Sulu Boyayı Keşfettim

Blog Yazarı
Bilge Sevil ASLANv

Bilmem kaç gündür devam eden ‘ev yaşamı’ hepimize, özellikle de öğrencilere kendimizle kalmak için bol bol zaman sundu. Ve tabi bu zamanın önemli bir miktarını sıkılarak geçirdik! Ben de kayıp zamanın izinde bol bol sıkıldım ilkin, sonra ise zamanı yakalamaya karar verdim. Salgın hastalık dizileri, kültleşmiş filmler, yeni tarifler, 1000 parçalı puzzle, kitap okuma seansları derken sulu boyayı keşfettim. Madem evde kaldık eski kitap, defter, sağda solda kalanlar da düzenlensin zaman geçsin evresinde bir kutuda sulu boya buldum ve internetin eğitimdeki büyük gücünü keşfettim! Siz çoktan keşfetmişsinizdir belki; yine de kendi adıma tam bir şehir efsanesiydi bu. O yüzden de videolar ve blog yazıları ile sulu boya resim yapmayı öğrendiğimde bu gücün karşında büyülendim. Viyana için mikro düzeylerde benim için yepyeni bir dünya olan sulu boya resimlerimden bunlar da:

içek1içekçiçekçiçek1 içekler1

Her videoda bu işin inceliklerini de öğrendim tabi ve gün geçtikçe almam gereken malzeme, çalışmam gereken saat arttı! ‘Şanslıyım’ ki zaman boldu evde ve ‘masraf etmeden’ bazı yaratıcı çözümlerle evdeki imkanları kullanarak sulu boya hobimi geliştirilebildim. Maksat zaman geçsin, değil mi? Eskizini çıkar, sulu boya için uygun kağıdı sipariş et, su hazırla, hata yaparsan at çöpe baştan başla derken neredeyse gün bitiyor! Tatsuo Horiuchi de emekli olunca zaman geçirmek için resim yapmayı bundan seçmiş olmalı, itiraf etmeliyim onun çok daha başarılı resimleri var üstelik.

j3

Fakat bu resimler benim çalışmalarım ve ‘resim’ dediğimizde aklımıza gelen tüm resimlerin aksine ne fırçayla ne de boyayla yapıldı; tüm bunlar Excel’de yapıldı! Zira Horiuchi da resim yapmanın ne kadar maliyetli, ne kadar zaman alan ve tabi yetenek isteyen bir uğraş olduğunu farketti. Böylece dijital sanatı keşfetti! Bilgisayarında halihazırda yüklü olan Microsoft Excel programını kullanarak 77 yaşında bu şaheserleri üretmeye başladı. Meğer bu dijital sanat yani bilgisayarda yalnız Excel ile değil birçok farklı program ile üretilen sanat eserleri ve sanatçılar oldukça ünlüymüş. 1980’lerde ilk kişisel bilgisayarlar hayatımıza girse de 1965’ten beri teknolojinin gelişmesi ile daha da gelişen dijital sanat hayatlarımıza dahil hayatlarımızdaymış.

Kabul etmeliyiz ki okul dediğimiz şey yalnız taş duvarla çevrili odalar değil. İster resim yapmak isteyin ister yazılım öğrenmek ya da her ne isterseniz; ücretsiz olarak yararlanabileceğiniz ve böylece kendinizi geliştirebileceğiniz nice alan var. Her ne kadar insanlığın en sıkıntılı zamanlarından birine denk gelsek bile, kabul edin ki çok şanslıyız. Dil öğreten kanallar, ücretsiz online müzeler ya da bilim şenliği gibi bir çok yazı bulunan siteler varken; sıkılmak da bir seçenek kendini geliştirip dört duvar arasında bile yeni dünyalar keşfetmek de. Yeter ki sağlınız ve huzurunuz yerinde olsun.