MEB Çocuğa Yönelik Şiddetin Önlenmesi İçin Proje Yapıyor, Okul Müdürleri Öğrencilere Şiddet Uyguluyor

Milli Eğitim Bakanlığı ile Avrupa Birliği arasında, iki yıl önce, 3 milyon avro bütçeli olduğu açıklanan “Çocuğa Yönelik Şiddetin Önlenmesi Projesi” başlatılmış ve söz konusu projenin 26 ay süreyle 10 pilot ilde (Erzurum, Elazığ, Malatya, Konya, Kayseri, Çorum, Diyarbakır, Gaziantep, Adana ve Mersin) uygulandığı açıklanmıştır.
“Çocuğun fiziksel, duygusal, sözel, psikolojik ve siber olmak üzere şiddetin her türünden korunarak, onun yararını en üst seviyede sağlayan, güvenli ve sağlıklı bir eğitim ortamı yaratılması”nın hedeflendiği proje sürerken, çok sayıda okulda okul müdürlerinin öğrenci ve öğretmenlere karşı baskıcı uygulamalarının artması, bazı okul müdürlerinin öğrencilere yönelik psikolojik ve fiziki şiddet uygulaması büyük bir çelişki oluşturmuştur.
MEB “Çocuğa Yönelik Şiddetin Önlenmesi Projesi” ile ilk hedefin çocuğa yönelik şiddet ile ilgili önleme ve izleme hizmetlerinde kapasite güçlendirilmesi olduğunu, Bu bağlamda MEB`in çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi konusunda kurumsal kapasitesinin artırılması ve mevzuatın iyileştirilmesi çalışmaları yürütüldüğü açıklanmıştır. Bu kapsamda, proje bütçesi 3 milyon avro gibi büyük bir rakam olmasına karşın 81 il, 650 okul ve 10 bin dolayında öğrenci-öğretmen-veli-yöneticiye anket uygulanarak yürütülen bilimsel araştırmadan elde edilen bulguların ülke çapında “çocuğa yönelik şiddet risk haritası” hazırlanmasında kullanılacağı açıklanmıştır.

Bakanlığın ikinci hedef olarak “kendine güveni olan, yaşam becerileri gelişmiş öğrencilerden oluşan okul modeli” geliştirilmesini hedeflemesi dikkat çekicidir. Geçtiğimiz hafta Ankara Mamak`ta Ali Şir Nevai Ortaokulu müdürünün bir sınıfta tahtayı öğrencinin kafasından tutarak silmeye çalışması gibi örneklerin yaşandığı bir ülkede “şiddetten arındırılmış okul modeli”nin nerede durduğunu merak etmemek elde değildir. Bu ve benzeri örneklerin son yıllarda giderek artmış olması dikkat çekicidir.

MEB, bir taraftan 3 milyon avroluk bütçesi olan ve bu paranın nereye harcandığına ilişkin ayrıntılı bilgi vermekten kaçındığı bir proje ile “Çocuğa Yönelik Şiddetin Önlenmesi”ni sağlayacağını iddia ederken, diğer taraftan siyasal-sendikal referanslara göre atanan bir okul müdürünün öğrenciye yönelik insanlık dışı uygulamalarına sessiz kalması büyük bir çelişkidir.

Eğitim yöneticilerinin öğrencilere yönelik baskı ve şiddetini denetlemekten aciz, öğretmenler ve öğrenciler üzerinde baskıcı ve otoriter uygulamalara imza atan mevcut zihniyet, çocuklara yönelik şiddeti önlemek bir yana okullarda şiddetin asıl kaynağı haline gelmiştir.

Eğitim Sen olarak, şiddetin hiçbir biçiminin ne okulda ne de toplumsal yaşamda kabul görmemesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz. Son yıllarda giderek artan örneklerde olduğu gibi, özellikle okullarda şiddete yönelen okul müdürlerinin yöneticilik görevine son verilmesini ve asla eğitimcilik yapmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı`nın ve her bir okulun şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve şiddetin nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı olmadığı sürece, nerelere harcandığı konusunda soru işaretleri olan yüksek bütçeli projelerde okullarda ya da toplumda çocuklara yönelik şiddeti ortadan kaldırmak mümkün değildir.

Çözüm Önerilerimiz
Okulda şiddet, erişkinlerin tepkisel yaşamının en açık bir şekilde görünen şekillerinden birisidir. Çocuk ve gençlerin hem şiddetin uygulayıcısı, hem de şiddetin mağduru olduğuna dikkat edilmelidir. Bu nedenle okullarda yaşanan şiddet olayları hem psikolojik, hem de sosyolojik bir sorun olarak ele alınmalıdır.
Okulda şiddetin önlenebilmesi için, sorun fark edildiğinde gecikmeksizin müdahalenin yapılması gerekmektedir. Müdahalenin yöntemi önemlidir. Temel amaç sorunu anlamak ve en etkin müdahale yöntemini uygulamaktır. Korkutma, bastırma, ayıplamanın uzun vadede çözüm olmadığı bilinmektedir.

Okulda şiddetin önlenmesinde rehberlik uzmanlarının rolü önemlidir. Rehberlik uzmanı ile sorunlu öğrencilerin yapıcı görüşmeleri, öğrencilerin yaşam tarzlarının değişmesinde önemli bir rol oynayabilir. Rehberlik hizmetlerinin önemsenmesi ve yaygınlaştırılması şiddet sorunun çözümünde önemli bir adım olacaktır.
Çocuklarımızın içinde bulundukları toplumsal çevreye özen gösterilmeli, davranış bozukluğunun kökeninde toplumsal çevrenin nasıl bir rol oynandığı irdelenmelidir. İçinde bulunulan çevre suç işlemeye itiyorsa, çevre değiştirilmelidir.

Eğitim yöneticilerinin ve öğretmenlerimizin topluma yansıyan şiddet dalgasının geriletilmesinde önemli bir rolleri vardır. Bu bakımdan, okulları esir alan şiddet ve çeteleşme olgusunun önüne geçmek için eğitim-öğretim kurumlarında suç ve ceza kavramı üzerine bilgilendirici, eğitici, açıklayıcı etkinlikler düzenlenmelidir.

Editör
Türkiye Eğitim Kampüsü - İlkokul ortaokul lise üniversite eğitim etkinlikleri duyuruları.