“Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşmadır.”
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler tarafından küresel ısınmaya yönelik imzalanan ilk hükümetler arası, uluslararası çevre sözleşmesidir. Sözleşme, çevresel kirliliklerin iklim değişikliği üzerindeki etkisini ve atmosferdeki sera gazı gibi zararlı gazların olumsuz etkilerini en aza indirmek için çalışmalar yapılmasını amaçlamaktadır. 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Aynı tarihte “Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi” ve “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi” de kabul edilmiştir.
Paris İklim Anlaşması Neden Önemli?
Paris Anlaşması’nın 2016’da yürürlüğe girdiğini söylemiştik. Mart 2021 itibariyle, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (UNFCCC) 191 üye ülke anlaşmaya taraftır. Anlaşmayı onaylamayan 6 üye ülke vardır: Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye. Ülkemiz sözleşmeyi imzalamış ancak sözleşmeye taraf olmamıştır. Bu 6 ülke içerisinde atmosfere salınan zararlı gazlar konusunda, en büyük emisyon kaynağı ilk 20 içerisinde yer alan ülkeler İran ve Türkiye’dir.
Bunun yanında Amerika Birleşik Devletleri 2020 yılında Trump döneminde Paris İklim Anlaşmasından çekilmişti. Trump, sözleşmeden çekilme gerekçesi olarak Hindistan ve Çin gibi ülkeler fosil yakıtlar kullanırken ABD’nin karbon salınımlarını sınırlamasının adil olmayacağını öne sürmüştü. Dünya atmosferine en fazla sera gazı salan ülke olan ABD, sözleşmeden çekilen tek ülke olmuştu. Joe Biden ile gelen yeni yönetim, Amerika’nın sözleşmeye tekrar katılması için Birleşmiş Milletlere başvurusunu yaptı. Böylelikle ABD, Birleşmiş Milletlere bilgi vererek sözleşmeye resmen dönmüş oldu.
Paris Anlaşması’nın uzun vadeli sıcaklık hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerden 2° C (3,6° F) artış seviyesi ile sınırlı tutmaktır ve hatta 1,5°C çaba harcanmasıdır. Çünkü sıcaklık artışını 2°C yerine 1,5 ile sınırlamak riskler ve etkiler anlamında iklim değişikliğinin risklerini ve etkilerini önemli ölçüde azaltacağını kabul edilmektedir.
Paris Anlaşması; karbon emisyonlarını azaltma, iklim değişikliğine ayak uydurarak yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanma ve gelişmiş ülkelerin diğer ülkelere öncülük etmesini hedefler. Paris Anlaşmasıyla, her ülke küresel ısınmayı ve iklim değişikliğini en aza indirmek için çalışmalı, planlamalı ve bunları düzenli aralıkla raporlamalıdır.
Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı
“Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere sunulan Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanı’nda, 2012 yılında 430 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonlarının, azaltma önlemleri ile 2030 yılında 929 milyon tona kadar çıkarabileceği belirtildi. Başka bir deyişle Türkiye sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdü vermedi, iki katından fazla artırabileceğini söyledi.” Ülkemizde de iklim değişikliği alanında gerekli çalışmaların yapılması önem arz ediyor.
Günümüz dünyasındaki en önemli sorun olan iklim değişikliği konusunda insanlığın, ülkelerin gerekli özveriyi göstererek çalışmalar da bulunması gerekiyor. Dünya bizim dünyamız, ona iyi bakmak da bizim elimizde… Rengi, ahengi solmuş bir dünya görmektense; renkli, canlı bir dünya görmeyi hedefleyelim.