Kimya Öğrenimi ve Öğretimi

blog yazarı
Selena Hamitoğulları

Bu sene aldığım bir kimya öğretimi dersi kapsamında öğrendiklerimle kimya öğretimi, bilim ve öğrenme kavramları üzerine düşünmeye vaktim oldu. Tüm fikir inşa sürecimin sonunda bir kimya öğretmeni adayı olarak kimya öğretiminde ana hedefimi, öğrenciye kimyanın günlük hayattaki yansımalarını görebilmelerini sağlamak olarak belirledim.

Maalesef öğrenciler kimya dersini laboratuvar ortamında tehlikeli kimyasal maddeleri birbirine katmaktan ibaret görmektedir. Aslında kimya temelinde maddeyle ilgilendiği için günlük hayattaki meselelere entegre edilmeye açık bir alandır. Kimyanın bu özelliği, kimya öğretiminde günlük hayat örnekleri ve günlük hayat problemlerine çözüm üretme, problemler ve teorik bilgiler arasında ilişki kurabilmek gibi günlük hayat problemleriyle ele alınırsa kimya dersleri hem daha öğrencinin aktif olduğu hem de öğrenme adına daha verimli geçen bir ders olacaktır.

Kimya öğretimiyle ilgili alt-hedefim ise bununla ilişkili olarak bilim okur yazarı olmasına katkı sağlamaktır. Bilim okur yazarlığı bireyleri araştırma, sorgulama, eleştirel düşünme, problemlere çözümler üretme ve en uygun çözümü bulma ve çevrelerine karşı meraklı, araştırmacı ve sorgulayıcı olmalarını ister. Eğer ana hedefimde belirttiğim gibi kimya öğretimindeki amacım öğrencilere kimya ve günlük hayattaki ilişkiyi kavratmak olursa, öğrencilerin çevrelerine sorgulayıcı, araştırmacı, meraklı olması ve günlük hayat problemlerinin çözümünde en uygun çözümü üretebilmeleri de kolaylaşır. Yani bu hedeflerime uygun aksiyonlarda bulunursam bilim okuryazarı bireyler olmalarına küçük bir noktada destek sağlamış olurum.

Öğrenme konusunda bir çok görüş ortaya atılmış olsa da, kendi öğrenme serüvenimi de düşündüğümde en çok kendimi açıklayamaya çalıştığımda ve bildiklerimi birilerine anlattığımda öğrendiğimi düşünüyorum. Bundan dolayı kimya dersinin en iyi ezber yapmaktan ziyade kavramlar üzerinde konuşarak, sunum yapılarak, takım çalışmalarında kendimizi açıkladığımız zaman öğrenildiğine inanıyorum.
Öğrencilerin sınıflara çeşitli deneyim ve bilgi birikimleriyle geldiğini zaten biliyoruz. Kimyayı öğrencilerimize öğretmek istiyorsak öğretmen olarak onların kavram yanılgılarını belirlemek ve bunların üzerine düşünmelerini sağlamamız gerektiğine inanıyorum. Bu konuda onlarda bilişsel dengesizlik yaratacak sorular sormak, sınıfta onlara düşünmeleri için alan açmak, tartışmaları için zaman tanımak, bulgularını veya düşüncelerini birbirleriyle paylaşmanın kendi kavram yanılgılarını ve düşüncelerini hızlıca gözden geçirmelerini sağlamasından dolayı bu süreçle beraber aslında “doğru” bilgiye kendilerinin de ulaşabileceklerine inanmaları konusunda onlara yardımcı olacağını da düşünüyorum.

evrimagaci.org%2Fpublic%2Fcontent media%2Fae1c097af117eb9e62a528bee14ebf3a

Ayrıca, ben bilimin insanlığın bir probleme karşı merakla ya da bir çözüm üretme amacıyla ilerlettiği ve beraber inşa ettiği bir sistematik bilgi birikimi olduğuna inanıyorum. Herkes her konuda uzmanlığa sahip olamasa da herkes kendi gözlemlerini ya önceki bilgilere dayandırarak veya gerçekliğe dayandırarak sunar. Bilimin temelinde gözlem ve deney yapma olsa da yorumlamak, diğer kavram ve disiplinlerle ilişkilendirmek ve analiz etmek vardır. Bilim kesin ve değişmez değildir. Her yeni bulgu ve araştırma bilimin ilerleyişine katkı sunar. Bilimin her dediği kesin doğru olarak belirlenmese de gözlem ve gerçekliğe dayalı olması bilime güvenmemizi ama aynı zamanda sorgulayıcı olmamızı da tetiklemelidir.