LİDYALILAR, MARSHMALLOW VE PLASTİK BİR YÜZÜK

Blog Yazarı
Bilge Sevil ASLANv

Tarım devrimi öncesi toplumlarda yiyecek ve araç-gereç takasının olduğunu gösteren bazı kalıntılar olsa da takas yapmak hayatımıza yerleşik hayata geçişle başladı. Tarım toplumları ihtiyaç fazlası ürünlerini diğer toplumlarla ticarette kullandı. M.Ö. 3500 ile M.Ö. 1500 arasındaki bronz çağının başında toplumlar artık kentler oluşturmaya başlamıştır. Bu sırada belli ölçeklere ayrılmış arpa ve buğday takas aracı olarak kullanılmaya başlandı. İlk faiz ve kredi işlemleri de Orta Doğu’daki Babil ve yazıyı keşfetmesiyle ticarette de önemli bir avantaj sağlayan Sümer devletleri arasında oluşmuştur. Milattan Önce 7. Yüzyılda ise Lidyalılar tarafından altın gibi nadir bulunan madenlerin preslenmesi ile ‘para’ bulundu ve daha adil bir takas aracı olarak kullanmaya başlandı. Ekonomi de böylece insanlığın başının belası oldu! Birçoğumuz hala anlayamıyor bile ekonomi nedir veya para nasıl yönetilir zira tarih çağları ilerledikçe takasla başlayan bu denklem global bir satranca dönüştü.

Gelecekte daha yüksek bir kazanç elde etmek için anında tatmin olma isteklerinden vazgeçmek, kârlı olanı seçmek ekonomi için önemli olsa bile anlaşılması o kadar da kolay değildir. Böyle bir karar öz-kontrol, mukayese edebilme ve dürtüsel tepkilerini bastırmak da zorundadırlar. Örneğin 1970’ten beri tekrarlanan marshmallow deneyinde bu kararın zorluğunu görebiliriz. Deneyde çocuklar, önlerine duran 1 adet marshmallow ile bir odada yalnız bırakılırlar ve marshmallow’u yemezler ise 20 dakika sonra 1 marshmallow daha kazanacakları söylenir. Deneyin sonunda çocukların bazıları hazlarını erteleyemezler, bazıları küçük parçalar alıp aslında yemediklerini iddia eder, bazıları ise kararlılıkla sürenin geçmesini bekler. Ancak onlar çocuktur ve ekonominin kurallarını yeni yeni öğrenmeye başlar, zaten bu deneyde çocukların ilerideki kararlılıklarını bu deneyle ilişkilendirmeyi hedefler. Fakat bu beceri yalnız çocuklarda ya da yetişkin homo sapiens’lere ait değildir. Gelecekteki kârı arttırmayı sağlayan bir gecikmeye yönelik tolerans ise sadece insanlara ait değildir; şempanze, köpek, deniz aslanı (zalophus californiaunus) ve mavi doctor lapin balığı (labroides dimidiatus) gibi  canlılarda da bu karar mekanizması görülür.

22 ağustos 2018’de yayınlanan bir makalede ise Max Planck Enstitüsü Ornitoloji Bölümünde dört tür papağanın ‘ekonomi bilgisi’ test edildi. Bunun için besin değerleri ile doğru orantılı bir şekilde tercih edilen mısır (düşük besin değeri), ay çekirdeği (ortalama besin değeri) ve cevize (yüksek besin değeri) karşılık 3 tane ‘jeton’ belirlendi. Bu jetonlardan birisi karşılığında mısır alabileceğin dikdörtgen şeklinde küçük bir metal parça, bir diğeri karşılığında çekirdek kazanacakları köşeli yine metal bir parça ve son olarak büyük ödül olan cevizi kazanacakları plastik bir yüzük.  Papağanlar, hangi jetonun karşılığında hangi besini elde edebileceğini öğrendikten sonra papağanlara biri besin diğeri ‘jeton’ olmak üzere iki seçenek sunuldu.

  • Ceviz, her zaman kazanandı! Daima cevizi seçmenin ilk sebebi kârlı bir seçim olmasıydı; zira plastik yüzük hariç, her iki jetonun karşılığı da cevizden daha düşük besin değerine sahip yiyeceklerdi ve mantıklı olan en yüksek besin değerine sahip cevizi seçmekti. Diğer sebep ise hazzı ertelemenin gereksizliği olacak ki örneğin plastik yüzük ve ceviz karşılaştırmasında, jetonla yine aynı besini alacakları için bu zamanı kaybetmeye gerek duymadılar.
  • Diğer karşılaştırmalarda ise yine karşılığında alınacak yiyecek ve hemen elde edebilecekleri yiyecek karşılaştırıldı, böylece besin değeri daha yüksek olan yiyecek veya onun ‘jeton’ karşılığı tercih edildi. Ancak bazen papağanlar bu jetonları aldıktan sonra besin almak için geri vermekte tereddüt yaşadı, kim bilir belki de biriktirmeyi düşündü!

Tıpkı marshmallow deneyindeki gibi sabredemeyenler ya da ‘zarara’ uğrayanlar olsa da 4 papağan türünün de kararları genelde ekonomikti; yeşil amerikan papağanları (green macaw) en doğru kararı verenlerdi.

Özetle ekonomiyi bizler de öğrenebiliriz, en azından bu deney az buçuk anlayacağımızı gösterdiğini düşünüyorum. Sadece geleceğimizi de düşünüp şu anki hırslarımızı, geçici heveslerimizi bırakmalı ve mantıklı düşünmeliyiz. Her ne kadar ekonomi denilince aklımıza para gelse de para, buz dağının görünen kısmıdır. Ekonomi Eski Yunanca’da oíkos “ev” ve nomós “yönetim, düzen” sözcüklerinin bileşiğidir yani kısaca “ev idaresidir” denilebilir. Peki, bir evi idare etmek için para yeterli midir? Önemli olan aile bireyleri için doğru kararları verebilmektir ve bu her zaman tasarruf etmek veyahut para kazanmak değildir. Örneğin Endonezya’da her yıl 10 binden fazla papağanın pet şişelerle yurt dışına kaçırılması ve neredeyse %40’ının telef olması, Endonezya halkının üç kuruş için geleceğini nasıl çöpe attığını gösterir. Vicdanlı ve mantıklı kararlar vermeniz dileği ile…