Popüler Bilim Yazarlarına Öneriler

1. Temel sınırları çizmek önemlidir: konu, uzunluk, hedef kitle, üslup.
Yazınızı yazarken karşınızda hiç tanımadığınız ve belki de hiç tanımayacağınız
okurlar olduğunu unutmayın. Konu hakkındaki düşüncenizi
yapılandırmak faydalı olacaktır. Giriş, gelişme, sonuç bölümlerini
önceden kurgulayın ve her birinde ne söylemek istediğinize karar
verin. Öncelikle, kendinize seçtiğiniz konuyu neden işlemek istediğinizi
sorun. Çoğu zaman, olaylara verdiğiniz tepkiler yazacağınız yazının
hikâyesini ve perspektifini belirler. Yazınızı kabaca bölümlendirin,
sunmak istediğiniz fikirleri, temel kavramları seçin. Öncelikle, yazının
baş ve son kısımlarını belirleyin. İlk cümleniz çok önemlidir ve okurun
yazı hakkındaki tavrını belirleyici rol oynar. Yazınızı fotoğraf, resim ve
grafikler gibi görsellerle beraber düşünerek yapılandırın. Yazınızın bilgi
kutularıyla zenginleştirilmiş, görsel malzemeleri üzerinde özel olarak
çalışılmış, referanslarının tam olmasına; okuyucuyu konu hakkında
başka kaynaklara yönlendirebilecek bilgiler içermesine gayret edin.
2. 5N 1K: Ne? Ne zaman? Nerede? Neden? Nasıl? Kim? Bu soruları
yanıtlayabilmek için konu hakkındaki bilimsel literatürü tarayın. Konunun
tam ve net olarak anlaşılması için mutlaka verilmesi gerektiğini düşündüğünüz
bilgileri belirleyin, bu bilgileri gerekirse farklı kaynaklardan
doğrulayın. Konu hakkında geniş bilginiz olsa da okuyucunun her
zaman temel bilgilere ihtiyaç duyabileceğini gözden kaçırmayın. Sizin
çok iyi bildiğiniz ve herkesin de bileceğini düşündüğünüz bir şey okuyucu
için yeni olabilir. Yazınızın anlaşılabilirliği işte bu tip bilgileri açık
ve net bir şekilde vermenize bağlıdır.
3. Kullandığınız dili olabildiğince basitleştirin; dil ve üslup konusunda
yazı boyunca tutarlılığınızı koruyun. Kelimelere, imla ve dilbilgisi
kurallarına çok dikkat edin. Dil bir araçtır, onu doğru kullanmaya
özen gösterin. Karmaşık ve uzun cümleler kurmak, dili daha iyi kullanmak
anlamına gelmediği gibi yazının anlaşılmasını da güçleştirir. Bilimsel
metinlerde giriş kısımları çoğu zaman fazla uzun ve ayrıntılı olur.
Popüler bilim yazısı yazarken girişlerinizi kısa tutun ve teknik terimlerden arındırın. Fikirlerinizi açık ve net cümlelere indirgeyin. Cümlelerinizi
mümkün olduğunca kısa tutun. Kalıplaşmış cümlelerden kaçının.
Anlamlarını bilmediğiniz kelimeleri kullanmamak, kullandığınız kelimeleri
dikkatle seçmek en doğrusudur.
4. Yazınız, hedef kitlenizin ortalama bilgi düzeyine uygun olsun.
Okurun ele aldığınız konuyla ilk defa karşılaştığını düşünün. Konuyla
ilgili bilgileri en temel seviyeden başlayarak aktarın. Ancak bunu yaparken
didaktik bir havadan, “bir bilen” edasından kesinlikle kaçınmalısınız.
Okur konu hakkında bilgi sahibi olmayabilir, ama bu tümden bilgisiz
olduğu anlamına gelmez. Didaktik bir üslup okuru yazıdan uzaklaştırmaktan
başka bir işe yaramayacaktır. Kısaltma kullanmayın. Aktaracağınız
bilimsel konuyu eğlenceli ve merak uyandıran bir noktaya bağlamaya
çalışın ve temel kavramlardan sonuçlara uzanarak hikâyeyi yavaş
yavaş verin. Yazıyı okur için çekici hale getirecek dil ve üslup özelliklerinden
yararlanmaya çalışın. Ele alacağınız konu, güncel olaylarla
ilgili olabilir. Konunun ardındaki temel bilgileri aktarabilir, bilimsel
sürecin bu sonuçlara varırken nasıl işlediğini anlatabilirsiniz. Örneğin
araştırma sürecinde insan faktörü, araştırmanın politik kararlara etkisi,
konunun günlük yaşantımıza etkisi, uzun vadede taşıdığı riskler, konuyla
ilgili kararlar, farklı görüşler, sorunlar ele alınabilir. Bir yazının
amacına ulaşabilmesi için hem yazıyı gereksiz derecede ayrıntılı bilgilerle
doldurmaktan kaçınmak, hem de yeterli ve doyurucu bilgi vermek
gerekir.
5. Popüler bilim yazılarında okuyucunun temel kavramları anlayıp
yazıya yoğunlaşabilmesi için kimi kavramların (karadelik oluşumu, genetik)
“tercüme edilmesi”, yani okuyucunun kolaylıkla anlayabileceği
ve aklında tutabileceği bir şekilde açıklanması gerekir. Bu tür “tercümeler”
de benzetme kullanılarak yapılabilir. Benzetmeler ve karşılaştırmalar
gibi yazım teknikleri kullanmak yazınızı eğlenceli, ilgi çekici,
okunur hale getirmek için idealdir. Benzetmeleri akılda kalıcı yapmanın
yollarından biri “ilginç olayları kullanmak”, bir diğeri de “duygulara
yönelmektir”.
İlginç benzetmeler yazının tuzu biberidir ve akılda kalırlar. Örneğin, küresel
ısınmanın henüz yavaş işleyen bir süreç olsa bile çok çabuk hızlanabileceğini,
bunun da küresel bir felakete neden olabileceğini ileri süren bir makale okuyorsunuz.
Makalede yazar, iklim değişimi ile ilgili tutumumuzu, sağa sola sallanan
bir kayıktaki insanın tutumuna benzetiyor. Kayığın bir tarafından su girince suyun
çıkması için kayığı öbür tarafa yatırıyorsunuz, bu sefer o kenardan su girince
diğer tarafa yatırıyorsunuz. Sonunda “bunu sonsuza kadar yapabilirim” diye
düşünmeye başlıyorsunuz. Ama bir gün kayık biraz fazla yan yatıyor ve tamamen
suyla dolup hızla dibe batıyor. Buradaki mesaj şudur: Her ne kadar biz iklim
değişimini “kademeli” bir şey olarak düşünmeye yatkın olsak da kökten değişimler
de mümkündür. Sallanan kayık benzetmesinin ürkütücülüğü, bu noktayı
etkileyici biçimde aktarıyor ve mesajı akılda kalıcı yapıyor.
Ayrıca halkın kaygıları, merakları, duyguları ve ihtiyaçlarıyla bağlantı kurmak
her zaman iyi bir yöntemdir. Örneğin Carl Sagan ve Ann Druyan Unutulmuş
Ataların Gölgeleri (Shadows of Forgotten Ancestors) adlı eserde tarihöncesini
bilmeyen bir insanın, yanında kısa bir notla kapı eşiğine bırakılmış bir bebeğe
benzediğini söyler. Burada yazarlar insanların terk edilmiş bebeklere karşı
duyduğu hassasiyeti ön plana çıkararak duygulara yönelmiştir.
İki uyarı: Birincisi fazla şirin veya dolambaçlı benzetmeler yapmayın, çünkü
bu kendi zevkiniz için yazıyormuşsunuz izlenimini uyandırabilir. İkincisi yaptığınız
benzetmeler okuyucularınıza uygun olsun. Örneğin, İngiliz yazar Steven
Mithen The Prehistory of the Mind (Aklın Tarihöncesi) kitabında insan zihninin
yapısını bir katedrale benzetir. İngilizler bunu anlar, çünkü İngiltere’nin her
yerinde katedraller vardır. Ama katedral mimarisini bilmeyen Türk okuyucular
için futbolun veya otomobillerin kullanıldığı, tamamen farklı bir benzetme
yapmak gerekebilir.
Bu yaklaşımla, bilimsel verilerin gündelik hayatta kullanılan terimlere “tercüme
edilmesi” kolaylıkla sağlanabilir. Sizin amacınız okuyucuların bilimsel bir
yazı okuduklarını unutup “Vay canına, evren ne kadar da büyüleyici bir yermiş!”
diye düşünmelerini sağlamaktır. Bunun için boş zamanlarınızda sürekli okuyup
kelimelerle yapabileceğiniz oyunlara örnekler düşünmeniz çok yararlı olacaktır.
6. Ele aldığınız konuyu her yönüyle anlamaya çalışın. Bilginin üretimi
sırasında oluşan karşıt görüşleri iyi özümseyin. Bilim insanları birçok
hipotezden hangisinin bulguları daha iyi açıkladığı konusunda genellikle anlaşamaz. Mars’ta hematit mineralinin bulunması orada eskiden
okyanusların olduğunu mu kanıtlar yoksa bu, volkanik faaliyetlerle
de açıklanabilir mi? Fosil kanıtlar ve DNA kanıtları modern insanın
kökeninin Afrika olduğunu söyleyen modeli destekliyor mu, yoksa insanın
aynı anda birçok bölgede ortaya çıktığını söyleyen modele ilişkin
bulgular var mı? Bir popüler bilim yazarı olarak bu tür “anlaşmazlıklar”
hakkında bilgi sahibi olmanız gerekir. Maalesef dergiler çok nadiren
yazarlara her şeyi açıklayabilecekleri kadar geniş yer ayırır. Dolayısıyla
bu tip anlaşmazlıklardan ne zaman bahsedeceğinize karar vermeniz
gerekecektir. Gerçekleri gizlememeniz, ama anlaşmazlıklardan bahsederken
konunuzdan da sapmamanız gerekir.
Ayrıca araştırma yönteminden kaynaklanabilecek belirsizlikleri vurgulayan,
anlamı belirsiz ifadeleri çok sık kullanmamakta yarar var; örneğin
“bulgular bunu gösteriyor olabilir”, “muhtemelen şöyle olabilir”
gibi. İşte bu nedenle ele aldığınız konuyu iyi bilmelisiniz. Eğer belli bir
hipotez, alanın uzmanları tarafından ortada hiç bir anlaşmazlık olmayacak
derecede genel kabul görüyorsa, konudan sapmanıza da gerek olmaz.
Ama eğer çok sayıda bilim insanı belli bir görüşü reddediyor veya
başka bir görüşü savunuyorsa, bunu açıkça belirtmelisiniz. Normalde
“X hipotezi, Y ve Z hipotezine göre daha genel bir kabul görmektedir”
demeniz yeterlidir. Bunun ardından hemen makalenizin asıl konusuna
dönmeniz gerekir. Böylece hem konudan sapmamış hem de anlamı
belirsiz, kaçamak ifadeler kullanmamış olursunuz. Bununla beraber,
bilim insanlarının aynı bulgu üzerinde yaptığı farklı yorumlar yazınızı
çok ilginç kılabilir. Çünkü anlaşmazlıklar bilimsel akıl yürütmenin nasıl
bir şey olduğunu bize yakından gösterir. Dolayısıyla sonuçta okuyucularınızın
niteliğini göz önünde bulundurarak anlaşmazlıkların kapsamlı
bir biçimde ele alınması gerekip gerekmediğine, anlaşmazlıkların
ne derecede kabul gördüğüne ve asıl konunuza bir şey katıp katmadığına
karar vermeniz gerekecektir.
7. “En iyi”, “en büyük” ve benzeri ifadeler kullanmamaya çalışın.
Eğer kullanacaksanız bu ifadeleri neye dayanarak kullandığınızı mutlaka
açıklamalısınız. Örneğin, rekorlar kitabı veya çok okunan bir derginin
listesi veya bir anketin sonuçları gibi.
Kullandığınız sayılar okuyucu için anlamlı olmalı. Bilim genellikle
gündelik hayatta karşılaştığımız miktarlardan çok farklı olan, çok küçük
ya da çok büyük miktarlarla uğraştığı için bazı sayılar “korkutucu”
olabilir. İyi bir popüler bilim yazısı bu tür ölçümleri insan ölçeğinde bir
anlam ifade eden, daha tanıdık terimlere “tercüme eder”. Örneğin okuyucularınıza
Güneş’in Dünya’dan 150.000.000 kilometre uzak olduğunu
söylemek pek anlamlı olmayabilir. Çünkü 150.000.000 kilometre gözde
canlandırılamayacak kadar büyük bir sayıdır. Güneş’in bir astronomi
birimi uzakta olduğunu söylemek de aynı derecede yararsızdır; astronomi
biriminin gündelik hayatımızla ne ilgisi var? İnsanların her gün
yaptığı bir şeyle, örneğin otomobil kullanmakla ilgili bir örnek vermek
çok daha iyi olacaktır. Okuyucularınıza Güneş’e olan 150.000.000 kilometrelik
mesafeyi saatte 90 kilometre hızla ilerleyen (çok özel) bir otomobille
kat etmenin neredeyse 200 yıl süreceğini söyleyebilirsiniz. Ya
da bir sürücü otomobilini Güneş’e doğru 1809 yılında sürmeye başlasaydı
hedefine daha yeni varmış olurdu, diyebilirsiniz.
Bu örnekle Güneş’le aramızdaki mesafenin ne kadar büyük olduğu,
çoğu insanın her gün yaptığı otomobil sürmek gibi bir etkinlikle anlaşılır
hale getirilip aktarılmış olur. Önce gerçek uzunluk verilmiş, sonra
“tercüme edilmiştir”. Sayı verirken “doğru” sayıları vermeniz gerekir
ama mutlaka “çok kesin” olmanız gerekmez. Burada “doğruluk”, “tercüme
ettiğiniz” sayıların yaklaşık değer alanında kalması anlamına gelir;
popüler bilim yazarlığında bu yeterlidir. “Çok kesin” olmak ise kesin
sayı vermektir: Örneğin 149.660.000 kilometreyi saatte 88,5 kilometre
hızla kat etmenin 192,91 yıl süreceğini söylemek… Çok az okuyucu ondalık
sayılara dikkat eder, zaten popüler bilim yazarlığı da karmaşık detaylardan
çok genel doğrular ve kapsayıcı kalıplarla ilgili bir iştir.
8. İyi bir yazı yazmak için dilin (ses bilgisinden cümleye kadar) bütün
kurallarının ve söz varlığının çok iyi bilinmesi gerekir. Kelimelerin
anlamlarını, bunlar arasındaki anlam inceliklerini ve dilin ifade kabiliyetini
iyi bilmek yazara kolaylık sağlar. Bu konudaki birikimin bir anda
oluşması elbette mümkün değil. Öncelikle konunun önemine inanır,
bol bol okur, araştırır, yazma alıştırmaları yapar, sabırlı olur ve bunu zamana
yayarsanız bu birikimi kazanabilirsiniz.
9. Yazdığınız yazıya kutsal bir metin gibi yaklaşmayın; mutlaka başkalarına
okutun, kontrol ettirin, görüş alın ve düzeltmeleri dikkate alın.
İlk taslağı bir defada ortaya çıkarmak genellikle iyi bir yöntemdir. Böylece
daha konular kafanızda canlıyken söylemek istediğiniz her şeyi yazıya
dökmüş olursunuz. Bu taslağı zaman varsa bir iki günlüğüne kenara
bırakın ve sonra tekrar okuyup düzeltin. Eğer yazınız düşündüğünüzden
daha fazla bilgi içermeye başladıysa, bu bilginin sadece bir kısmını
aktarmayı, ama bunu kesinlikle açık ve net bir biçimde yapmayı
deneyin. Yazınızda sizi hikâyenin ana hattından uzaklaştıracak kadar
çok bilgi kullanmayın.
Taslağı daha sonra mutlaka bir uzman danışmana okutun. Bu aşama
çok önemlidir, çünkü yazınız yanlı veya aşırı basitleştirilmiş olabilir.
Danışmanın eleştirilerini ciddiye alın; ancak yazınızdaki ayrıntı ve basitlik
dengesi sonuçta sizin kararınıza bağlıdır. Yazınızı son bir defa daha
gözden geçirtin; dilde tutarlılık olmasını ve imla hatası kalmamasını
sağlayın. Bu hataları sizin görmeniz çok zordur.
10. Sizi konuyla ilgili araştırmaları olan diğer kurumlar veya bilim
insanlarıyla karşı karşıya getirecek ve yargıya intikal edebilecek durumlardan
uzak durmaya çalışın. Bunlar arasında intihal önemli bir yer tutar.
11. Bilgi kaynaklarınız konu hakkında söz sahibi kurumlar ve bilim
insanları olsa da, bilgiyi her zaman sorgulayın ve eleştirel olmaya gayret
edin. Bol bol okuyarak bilginizi artırın ve ufkunuzu genişletin.