ÖĞRENCİNİN KENDİNİ OKULDA MUTLU, HUZURLU VE RAHAT HİSSETMESİNİN EĞİTİM-ÖĞRETİM SÜREÇLERİNE OLAN 7 ETKİSİ !

blog yazarı
Ceren Moghaddam

Öğrenci okulda mutlu, huzurlu ve rahat hissetmiyorsa ; hiçbir eğitim modeli başarılı olamaz. Eğitim sistemi ; uluslararası eğitim modelleri, sınavlar, programlar, endüstri 4.0 geleceğin eğitimi gibi kavramlar üzerinden tartışılıyor. Bunlar çok önemli ancak eğitim ve öğretim süreçlerinin öznesi olan öğrenci her şeyden daha önemlidir.

Çocuğun okulda kendini mutlu, huzurlu ve rahat hissetmesinin eğitim-öğretime olan 7 temel etkisi aşağıdaki gibidir :

  1. Artan Motivasyon: Okulda kendini mutlu, rahat ve huzurlu hisseden çocuklar, yeni kavram ve fikirleri öğrenmek için daha fazla motive olurlar.
  2. Artan Konsantrasyon: Bir çocuğun mutluluk hissi, ders süresi boyunca daha iyi bir konsantrasyona yol açarak, dış etkenler veya sınıftaki diğer öğrenciler tarafından dikkati kolayca dağılmadan işlerine daha fazla odaklanmalarını sağlayabilir.
  3. Öğrenmeye Yönelik Olumlu Tutumlar: Bir çocuk bir eğitim ortamında kendini güvende ve mutlu hissederse, öğrenmeye karşı olumlu tutumlar geliştirebilir; bu, öğretmenler tarafından sağlanan müfredat materyallerinin kapsamı dışındaki konuların daha fazla araştırılmasını sağlar, ancak bilgi tabanlarını derinleştirebilecek ilgili konulardır. Bugün sınıflarda tipik olarak öğretilenlerin ötesinde – genel akademik performansın yanı- sıra yaşam yolunda daha sonra başarı için gerekli olan eleştirel düşünme becerilerini geliştirir.
  4. Öğretmenler ve Akranlarla Daha Güçlü İlişkiler: Mutluluğun getirdiği güven duygusu, çocukları hem öğretmen/öğrenci etkileşimleri, hem de akranları arasında daha güçlü ilişkiler kurmaya yönlendirir. Empati, etkin dinleme gibi sosyal gelişim yönleriyle birlikte daha iyi iletişim becerilerine yol açar. Sınıf arkadaşları arasındaki çatışmaları demokratik yollarla çözmeye yönelik fikirler geliştirmesine yardımcı olur.

5.Geliştirilmiş Sınıf Ortamı : Duygular aracılığıyla yaratılan canlandırıcı bir atmosfer, neşe, rahatlık, huzur gibi olumlu duygular açığa çıkarabiliyorken ; geleneksel sınıflarda görülen, stresli etkinliklerle dolu, testler, ödevler, teslim tarihleri ve artan psikolojik baskıların ; korku, öfke, can sıkıntısı, ilgisizlik gibi olumsuz durumlara neden olduğu biliniyor.

  1. Ders Materyalinin Daha İyi Anlaşılması : Çevresinde meydana gelen rahatsız edici unsurlar hakkında endişelenmek yerine, yalnızca çalışmalara ayrılan artan dikkat süresi ile – öğrenci, sunulan bilgileri daha hızlı içselleştirme olanak tanıyan ders materyali hakkında daha derin bir içgörü kazanır.
  2. Daha Yaratıcı Düşünme Teşvik Edilir : Kendini güvende hissetmek, zihne açık yaratıcı çözümler sağlar, dolayısıyla yalnızca önceden programlanmış cevaplara büyük ölçüde güvenmek yerine yenilikçi düşünce süreçlerini de deneyimlesi için öğrenciye cesaret verir.

Eğitimde önce çocuğa odaklanmak oldukça önemlidir. Çocuk okulda mutlu mu ? Herhangi bir korkusu var mı ? Kendini baskı altında veya çaresiz hissediyor mu ? Akran zorbalığına maruz kalıyor mu? Kendini ifade edebildiği için mutlu mu ? Tüm bunlar ve benzeri soruların detaylıca her bir öğrenci için düşünülmesi oldukça elzemdir. Bu nedenle, öğrenciyi tanımaya yönelik pedagojik yaklaşımlar üzerinden öğrenme ortamlarının dolayısıyla öğrenmenin yeniden ele alınması gerekir.

Ceren Moghaddam
Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. Tiyatro, Oyunculuk, Yaratıcı Drama, Müze eğitimi, Takım çalışması, Etkili İletişim, Beden Dili, Enneagram, Eğitim Yönetimi ve Denetimi, Liderlik, İkna teknikleri ve Hikayeleştirme (University of Michigan) , P4C (Montclair State University) aldığı eğitimler arasındadır. Türkiye Gençlik ve Çocuk Müzeleri Derneği yönetim kurulu üyesidir. İstanbul başta olmak üzere Türkiye ’nin pek çok ilinde kurumlara ve şahıslara danışmanlık yapmaya ve eğitimler vermeye devam etmektedir.