Kapitalizm ve Paternalizm Kıskacında Çocuk

Eğitim Sen Genel Merkezi`nin düzenlediği, Malatya Şubesi`nin yürütücülüğünü yaptığı “Kapitalizm ve Paternalizm Kıskacında Çocuk-Türkiye`de Çocuklara İlişkin Sorunlar ve Alternatif Politika Arayışı” başlıklı uluslararası sempozyum, 29-30 Kasım`da Malatya`da, Double Tree Otel`de düzenlenecek.
Sempozyumun konusu ve amacı ise şöyle:
Çocukluk, tarihsel ve toplumsal bir olgu olarak, yaşanılan zamana ve mekâna, ülkeye, içinde bulunulan sınıfa ve maddi koşullara göre değişir. Bu bağlam içinde çocukluk koşulları, ailenin ait olduğu sınıfsal konuma göre belirlenir. Günümüzde de çocuklar, neoliberal kapitalizmin ürettiği toplumsal eşitsizliklerin sonuçlarını aileleriyle, ait oldukları toplumsal sınıfla birlikte paylaşmaktadır.
Uygarlığın geldiği düzeye yönelik olarak sunulan bütün övgülere karşın, yaşadığımız yüzyılın gerçeklerinden biri, dünya çocuklarının çok büyük bir bölümünün eğitim ve sağlık hizmetlerine erişememekten şiddete, istismara, oyun zamanında çalışma zorunluluğuna, açlığa varan çeşitli sorunlar yumağı içinde yaşıyor olmasıdır. Ancak bu, dünyanın bütün çocuklarının aynı koşullarda yaşadığı, benzer sorunlarla karşı karşıya kaldığı anlamına gelmemektedir. Nitekim dünya çocuklarının içinde yaşadığı gerçekliğin bir yüzü de eşitsizliklerdir. Milyonlarca çocuk dünyaya gözlerini açlık ve yoksulluk sınırının altında açıp hayatta kalma mücadelesi verirken, daha küçük bir azınlık yüksek refah koşulları içine doğup mutluluk ve başarı ethosu peşinde yaşamını sürdürüyor.
Kısacası, altı çizilerek vurgulanmalıdır ki çocukların yaşadığı sorunlar, toplumsal sistemin eşitsiz ilişkilerinden bağımsız olarak ortaya çıkmaz. Tarım ya da sanayi sektöründe çalışmak, sokakta çalışmak veya sağlık hizmetine yetersiz erişim toplumun bütün kesimlerinin çocuklarının sorunu değildir. Bir yandan “çocuk merkezli” aile modelleri yaygınlaşırken öte yandan da çocuk emeği sömürüsünün yaygınlaşması bireysel tercihlerle ya da yalnızca kültürle açıklanamaz. Toplumun çocuklarının eşitsiz koşullarda yaşamaları ve büyümeleri ailelerinin “sınıf konumunu” paylaşmaları nedeniyledir. Bu nedenle, çocukluk deneyimini ve çocuklukla ilgili sorunları toplumsal sistemin ve yaşamın bütününden ayırmak olanaklı değildir. Dolayısıyla çocuklara ilişkin sorunlar politiktir ve politik bağlamından koparılarak sadece “işin uzmanlarına” (öğretmenler, doktorlar, psikologlar, yargıçlar, polisler vb.) havale edilerek çözülemez. Sorunun kaynağında toplumsal eşitsizlikler vardır ve eşitsizlik üreten sisteme dokunmadan çözüm üretmenin yolu yoktur.
Konuya Türkiye özelinde bakıldığında da yukarıda tanımlanan gerçeklikle karşılaşılmaktadır. Buna ek olarak Türkiye`de sorunların boyutunu büyüten iki olgu söz konusudur. Birincisi, geç kapitalist ülke koşulları nedeniyle neoliberalizmle birlikte sosyal devlet uygulamalarından geri çekilişinin çok daha hızlı olması, toplumda örgütlenme yoğunluğunun düşük olması, ekonomide kayıt dışılığın yaygınlığı çocukların karşılaştığı sorunların daha da derinleşmesine neden olmaktadır. İkincisi ise, ailenin, günlük yaşam pratiklerinin ve devletin dokularına yerleşmiş olan paternalist kültürün, toplumsal hiyerarşinin alt katmanlarında kalan öteki toplumsal kesimler gibi (kadınlar, LGBTİ bireyler) çocuklar üzerinde kurduğu baskıdır.
Çocuklara ve çocukluğa ilişkin sorunlar, kısaca özetlenen bu niteliklerine karşın akademi ve politika tarafından baskın bir biçimde liberal ideolojinin belirlediği zeminde toplumun homojen bir yapıya sahip olduğu varsayımı üzerinden ve onları üreten mekanizmalardan bağımsız, çoğu zaman da ailelerin ve bireylerin yanlış seçimlerine dayandırılarak sunulmaktadır. Bu yaklaşım biçiminin doğal sonucu olarak da sorunun kökenini hedef almayan çözümler ortaya konmaktadır. Örneğin “Çocuk işçiliğini”, “çocuk hakkı ihlallerini” sorunsallaştıran bu ana akım görüş, çözüm olarak hukuk yoluyla sınırlamalar konularak çocuk işçiliğine ilişkin sorunların çözülebileceğine, hatta yine piyasa araçlarıyla (etiketleme, standartlar gibi) çocuk emeği sömürüsünün önlenebileceğine, aile yapısına ve eğitim olanaklarına ilişkin kimi sorunların giderilebileceğine işaret ediyor.
Çocuklara ilişkin sorunlar böylesine kapitalizmin eşitsiz toplum dinamiklerine dayanıyorken sol teorinin ve politikanın da özne olarak ya da kolektif emeğin parçası olarak çocuğu yeterince gördüğü söylenemez. Sol teori ve politika da genel olarak reel politika ve uygulamaların eleştirisi ile yetinmekte, alternatif üretmekten uzak bir duruş sergilemektedir. Hatta çoğu zaman sol aktörler de tartışmaya ve çözüm arayışına reel politikanın belirlediği hat üzerinden katılmaktadır. Oysa, bu sorunların yapısal nedenleri ortaya konup alternatifler üretilmedikçe ortadan kaldırılamayacağı açıktır.
Yukarıda özetlenen bağlama dayanması öngörülen bu Sempozyum şu sorular etrafında şekillenecektir:
1) Türkiye`de çocukların dünyası nasıl açıklanabilir? Genel olarak ve Türkiye`de çocukların karşı karşıya kaldığı eşitsizlikler ve yaşadığı öteki sorunlar ile bütün bunları doğuran yapısal nedenler nelerdir?
2) Sol politikanın çocukluk ve çocuğa ilişkin sorunlar konusunda reel politikaya alternatif önerisi nedir? Çocukluk ve çocuğa ilişkin sorunlar konusunda alternatif bir sol politika nasıl olmalıdır?
3) Çocukların özne olarak var olabilmesi, eşit yurttaşlık haklarına kavuşması ve çocuk emeği sömürüsünün önlenmesi ve kısaca çocukların özgürleşmesi konusunda demokratik kitle örgütlerinin ve özel olarak da sendikaların konumu ve sorumlulukları ne olmalıdır?
Sempozyum programını görmek için tıklayınız.
İletişim Bilgileri:
Adres:
Eğitim Sen Malatya Şubesi
Nasuhi Cad. Hamidiye Mah.
Çekirdek Pasajı K: 3 NO: 14 – MALATYA
Tel : 0 422 3247338
Fax : +90 422 3253047
E-mail : malatya@egitimsen.org.tr
Mihriban Şengül: mihriban.sengul@gmail.com
Tarık Kaya: tarik_kaya44@hotmail.com

Editör
Türkiye Eğitim Kampüsü - İlkokul ortaokul lise üniversite eğitim etkinlikleri duyuruları.