve otlama alanından yararlanmaları sağlanır.

Konvansiyonel üretimde hayvansal kökenli yemler (rendering ürünleri) kalsiyum, fosfor, bazı vitaminler ve proteince zengin olduklarından bitkisel kaynaklı yemleri tamamlayıcı olarak kullanılır. GDO’lu yemler ve mezbaha artıkları kullanılır. Yem kaynağı olarak organik ya da konvansiyonel ayırımı yapılmaz. Bulaşmayı önleyici önlemler alınmadan ve sistemde temizlik yapılmadan konvansiyonel üretim yapan yem fabrikalarında organik yem üretilmesine izin verilmez.

Ekolojik üretimde, işletmenin “organik tarımla” kendi ürettiği yemler kullanılır. Yem kaynağı olarak organik üretilmiş tahıllar, yağlı tohumlar, baklagiller ve otlar kullanılır. Konvansiyonel üretimde de bu kaynaklar hammadde olarak tavuk yemlerine katılır, ancak organik olarak üretilmesi gerekmez. Ekolojik üretimde tavuk yemlerine taze veya kuru ot ve silaj eklenir, konvansiyonel üretimde ise gelişme hızını yavaşlattığından ve verimi azalttığından izin verilmez.

Ekolojik üretimde GDO’lu yemler ve mezbaha artıkları yemlere katılmaz. AB ülkeleri, ekolojik tavuk eti üretiminde organik sertifikalı yem bulunamadığında, organik sertifikalı olmayan yem kullanımına da sınırlı miktarda (2014 sonuna kadar %5) izin vermiştir. Bu iznin uzatılıp uzatılmayacağı tartışmalıdır. Süt ürünleri ve balık unu ve yağı gibi hayvansal kökenli yem kaynakları konvansiyonel üretimde de kullanılmaktadır.

Ekolojik üretimde, konvansiyonel üretimde de kullanılan yem katkısı olarak izin verilen enzimler, vitamin C ve E bakımından zenginleştirilmiş doğal antioksidanlar ve GDO’lu olmayan probiyotikler sindirime yardımcı ve bağırsak sağlığını koruyucu olarak yemlere katılırlar. Ekolojik üretimde kimyasal ve mikrobiyal olarak üretilip saflaştırılan aminoasitlerin( metiyonin, lizin, treonin vb.) yemlere katılması ülkemizde yasaklanmıştır. Konvansiyonel üretimde ise bu aminoasitlerin yemlere katılması serbesttir.

Ekolojik üretimde büyümeyi ve üretimi artırıcılar, hormonlar, antibiyotikler ve beta-agonistler ( astım vb. hastalıklar için kullanılan ilaçlar) kullanılmaz, ancak hastalık durumunda tedavi edici ilaçlar kullanılması durumunda arındırma süresi( ilaç verildikten kesime kadar geçen süre) 2 katına çıkartılır. Doğal ilaçların kullanılması tercih edilir. Konvansiyonel üretimde ise hastalık durumunda veteriner kontrolünde antibiyotik kullanımına izin verilir, normal arındırma süresi uygulanır. Konvansiyonel üretimde de büyümeyi ve verimi arttırmak için hormon ve antibiyotik ve beta-anogonistlerin kullanımı AB(Avrupa birliği) ülkelerinde ve ülkemizde yasaklanmıştır.

Ekolojik üretimde gaga kesimine izin verilmez, konvansiyonel üretimde erken yaşlarda yumurta tavuklarında gaga kesimi uygulanmaktadır. Hayvan refahı açısından tercih edilmeyen bu uygulama, Almanya ve İngiltere’de 2016 da, Hollanda’da 2018 de yasaklanmıştır.

Ekolojik üretimde barınaklarda toplanan gübreden biyogaz elde edilerek enerji gereksinmesinin bir kısmı karşılanabilir. İşletmenin bulunduğu yere göre, enerji ihtiyacı rüzgâr veya güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından da karşılanabilir. Konvansiyonel sistemlerde sanayi için dağıtılan elektik enerjisi kullanılır.
Konvansiyonel üretimde, ekolojik üretime göre daha yoğun bir yerleşime izin verilir, barınaklarda m2 de 16 adedi geçmeyecek şekilde tavuk bulundurulur. Tavuğa yeterli hareket alanı bırakılmaması sonucunda daha fazla etlenmesi sağlanmaktadır. Ekolojik üretimde ise hayvanların refahı ve yeterli hareket alanı sağlanır, barınaklarda tavuk sayısı m2 de 10 adedi geçmez. Yerleşim sıklığı konvansiyonel üretime göre daha düşük olduğu için üretilen et miktarı daha azdır.

Ekolojik üretimde barınakların doğal ve yapay aydınlatma süresi günde 16 saati geçmez. Konvansiyonel üretimde ise barınakların aydınlatma süresi günde 16 saatten ( karanlık süre günde 1 -4 saat ) fazladır. Hayvanların en az stres veren şiddet ve renkte aydınlatan sistemlerle ışıklandırılmasına özen gösterilir.
Ekolojik üretim yöntemiyle üretilen tavuk eti daha maliyetlidir. Yavaş gelişen tavuk ırkı kullanılır, 81 günlükken kesilecek ağırlığa ulaşır, Konvansiyonel üretimde hızlı gelişen tavuk ırkı kullanılır,40-42 günlükken kesilebilir.

Ekolojik Ve Konvansiyonel Yöntemle Üretilen Tavuk Etlerinin Kalite Farkı
Tüketicinin organik tavuğu tercih etme nedeni, üretiminin her aşamasının kontrol edilerek sertifika kuruluşları tarafından denetlenmesi sonucunda daha az kimyasal kalıntı beklentisi, daha lezzetli ve besleyici olduğu yönündeki algısıdır. Çevre kaynaklı endişeler, hayvan hakları ve refahı, organik hayvancılık ve tarımın gelişmesine verilen önem de tercih nedenleri arasında sayılabilir.

Organik üretimde üretici sayısının azlığı, sertifikasyon kuruluşları tarafından yapılan denetimler ve üretim modeline yönelik yasaklar nedeniyle antibiyotik kullanımı ve kalıntı riski yoktur. Konvansiyonel üretimde yasaklanan maddeler” kalıntı izleme programı“ ile rutin olarak izlenmekle birlikte, kaçak ve merdiven altı üretimlere yönelik antibiyotik kullanıldığı yönünde endişe ve vakalar gündeme gelmektedir. Bakanlığın daha fazla denetim yapması önemlidir.

Konvansiyonel üretimle elde edilen tavuk etleri taze ve yumuşaktır, çabuk pişer. Tavuğun eti beyaz renkte, derisi sarımtırak ve damarlı değildir. Pişirdiğinizde kendine has kokusu yoktur, suyu şeffaf ve renksiz, kıvamı jel halinde değildir. Ekolojik tavuğun eti sıkı olup, kırmızıya çalan pembe renktedir. Pişirdiğinizde kendine has kokusu vardır. Uzun sürede pişer, suyu kahverengimsi ve jel halinde olur.

Lezzet bakımından karşılaştırırken konvansiyonel sistemle üretilen piliçlerin 7 haftalık, ekolojik piliçlerin 12 haftalık olduğu, beslenmelerinin, yetiştirme şekillerinin ve ırklarının farklı olduğu dikkate alınmalıdır. Kas gelişiminin farklı olması nedeniyle lezzeti farklı olabilir. Ancak konvansiyonel üretimde piliç etinin hızlı geliştiği için lezzetsiz olduğu söylentiden ibarettir. Piliç etlerinin besleyiciliği ve et kalitesi yönünden yapılan aşağıdaki bazı bilimsel araştırmaların sonuçları bu görüşü doğrulamıştır.

Farklı konut sistemlerinde tavukların davranışlarının et kalitesi üzerindeki etkileri hakkındaki makalede; “Dünya çapındaki müşterilerin yaklaşık %80’inin, artan refah standartlarına sahip serbest seri (organik) sistemlerden elde edilen, daha yüksek kalitede algılanan tavuk ürünlerini tercih etmektedir. Yoğun üretim (konvansiyonel )sistemlerinin çoğunluğu (yaklaşık % 70 ‘i) genellikle kümes hayvanlarının doğal davranış ihtiyacını desteklememektedir. Genetik olmayan bir etken olan konut sisteminin kuşların refahını doğrudan etkilediği, davranışlarını ve bazı et kalitesinin özelliklerini etkileyebileceği sonucuna varılabilir.” ifadesi yer almıştır.( A.El Deek ve K.El Sabrout,2018)

Organik ve geleneksel üretilmiş tavuk etleri üzerinde yapılan bir araştırmada;” AB mevzuatına ve kaskasın pazarlama kurallarına göre karkas kalitesi organik tavuklar için yetersiz, göğüs eti oranı daha düşük, deri ve et daha sarı, pişirme kayıpları daha düşük, doku değerleri daha yüksektir. Organik tavuk etinde; kuru madde, ham protein, kül, yağ ve n-3 yağ asitlerinin içeriği daha yüksektir. Duyusal panelistler organik piliç etini daha sert ve lezzetli olarak değerlendirdiler. Sonuç olarak, geleneksel et kalitesi kriterleri, organik tavuk etinde hafif bir üstün kalite olduğunu göstermektedir.” bilgisi yer almıştır.(Grashorn ve Serini-2006)
Smith ve ark. (2012) tarafından yapılan çalışmada, geleneksel ve organik sistemle üretilen piliçlerin göğüs etlerinde, tat analizleri bakımından fark bulunmamıştır. Geleneksel sistemle üretilen piliçlerin but eti; organik üretilene göre görünüş, gevreklik ve sululuk bakımından daha yüksek puan almış, ancak beğeni bakımından fark olmadığı sonucuna varılmıştır. Bazı bilim insanları, piliç eti protein içeriğinin organik ve geleneksel üretim sistemleri arasında farklılık göstermediğini bildiren önceki çalışmaların bulgularını doğrularken, bazıları da organik olarak yetiştirilen piliçlerin etlerinde ve serbest gezinme alanı olan piliçlerin etlerinde daha yüksek protein içeriği bulunduğunu bildirmişlerdir.(Castellini ve ark.2002,Martino ve ark. 2008, Fanatico ve ark. 2007,Garshorn ve Serini 2006, Husak ve ark. 2008) Bazı bilim insanları çalışmalarında yetiştirme sisteminin etin sululuğu üzerinde etkisi olmadığı sonucuna varırken, bazıları da organik olarak yetiştirilen piliçlerin göğüs etinin geleneksele göre daha düşük nem içerdiğini, kül tutma oranının fazla olduğunu ortaya koymuştur.(Martino ve ark.2008),Garshorn ve Serini,2006),Husak ve ark.2008)
Besin içeriği ve et kalitesi yönünün de incelendiği çok sayıda araştırmanın sonucunu özetleyen bir makalede iki yöntemle üretilen etin pek çok vitamin ve mineraller bakımından sadece küçük farkları olduğu sonucuna varılmıştır.(Dangour ve ark.2009-Magkos ve ark.2003)

Konvansiyonel ve Ekolojik Tavuk Eti üretimin Sorunları ve Sağlık Üzerinde Etkisi  Dünya Sağlık Örgütü, hayvanların üretiminde antibiyotiklerin fazla kullanılmasının bakterilerdeki “antibiyotik direncinin” artmasına katkıda bulunan faktörlerden biri olduğunu tespit etmiştir. Tavukların hızlı büyümesi için yem katkı maddesi olarak kullanılan antibiyotikler, bağırsak sağlığı ve florasını etkileyecek dozda verildiğinde, hormonal sisteminin bozulmasına, piliçlerin hızla kilo almasına ve gelişmesine sebep olur. Antibiyotiklere dirençli bakteriler, hayvandan hayvana veya hayvandan insana hastalıkların yaygınlaşmasına yol açarlar. Bu tavukların tüketimiyle insana geçen antibiyotik kalıntılarının, bağırsaklarımızdaki sindirime yararlı bakterilere ve hormonal sistemimize zarar verdiği saptanmıştır.

Konvansiyonel tavuk eti üretiminde; kimyasal bileşimli ilaçlar, hormonlar veya antibiyotiklerin, hastalıkla mücadele edilmesi gereken durumlarda, yetkilendirilmiş kuruluşun izniyle veteriner hekimin kontrolünde kullanımı sağlanmalıdır. İlaçların kullanma talimatında ilaç uygulandıktan sonra kesime kadar bekletilme süresinin( yasal arınma süresi) belirtilmesi gerekir. Her iki üretim sisteminde de hayvan sağlığını korumak amacıyla veteriner hekim önerisiyle aşı, dezenfeksiyon, parazit tedavisi gibi önlemlere izin verilmektedir.

Ekolojik tavuk yetiştiriciliğinde, tedavi edici ilaçlar kullanılırsa, arındırma süresi normalin 2 katına çıkartılır. Acil durumlarda veteriner kontrolünde sentetik ilaçlı tedavi uygulandıktan 15 gün sonra ekolojik tavuk eti satılabilir. Aynı yıl içinde ikiden fazla kimyasal sentezlenmiş tıbbi ilaçlar ya da antibiyotik kullanılması halinde ekolojik ürün satılamaz ve yetkilendirilmiş kuruluşun izniyle yeniden geçiş sürecine alınır.

Konvansiyonel üretimde kullanılan yemlere hammadde kaynağı olan rendering ürünlerinin (kan unu, et-kemik unu, hayvansal yağlar, tüy unu, tavuk unu vb.) elde edildiği atıkların hastalık taşıyan hayvanlardan elde edilmesi ve hijyenik koşullara uyulmaması (salmonella türleri, campylobacter türleri, yersinia türleri vb.) bakteriyel kökenli hastalıklara neden olmaktadır. Verimi artırmak için yemlere katılan hormonlar, antibiyotik vb. yem katkı maddeleri ve kimyasal ilaç kalıntısı içeren yemler hayvansal ürünlerde kalıntı bıraktığı için bu ürünleri tüketen insanlarda çok önemli sağlık sorunları ortaya çıkmıştır.
Salmonella bulaştırıcısı olan tavuk unu ve et-kemik unu, bazı önlemleri takiben yemlerde kullanılmaya çalışılmakta, özellikle damızlık yemleri için çok daha ciddi önlemler alınmaktadır. Risk azaltmak amacıyla hammaddeler üretimden önce, üretim sırasında ve sonrasında analiz edilmektedir. Deniz canlılarından elde edilen protein unlarının, kara hayvanlarından elde edilen unlar kadar denetlenmediği, buna bağlı olarak deniz canlılarının unlarının yemlere katılması ile çoğu zaman salmonella riskinin artırdığı görülmektedir. (Yusuf Aslantaş -2004)

Konvansiyonel üretimde tavuk gübreleri, çevre kirliliğine yol açmaya başlamıştır. Ekolojik olmayan besinle alınan tarım ilacı kalıntıları insan ve hayvanların vücudunda yağ dokuda birikebilmektedir. Cıva, kurşun, arsenik ve kadmiyum gibi ağır metal kalıntıları sınırlı düzeyde de olsa insan vücuduna alındığında dokularda birikerek alerjilere, genetik mutasyonlara ve metabolik fonksiyonlarda değişikliğe, vücuttaki miktarları belirli sınırı aştığında zehirlenmelere neden olabilmektedir.

Her iki üretim yönteminde de hayvanların içme suyunun, insanların içme suyu ile aynı nitelikte olmasına, nitrat içeriği barındırmamasına özen gösterilmelidir. Hayvanların istedikleri zaman istedikleri kadar su içebilmeleri sağlanmalıdır.

Barınaklarda yetiştirilecek tavuk sayısı, türünün doğal davranışını engellemeyecek sayıda olmalıdır. Barınakların temizliğine dikkat edilmeli, günde 16 saatten fazla doğal ve yapay ışıklandırma yapılmamalıdır. Sıkışık barınaklarda hayvan hakları da dikkate alınmamaktadır. Hareketsizlik, ağır metal artıkları ve tarımsal ilaç kalıntıları hayvanlarda stres hormonlarının üretimini artırmakta, bu durum bağışıklık sistemini zayıflattığı için daha fazla sağlık sorunları (ayak hastalıkları, bronşit ve idrar yolu taşları vb. ) görülmesine neden olmaktadır.
IV. Türk Veteriner Hekimleri Kurultayı- Veteriner Halk Sağlığı Ve Gıda Güvenliği Komisyon Raporunda “Gıdaların kimyasallarla ( hormon, antibiyotik, anabolizanlar vb.) ve biyolojik kirleticilerle bozulması sonucunda; kalp-damar hastalıkları, hormonal dengesizlik, karaciğer, sindirim sistemi, bağışıklık sistemi, teratonejik ve sistem hastalıkları gibi temel halk sağlığı sorunlarına yol açmasının önlenmesi gerektiği “belirtilmiştir.

Geleneksel Ve Organik Tavuk Üretim Yöntemine Getirilen Yasaklar
Ulusal ” Kalıntı İzleme” programının uygulanmasında, AB mevzuatı ile uyumlaştırılması tamamlanmıştır. Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlığı; antibiyotik, hormon kalıntıları, pestisit kalıntıları ve ağır metallerin varlığını karaciğer ve etten alınan numunelerle sürekli kontrol etmektedir. Karma yemlerde özellikle antibiyotiklerin kullanımı ile ilgili olarak oluşan olumsuz etkiler nedeniyle bunların yem katkı maddesi olarak kullanımı, ülkemizde de 2006’dan itibaren yasaklanmıştır.

Hormon ucuz bir madde olmadığından ekonomik açıdan maliyetlidir. Bir işletmede her civcive tek tek enjekte edilmesi gereken hormonun uygulanması da zordur. Hayvanlarda ve hayvansal ürünlerde kalıntı bıraktığı, bu ürünleri tüketen insanlarda önemli sağlık sorunlarına neden olduğu için hormonların yem katkı maddesi olarak kullanımı AB ülkelerinde ve ülkemizde 1996 dan beri yasaklanmıştır.

Arsenik, yem katkı maddesi olarak, tavuklarda daha fazla beslenme isteği oluşturduğu ve daha iyi kilo alımı sağladığı için bir süre kullanılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, 2013 yılında organik formda arsenik içeren Roxarsone, Arsanilic acid ve Carbarsone adlı ilaçların, 2015 yılında Nitarsone adlı ilacın hayvan yemlerinde kullanımı yasaklanmıştır. İnsan vücudu için oldukça toksik bir madde olan arsenik, nörolojik hastalıklardan kansere kadar birçok hastalığa neden olur. Ayrıca bir ağır metal olması onun vücuttan atılamadığı ve sürekli olarak bedeninizde biriktiği anlamına gelir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının” Tavukta Arsenik” iddialarına yönelik 2009 yılındaki basın açıklamasında, arseniğin ülkemizde kullanımının 2006 yılından beri yasak olduğu belirtilmiştir.

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’na (2010) göre Türkiye’de hayvansal ve bitkisel Genetiği değiştirilmiş (GDO) gıda ve organizmaların üretimi yasaktır.
Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 2011 yılında yayımlanan, veteriner tıbbi ürünler hakkındaki yönetmelik, hayvan sağlığında kullanılan aşı ve ilaçların uluslararası standartlarda ruhsatlandırılması, üretimi ve pazarlanmasıyla ilgili düzenlemeleri içermektedir. Gıda güvenliği ve halk sağlığında veteriner sağlık ürünlerinin doğru kullanımı “Tek Sağlık” kavramı içinde değerlendirilerek, kaliteli ve güvenilir ürünlerin üretilmesi ve ürünün son kullanıcıya kadar bu özelliklerle ulaştırılması hedeflenmiştir.

Ekolojik ( Organik) Tavuk Eti Üretimi Desteklenmeli Mi?
Ekolojik tavuk eti, konvansiyonel tavuk etine göre fiyatının yüksek olması, satış noktalarının azlığı tüketicinin yaş ve bilinç durumu gibi nedenlerden dolayı tüketici tarafından tercih edilemediği için üretim miktarı düşük seviyededir.

Üretimin düşük olması, sertifikasyon, ürün işleme ve maliyeti artırmaktadır. Aracı sayısının çok olması üreticinin ürünlerini ucuza satmasına, tüketicinin ürünü yüksek fiyatla satın almasına neden olmaktadır. Üreticilere maddi destekle birlikte, ekolojik hayvancılık, ekolojik tarım ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda bilgili ve deneyimli teknik eleman desteği sağlanmalıdır.

İç pazarda üretimin arttırması için aile tipi işletmeler desteklenmeli, yerli gen kaynakları korunmalıdır. Tüketici kooperatifleri kurularak aracı sayısı azaltılmalı, üreticinin doğrudan tüketiciye ulaşımıyla, tüketicinin ürünü ucuza satın alması sağlanmalıdır. Ekolojik ürünün, sertifikasının ücretsiz yapılması (devletin desteği ve denetimiyle) sağlanmalı, böylece maliyetin artarak fiyata yansıması önlenmelidir.
Ekolojik hayvancılık, ekolojik tarımla birlikte yapılır. Ekolojik tarım ve hayvancılığın yaygınlaştırılması; doğa ve ekosistemin korunmasına, küçük çiftçilerin güçlenmesine, köyden kente göçün önlenmesine, sağlıklı beslenmeye, hayvan haklarının korunmasına, çevre kirliliğinin önlenmesine, enerji ihtiyacının biyogaz, rüzgâr ve güneş gibi çevredeki kaynaklardan karşılanmasına olanak sağlayacaktır.

Tavuk Etinde(Hayvansal Gıdalarda) Gıda Güvenliği Sorunları Ve Çözüm Önerileri
Tavuk etinin gıda güvenliği sorunları, hayvansal gıdaların sorunlarından ayrı düşünülemeyeceği için konuyu genel olarak ele alan, IV. Türk Veteriner Hekimleri Kurultayı- Veteriner Halk Sağlığı Ve Gıda Güvenliği Komisyon Raporunda belirtilen sorunlar ve çözüm önerilerinden bazılarına aşağıda değinilmiştir.

Hayvansal gıda kaynaklı hastalıkların dünyada artışın nedenlerinden biri, gittikçe endüstrileşen modern tarımın yeterli kontrol ve denetiminin yapılamaması, artan protein ihtiyacını karşılayabilmek için sayıları artan büyük kapasiteli hayvancılık işletmelerinin kurulması, bu işletmelerde ticari kaygılar ön plana alınarak, yeteri kadar hayvan sağlığına önem verilmemesidir.

Hayvansal gıdaların kontrolü, son üründe yapılan analizlerle yürütülmeye çalışılmamalıdır. Bu durum pazarda bozuk gıdaların satışının durdurulması, toplatılması ve imhasını gerekli kılmaktadır. Bu durum sağlık açısından risk oluşturmakta, ekonomik kayba neden olmaktadır.

Bakanlıklar arası yetki karmaşası, yeterli alt yapı ve donanım olmaması nedeniyle piyasa denetimi yapılamamakta, bilinçsiz ilaç tüketimi nedeniyle önemli ölçüde ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Gıdalarda kalıntıların izlenmesine yönelik alt yapının olmaması gıdalarda yüksek miktarda kalıntı bulunma olasılığını artırmaktadır. İzin verilen seviyeler üzerinde gıdalarda bulunabilecek mikrobiyolojik tehlikeler, kimyasal kalıntılar, biyotoksinler, gıda katkı maddeleri, gıdaları insan sağlığı için zararlı hale getirmiştir. Üretici ile tüketici arasında güvene dayalı “Katılımcı Güvenlik Sistemlerinin” yaygınlaşması ve yasal olarak yapılan faaliyetlerin yönetimi ve ülke dışında da geçerliliğini sağlayacak sertifikalaşmanın sağlanması çok önemlidir.

Uluslararası kuruluşlar ve konunun uzmanları hayvansal gıda güvenliği konusunda artan sorunların ancak veteriner hizmetlerinin ulusal ve uluslararası düzeyde gıda güvenliği kalite standartlarına uygun şekilde multidisipliner yaklaşımla arttırılmasıyla çözülebileceğini belirtmişlerdir. Riske dayalı gıda güvenliği sistemleri; WHO( Dünya Sağlık Örgütü),OIE(Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü),WTO(Dünya Ticaret Örgütü) tarafından kabul edilen uluslararası gıda ticaretinde yaygın olarak kullanılan sistemler kullanılmalıdır. Ülkemizde kurumsallaşmasını tamamlayan gıda işletmelerinde riske dayalı gıda güvenliğiyle kurulan sistemler kâğıt üstünde kalmamalıdır. Denetim ve kontrol hizmetleri, riske dayalı gıda güvenliği yönetim sistemleri uyarınca, ilk üretimden başlayarak tüketiciye ulaşıncaya kadar birbiriyle ilişkili olarak sürdürülmelidir.

Hayvanların sağlıklı yetiştirilmesi, güvenilir gıda temini, çevre hijyeni ve atıkların güvenli olarak değerlendirilmesi, hayvan refahı, kesim ve sonrası sofraya gelinceye kadar sağlığa uygunluğunun denetimi, veteriner halk sağlığı uzmanları ve ilgili diğer meslek uzmanlarının işbirliği ile yapılmalıdır. Riske dayalı gıda güvenliği yönetim programı uygulanarak antimikrobiyal direnç riski dâhil veteriner sağlık ürünlerinin kirlilik ve kalıntı sorunlarının kaynağında önlenmesi sağlanmalıdır.

Hayvansal gıdaların üretim, işleme, dağıtım ve tüketim sürecindeki köklü değişimler nedeniyle tüketiciler gıda güvenliği ve gıdalardan kaynaklanan sorunlara karşı duyarlı hale gelmiştir. Gıda üretimi ve dağıtımı, depolanması ve gıda servisi yapan işyerlerinin çok sık denetlenmesi, gıda güvenliğinin etkin olarak uygulanması gerekir. Tüketici beklentisini ve ihtiyacını karşılayan gıda üretimi ve tüketiminde tehlike analizleri ve kritik noktaları uyarınca; iyi üretim uygulamaları, gıda hijyeni, akreditasyon gibi yeni sistemlerin ve sağlık konusunun öncelikli olarak dikkate alınması gerekli kılınmaktadır. Veteriner halk sağlığı hizmetlerine bu nedenle önem verilmelidir. Bilinçli antibiyotik kullanma ve gıda güvenliği konusunda ilgili bakanlıklar, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, endüstri ve ilgili sektörler, belediyeler ve üniversiteler etkin eğitim kampanyaları düzenlemelidir.

Tavuk satın alırken nelere dikkat etmeli?
• Menşei bilinmeyen açıkta satılan ürün satın alınmamalıdır.
• Sertifika logosu olan, üreticisi, üretim ve son kullanma tarihi yazılı olan ürün satın alınmalıdır.
• Ekolojik tavuk ve yumurta satan üreticiden aracısız satın alma tercih edilmelidir.
• “Hakiki Köy Ürünü”,” %100 Doğal”, “Hormonsuz”,” Saf”,” Serbest gezen” etiketiyle satılan tavukların ekolojik (organik) tavuk olmadığı bilinmelidir.
• Marketlerde satışa sunulan organik ürünlerin ambalajlarında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının logosu ile inceleme ve sertifikasyon kuruluşlarının logosunun bulunması ve organik ürünün ambalajında inceleme ve sertifika firması tarafından incelenip sertifikalandırmanın yapıldığına dair yazı bulunmalıdır.
• Herhangi bir şikâyet veya sorun olduğu zaman organik ürüne ait etiket bilgileri ve sertifika numarasıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı il ve ilçe müdürlüğüne gidilerek ya da Alo 174 hattına başvurularak şikâyette bulunulmalıdır.
• Organik ürünlerle beslenmenin sağlıklı yaşama, daha temiz çevreye, biyolojik çeşitliliğe ve yerel koşullara uyum sağlamış türlere ve ekolojiye katkısı olduğu bilinmelidir.
• Ürünü satın aldıktan sonra muhafazası, hazırlanması ve servis edilmesinde risk oluşturabilecek faktörler hakkında bilgi edinmemiz gerekir.
Sağlıklı bir bedensel ve zihinsel gelişim için özellikle büyüme döneminde hayvansal gıdaların tüketimi çok önemlidir. Her iki üretim sistemi de güvenilir gıda üretmek ve çevre kirliliğini önlemek zorundadır. Konvansiyonel tavuk üretiminde yasaklara uyulması, hayvan refahına önem verilmesi ve uluslararası kurallara uygun şekilde denetim sağlanmasıyla tüketicinin daha ucuza mal edilen ürünü satın alması sağlanabilir.
Organik ve geleneksel tavuk eti arasındaki büyük fiyat farkı azaltılırsa ekolojik (organik) tavuk eti üretimi herkesin tüketebileceği bolluğa ulaşabilir. Bu durumda tercihimiz ekolojik tavuktan yana olmalıdır.

Güvenli ve kaliteli olmayanı satın almamayı tercih etmeliyiz. Tedarik zincirinde ihtiyaca göre çözüm üretildiği ve bundan ne kadar fayda sağlandığı görülerek üretim yapıldığı unutulmamalıdır. Tüketici olarak satın alma tercihimizi değiştirerek tavuk üretim yöntemlerinin güvenli olmasını sağlayabiliriz.
                                                                                                                                                                                                                                                     Ayten Sarılar

Kaynaklar:
• Tüba -Gıda Güvenliği Sempozyumu “Organik Ürünler Ve Sağlık” Raporu (12-14 Ekim 2017)
• Yem Kaynağı Olarak Rendering Ürünlerinin Hayvan Beslemede Kullanımı -Yusuf Aslantaş(2004)
• Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 2009 yılı Denetim Programlarının sonuçları
www.sagliklitavuk.org/tavukta-arsenik-iddialarina-iliskin-basin-aciklamasi
• IV_ Kurultay_ TVHB(Türk Veteriner Hekimliği Birliği )_ Sonuç _ Bildirgesi (30 Mart-1Nisan 2018)
• IV_TVH ( Türk Veteriner Hekimliği Kurultayı) Komisyon_ Raporları (30 Mart-1 Nisan 2018)
• Organik ve Geleneksel(konvansiyonel) Üretilmiş Tavuk Eti (Yanlış Bilinenler Ve Gerçekler)
Prof. Dr. Necmettin Ceylan -Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü (2018)
• Konvansiyonel Ve Ekolojik Hayvancılık Sistemlerinin Sürdürülebilirliği Ve Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme- Figen ÇUKUR, Gamze SANER- ADÜ Ziraat Fakültesi Dergisi (2005)