Suriye`de yaşanan iç savaş nedeniyle başta G. Antep, Ş. Urfa, K. Maraş ve Adana gibi sınır iller olmak üzere, Türkiye`nin dört bir yanına savaştan kaçan Suriyeli aileler göç etmek zorunda kalmıştır. Suriyeli mültecilerin bir bölümü kamplarda kalırken büyük bir bölümü özellikle sınır kentler ve metropol illerde yaşam mücadelesi vermektedir.
Göçmenlerin büyük çoğunluğu Suriye sınırına yakın illerde kendi çabalarıyla barınmaya ve yaşamaya çalışırken imkan bulabilen Suriyeliler ise sınıra daha uzak, özellikle büyükşehirlere göç etmektedir. Bugünlerde İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde de hatırı sayılır sayıda Suriyeli göçmen nüfusu oluşmuş, bu durumu fırsat bilen kimi çevreler Suriyeli göçmenlerin içine itildiği çaresizliği kullanarak, onları son derece sağlıksız koşullarda ve çok düşük ücretlerle çalıştırmaya başlamıştır.
Suriye`de yaşanan savaş ve IŞİD gibi silahlı çeteler tarafından gerçekleştirilen katliamlar nedeniyle Suriye ve bölge halklarının güvenli yaşam hakkı tamamen ortadan kalkmıştır. Savaştan ve katliamlardan kaçarak Türkiye`ye gelen Suriyeli mülteciler, pek çok alanda kaçak olarak ve düşük ücretle çalıştırılmaları nedeniyle sık sık hedef haline getirilmiştir. Bu durumu fırsat bilen bazı ırkçı-milliyetçi çevrelerin, bölge halkını Suriyeli mültecilere karşı kışkırtarak çeşitli saldırılar organize ettiği bilinmektedir. Bu saldırılardan sonuncusu dün G. Antep`te yaşanmış, kışkırtma sonucu Suriyelilere yönelik taşlı, sopalı ve bıçaklı saldırılarda çok sayıda Suriyeli mülteci yaralanmıştır.
Suriyelilere yönelik olarak başlatılan ve giderek artma eğiliminde olan saldırılar, mülteci sorununun Türkiye`de ilk kez bu kadar ciddi bir şekilde gündeme gelmesine neden olmuştur. Buna rağmen, siyasi iktidarın ve mülki amirlerin yaşanan saldırıları planlayanları yakalayacak ve önleyecek adımları atmamaları, Suriyelilere yönelik saldırıların daha da şiddetlenmesine resmen davetiye çıkarmak anlamına gelmektedir.
Savaştan kaçarak kendilerinin ve ailelerinin canını kurtarmaktan ve hayatta kalmaktan başka bir istekleri olmayan Suriyeli göçmenlerin, sebep ne olursa olsun düşman gibi görülmesi ya da gösterilmesi kabul edilemez. Geçmişte Türkiye`nin çeşitli illerinde Kürtlere ve Romanlara karşı yapılan ırkçı saldırıların benzerinin bugün Suriyelilere karşı yapılıyor olması, halklar arasında düşmanlık duyguları yaratmak ve bunun üzerinden ekonomik ve siyasi “rant” sağlamaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
Ülkelerinde yaşanan savaş nedeniyle zaten büyük bir yıkım ve mağduriyet yaşayan Suriyelilere yönelik saldırılara derhal son verilmelidir. Suriyeli mültecilerin sorunlarına kalıcı çözümler üretilmeli, mülteciler ile yerli halkı karşı karşıya getirecek her türlü ırkçı girişimi engellemek için gerekli önlemler alınmalıdır.