SANAT NE İÇİNDİR?

Salgın ile başlayan ‘ev yaşamında’ birçoğumuzun, özellikle de öğrencilerin kendi kendilerine kaldıkları bol bol zamanları oldu. Ben bu boş zamanların çoğunu sıkılarak geçirdim, fakat sonra zamanı yakalamaya karar verdim! Herkes gibi salgın dizileri, kültleşmiş filmler izleyerek başladım işe ancak bunlar zamanımı verimli geçiriyormuş hissi vermedi bana. Ardından çok parçalı yapbozlar yapmaya başladım ama o da fazla eğlenceli bir uğraş geldi. Ben de mutfağa ve temizliğe yöneldim! Eski defterler, kolilerde kalmış dergiler, kitaplar derken sonunda aradığımı buldum, suluboya! Kim bilir ne zamandan kalmış bir suluboya paleti ve çokça zaman vardı elimde. Resim benim için ilkokulun resim derslerinde kalmıştı yani ben kim resim yapmak kim ama bir sahnede silah varsa mutlaka patlar dürtüsü ile mutlaka o suluboya kullanılmalıydı. Böylece biraz interneti kurcaladım ve bambaşka bir dünya keşfettim. Araştırdıkça bu işi daha çok öğrendim, daha çok heveslendim ve de aradığım eğlenceli ama aynı zamanda geliştirici aktiviteyi buldum.

İnternet tam anlamıyla bir mucize, suluboya ve resim yapmakla ilgili öğrendiğim onca şey dört duvar içinde yeni bir dünya yarattı bana. İzlenen videolar, okunan blog yazıları, suluboya için su ve uygun çalışma ortamının hazırlanması, çöpe atılan onca eksiz denemesi (sadece deyim olarak yoksa her bir kağıdın mutlaka çöpe değil geri dönüşüme gitmesi gerek, malumunuz doğal afetler ile küresel ısınma iyiden iyiye hissettirir oldu kendini) ve sonunda renklendirme ile çoğu zamanım hem keyifli hem de bana göre verimli geçmeye başladı. Öte yandan bu uğraşıyı geliştirmek için atılan her bir adım daha çok malzeme gerektirdi ve bu çok da ekonomik sayılmazdı. Her ne kadar bu dezavantajı ev imkanları ile bulunan çözümler ile bertaraf etmeye çalışmak başka bir eğlence olsa da bu durum harcanan zamanı arttırdığı gibi yorgunluğu da arttırdı. Zira videodaki gibi olmuyordu sonuç bu koşullar altında veya gösterilen teknikleri uygulamaya geçiremeyebiliyordum örneğin uygun fırçaya sahip olmadığım için. Yine de kendi adıma pandeminin getirdiği kaygılardan bir nebze olsun sıyrılmamı sağlayan güzel bir uğraş oldu. Tatsuo Horiuchi de böyle düşünmüş ve emekli olduktan sonra o da internetten nasıl resim yapılır araştırmaya başlamış. Ancak bu kadar masraf ve enerji gerekiyor olması onu bu hevesten vazgeçirmiş. Vazgeçirmiş derken demek istediğim resim denince aklımıza gelen boya ve fırçadan vazgeçmiş!

Bu dünyaca ünlü sanatçının eserlerinden biri; 80 yaşındaki Horiuchi eserlerini daha az zaman alan Excel’de yapıyor. İş hayatında bile Microsoft Excel programını çok nadir kullanan dijital sanatçı; çoktan Excel yüklü olan eski bilgisayarı ve renkli çıktı yapabilen, yani ne çok özellikli ne de pahalı olan yazıcısı ile bu ve bunun gibi nice resmi yapmaya başladı. Dahası o, bu konuda ilk değil! Her ne kadar kişisel bilgisayar 1980’lerde hayatımıza girmeye başlasa da bilgisayar programları ile hazırlanan dijital sanat eserleri 1950’lerden beri hayatımızda. Bu resimler ya da heykeller sadece Excel ile değil birçok farklı programla yapılabiliyor.

Kısacası elimizdeki telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, ya da internete bağlanabilen herhangi bir cihaz bize uçsuz bucaksız bir dünya sunuyor. İster resim yapın, ister Hawai dilini öğrenmeye karar verin, isterseniz yeni bir enstrüman çalmaya karar verin ya da Kazakistan tarihine merak salın; internet sizlere sunduğu birçok ücretsiz içerikle neye merakınız varsa öğrenmenize imkan sağlıyor. Eğer merakınız varsa, kaç yaşında olduğunuz hiç önemli değil internetin gücünü keşfedin. Artık okul, eğitim, öğretim hepsi parmaklarınızın ucunda, yeter ki öğrenmek ve kendinizi geliştirmek için motivasyonunuzu, disiplininizi yüksek tutun; sonra bu sihri keşfedin ve hokus pokus deyin!