Türkiye Diyabet Vakfı ve İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bölümü tarafından açılan “Sahibinden Diyabet Öyküleri” öykü yarışması sonrası gönderilen öykülerden seçilen 42 öykü kitaplaştırılmıştır.
SUNUŞ
Diyabetle yaşamaya çalışan sevgili dostlar,
Büyük bir grubun içerisindesiniz hepiniz. Aranızda minik beyefendiler ve küçük hanımefendiler, deli çağlarını yaşayan genç kızlar ve zıpkın delikanlılar, doğacak çocuklarının hayaliyle yaşayan anne adayları, binbir zorlukla boğuşan aile babaları, torunlarını büyütüp köşelerine çekilmiş büyükanneler ve büyükbabalar var. Siz büyük bir ailenin farklı şehirlerde yaşayan, farklı evlerde oturan, farklı insanlarla zaman geçiren ama dertleri ortak olan üyelerisiniz.
Benzer başlangıçlarla tanıştınız diyabetinizle. Benzer tepkiler verdiniz hastalığınızı ilk öğrendiğinizde. “Çok şeker yemekten mi yakalandın bu hastalığa?” sorusuna muhatap oldunuz defalarca, gülüp geçtiniz her duyduğunuzda. Anlatmaya başladınız akrabalarınıza, yakın dostlarınıza. Şeker çokluğunda yaşadığınız şeker yokluğunu anlayamadı yaşamayanlar. Hangi tip olduğunu anlatınca kafaları iyice karıştı. Sizi Tip 1’den Tip 2’ye yükseltmek için çaba harcayan dostlarınız da oldu, “Hadi şundan birazcık ye, bir şeycik olmaz.” yalvarışlarıyla beslenme düzeninizi bozacağından bihaber dostlarınız da.
Diyabetli bir birey olmak kimi zaman bedensel kimi zaman psikolojik anlamda zorladı sizleri. En sonunda diyabetin düzeni seven bir hastalık olduğunu öğrendiniz. Düzenli şeker ölçümleri, düzenli egzersiz ve düzenli beslenme girdi yaşantınıza. Hayat sizin için ipleri elinize verilmiş bir oyuna döndü. İpleri gevşetince sinyal verdi bedeniniz. “Kendine gel ve toparlan!” dedi. İpleri çektiniz sıkı sıkı. Bazen çok stresli yaptı, “Mazeretim var asabiyim ben!” şarkısını “Diyabetim var asabiyim ben!” diye haykırmak istediniz insanların yüzüne. Sonra kimse anlamaz beni diye düşünüp “Öldürmeyen acı güçlendirir.” düsturunca kontrolü elinize aldınız tekrar. Diyabetle ömür boyu geçerliliği olan bir sözleşme imzaladınız en sonunda. Onunla, onun şartlarına tabi olarak dost kalmaya söz verdiniz. Diyabetle yaşadığınız her dakika bir hikâye oldu sizler için.
Duygularınızı, sevgilerinizi, özlemlerinizi, hastalığınızın size yaşattıklarını bir öykü metnine dönüştürüp bizlerle paylaştınız; bizler de bu öyküleri diğer insanlarla buluşturacağız.
Bu dileklerle Haziran 2015’te başlayan ve son başvuru tarihi 01 Eylül 2015 olan yarışmamıza 149 hikâye gönderildi. Yrd. Doç. Dr. Okan Bakıner, Yrd. Doç. Salim Durukoğlu, Uzm. Dr. Lezzan Keskin, Uzm. Dr. Pelin Tütüncüoğlu, Edb. Öğr. Müjgan Koçak’tan oluşan ön seçici kurul üyeleri kitaba girecek 42 öyküyü belirledi. Son seçici kurul Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, Prof. Dr. Ahmet Kaya, Prof. Dr. İbrahim Şahin, Prof. Dr. Hasan Kavruk, Prof. Dr. Mustafa Araz, Prof. Dr. Mithat Bahçeci, Prof. Dr. Habip Bilen, Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli, Prof. Dr. Cengiz Yakıncı, Prof. Dr. Dilek Gogas Yavuz, Doç. Dr. Ayşegül Atmaca’dan oluştu. Yapılan değerlendirme sonucunda birinciliğe “Şeker Çocuk” adlı öyküsüyle Esra Nur Kahraman layık görüldü. İkinciliği “Renkli Kalemler” adlı öyküsüyle Mehmet Akif Duman ve “Geç Gelen Kurtuluş” adlı öyküsüyle Bengisu Koç, üçüncülüğü ise “Tatlıcı Vitrinleri” adlı öyküsüyle Şakir Gönülce ve “İnsülin İğnesine Toplumsal Bir Bakış” öyküsüyle İremgül Gürcüm paylaştılar.
Yarışmada büyük emek harcayarak değerlendirmelerde bulunan ön ve son seçici kurul üyelerimize; yarışmamıza katkıda bulunan tüm öykü sahiplerine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Diyabetle yaşayanların dilinden anlatılan bu gerçek öykülerin, çok daha büyük bilinçlendirmelere vesile olacağını düşünüyoruz. Öyküleriniz sayesinde hastalığınıza dair yaşadıklarınızı yüreğimizde hissettik, bunu topluma da hissettirebilirsek ne mutlu bize!
Prof. Dr. Cengiz Yakıncı
Prof. Dr. İbrahim Şahin
Prof. Dr. Hasan Kavruk