SİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?

blog yazarı
Pınar HOLT

SİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?

 

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü, kör oldum!
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu, kör oldum!
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü, kör oldum!
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi, kör oldum!
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu, kör oldum!
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

 

Değerli Dostlarım,

Bizim evde her ay izlenecek tiyatro oyununu kızım seçer, ben biletlerini alırım. Oldukça adil bir iş bölümü değil mi? Yine kızımın isteğiyle geçen sene gittiğimiz ‘Üstü Kalsın’ oyununda Cemal Süreyya’nın şiirlerini, tiyatro oyuncusu Hakan Gerçek’in sesinden ve yorumundan dinlemiştik. Yazımın başındaki dizeler ise oyunun ilk giriş şiiriydi ve oyuncu şiiri öyle etkili, öyle yaşarmış gibi okumuştuki, bütün salonun buz kestiğini hissetmiştim. Diğer bir yandan da oturduğum koltukta yüzüm sahneye dönük ama gözüm, aklım, kalbim babasını uzun bir süredir göremediği kızımın üzerinde ‘Acaba ne hissediyor? Üzülüyor mü?’ diye düşünürken, onun burnunu çektiğini ve göz yaşlarını sildiğini şahit olmuştum. Hiç bir şey yapamadım değerli dostlarım. Kafamı yana çevirip kızımla göz göze bile gelemedim, yüzleşemedim. O akşam, o buz kestiğimiz tiyatro sahnesinde, kızım şiire, ben ise kızıma ağladım.

Tiyatro sonrası eve geldiğimde içimin alev alev yanmasını dindirebilmek için oturup bir köşe yazısı bir de kızıma şiir yazmıştım o gece. Yaklaşık bir senedir defterimde yarım kalan bu yazıyı tamamlayıp paylaşmanın sanırım artık zamanı gelmiş.

Hangi yaşta olursak olalım, çeşitli sebeplerle ebeveynlerimizden ayrı kalmamız yada onları ebediyen kaybetmemizin ruuhumuzda bıraktığı izleri hep hatırlıyoruz değil mi? Üzerinden uzun yıllar geçse bile ya bir şiirde, ya bir türküde, ya bir tiyatro sahnesinde yada gittiğimiz bir yerde, o burnumuzun direğini sızlatan acıyla karışık özlem karşımıza çıkıveriyor.

O halde gelin bu yazımızda çocuğun anne yada babaya özlem duyarak yaşamak durumunda kaldığı, boşanma konusunu irdeleyelim. Boşanma sürecini yaşamış bir ebeveyn olarak, diğer tüm ebeveynler gibi bu süreçten geçerken aklımda olan iki önemli soruyu kendime defalarca sorduğumu hatırlıyorum dostlarım. Birinci sorum; ‘Evliliği kurtarmak için yeterince çaba sarf ettim mi ve sabır gösterdim mi? İkinci sorum ise; ‘Çocuğum boşanma sürecinden ne kadar az etkilenebilir?’ idi.

Ebeveynlerin boşanması kimi çocuk için şok etkisi yaratabilir, yaşamının alt üst olduğunu hissedebilir, ebevenylerin bir tanesinden ayrı yaşamak çocuğa acı verebilir, stres, üzüntü, öfke, kendini suçlama gibi duygular hisstemesine neden olabilir. Okuyanlar hatırlayacaktır, kendi boşanma sürecimde yaşadıklarımız ve kızıma yansıması ile ilgili bundan bir kaç sene öne ‘Kızım Sustu! Beni Sustum! Sanki Kainat Sustu!’ başlıklı bir yazı yazmıştım ve o yazıda geçen hikayede de zamanın her şeyin ilacı olduğuna şahit olmuştuk. Araştırmalar, boşanmanın ardından ilk bir yada iki yılın çocuk için zorlu bir süreç olduğunu, eğer ebeveynler arası sağlıklı bir iletişim devam edebiliyorlarsa, çocukların bir süre sonra kendi rütin hayatlarına geri dönebildiklerini gösteriyor. Üzülerek belirtmem gerekiyorki, bazı çocuklar için ise durum bu kadar basit olamayabiliyor ve onarılamayan, tüm yaşam boyu sürebilecek sorunlar oluşabiliyor.

ÇOCUĞUM BOŞANMA SÜRECİNDEN EN AZ NASIL ETKİLENEBİLİR?

Önceki satırlarda bahsettiğim gibi boşanma kararı alırken, her ebeven gibi kendime, ‘Bu süreçten çocuğumu nasıl uzak tutabilirim, en az etkilenmesini nasıl sağlayabilirim?’ sorularını sormuştum. Gelin biraz da bu sorunun cevaplarına değinelim:

        Unutulmaması gereken en önemli konu, ebeveynlerin birbirinden boşandığıdır, çocuktan değil. Boşanma ardından genelde çocuk annede kaldığı için, baba ile olan ietişimi etkilenebiliyor. Her iki ebeveynde çocuğun hayatından kopmamalı, sıcak iletişimi arayarak, konuşarak, görüşerek, mesajlaşarak devam ettirmeli.

 

        Boşanma süresince ve sonrasında ebeveynler arası sorunlar, tartışmalar devam edebilir. Bu süreç çocuğa hissetirilmeden ve yansıtılmadan atlatılmalı.

 

        Boşanma sürecini yaşayan çocuklarda yalnız kalma, gelecek kaygısı, kaybetme korkusu oluşabilir. Çocuğun sevildiği ve güvende hissetmesi sağlamalı.

 

        Problem çözme becerisi olan çocuklar, boşanma sürecini daha rahat atlatabildiğinden,çÇocuğa duygu, düşünce ve davranışlarının sağlıklı bir biçimde yönetimi öğretilmeli.

 

        Boşanma süreci ve sonrasında ebeveynler tarafından çocuğun uyması gereken kurallar yok sayıbiliyorlar. Oysaki, ebeveyn ile çocuk arasında güvene dayalı ilişkinin yolu, kurallar ve onların uygulanmasından geçer. Çocuğun yaşına uygun tutarlı bir disiplin sergilenmeli.

 

        Çocuk akademik başarısı, duygu, düşünce ve davranışlarını sağlıklı yönetebilmesi, kendi ve çevresiyle barış içinde yaşayabilmesi için, önce kendi ebeveynleriyle sağlıklı, sevgi ve ilgi dolu bir iletişim içinde olmalı.

 

        Boşanma sebebiyle aile içinde oluşan bu değişikliğe uyum sağlayabilmek, kaygı ve stres seviyemizi azaltabilmek ve çocuğumuzu bu durumdan zarar görmesini engelleyebilmek için gerektiğinde hem kendimiz hem çocuğumuz için biz uzman yardımı almalı.

 

Çocuklarımızla doya doya, güzel anılar biriktirebildiğimiz, mutlu bir yıl diliyorum hepimize.

 

Pınar Holt

Yazar, Davranış Bilimci, Konuşmacı

Web: 

Instagram: @pinarholtofficial

Linked-in: Pinar Holt

Pınar HOLT
Yazar, Davranış Bilimci, Konuşmacı