Öğrenmenin En Kestirme Yolu

Öğrenmenin en kestirme yolu:

Belli durumlar ve sorunlar karşısında tepki ve davranış oluşturma, gerektiğinde bunları değiştirip yenilerini edinebilme yeteneği olarak da tanımlanabilen öğrenmenin bununla sınırlı kalmayan birden çok açıklaması ve yorumu vardır.Pedagojik Formasyon kitaplarında bile insanın yaşadığını öğrendiği yazılıdır. Evet, insan yaşadığını öğrenir. Öğrenmenin en etkili ve kestirme yolu yaşamaktır. Nitekim sürekli eleştiri yağmuruna tutulan çocuklar kınama ve ayıplamayı, kin ortamında büyütülen çocuklar kavga etmeyi, alay edilip aşağılananlar sıkılıp utanmayı, utanç duygusuyla eğitilenler ise kendini suçlamayı öğrenir.Birbiri ile karıştırılan alışkanlık ve öğrenme aynı şeyler değildir. Alışkanlığın ilki bedensel dayanıklılık kazanmak, ikincisi ise ortaya konulan davranışın adımlarını ölçmeye yetmeyecek kadar hızlı çalışmak biçiminde açıklanabilen 2 ayrı tanımı var. Yani bir işi beklenenin ötesine geçecek bir hızla yapmaya başlamışsanız uyum sağlamanızın istendiği işe alışıyorsunuz demektir.Öğrenme ile karıştırılan ezber konusuna da değinmeden edemeyeceğim. Doğruluğu herkesçe bilinen ve sogulama yapmayı gerektirmeyen bilgilerin geçici olarak akılda tutulması işlemine ezber denir. Buna basit bir örnek vermem gerekirse: Türkiye’nin 7 coğrafî bölgesinde yetişen tarım ürünlerinin adlarını sınavı bitiren son ana kadar aklımızda tutmak öğrenme değil ezberleme işleminin bir sonucudur. Ezber unutulanın yakında olandan yardım alınarak anımsanacağı bilgiler ile oluşturulmuş geçici süre için akılda tutma işlemi olarak tanımlandığından düşünmeye özendirici ve sorgulatıcı yanı yoktur. Kaçınılmaz ölçüde kopya çekmeye yöneltici olan ezbere dayalı eğitim anlayışı öğreticilikten uzak kalan bu özelliğiyle bitirdiği okula hiçbir şey bilmeden veda eden öğrenciler yetiştirir. Yaşamdan kopuk bir eğitimin başarıya tutunma şansı yoktur. Toplumumuza yanlış yerleştirilmiş öğretmen algısı yüzünden genç kardeşlerimiz öğretmen olma isteklerinden vazgeçebiliyorlar. Oysa öğretmenlik yalnızca kitapta yazılı olanı yorumlamak, öğrenciye okutmak ya da birer soruya çevirmek değil okunanı anlaşılır kılarak ve birlikte öğrenerek yapılacak çok kutsal bir meslektir. Öğretmenlik bizlere söylenen en genel tanımıyla Davranış Mühendisliği’dir. Yeter ki sevgiden, ders anlatmanın verdiği o muhteşem zevkten, karşılıklı anlayış ve hoşgörüden ödün vermeden sürdürülsün. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın. Yüzünüzden gülücük, sofranızdan bereket, dilinizden tatlılık hiç eksik olmasın.