KAOS VE HARMONY

blog yazarı
Selin Yıldırım

KAOS VE HARMONY

Doğanın insan üzerindeki etkisi nedir? Peki biz doğaya hangi açıdan bakmalıyız? Birçok insanın çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da farklı bakış açıları vardır. Fakat önemli olan unsur bizim doğadan nasıl yararlandığımız ve ondan ne tarz çıkarımlarda bulunduğumuzdur.

Hepimizin bildiği gibi doğa kaostur ve kaos bu dünyada ki en düzenli şeylerden biridir. Bunu anlamanın en güzel ve kolay yöntemlerden biri de Big Bang ’dir. Bunun temelinde düzensizlik vardır yani kısada kaos diyebiliriz.

BİG BANG NEDİR?

Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu “tek nokta” nın (TEK NOKTA: Evren genişlediğine göre, zamanda geriye doğru gidildiğinde çok daha küçük bir evren, daha da geriye gittiğimizde “tek bir nokta” ortaya çıkıyordu.), korkunç çekim gücü nedeniyle “sıfır hacme” sahip olacağını gösterdi. Penrose ve Hawking 1970 yılında yayınladıkları bildiride, evrenin sıfır hacme sahip bu “noktanın” patlamasıyla meydana geldiğini ortaya koydular. Buldukları denklemlerin doğruluğu başka hiçbir alternatif düşünceye yer bırakmıyordu. Böylece “Big Bang” (Büyük Patlama) adıyla anılan teori matematiksel olarak da ispatlanmış oluyordu.

Big Bang’in gösterdiği önemli bir gerçek vardı: Sıfır hacim “yokluk” anlamına geldiğine göre, evren “yok” iken “var” hale gelmişti.

Dünyadaki birçok teknolojik gelişme birçok başarılı girişimin ardında hep doğa vardır. Çünkü insan beyni biz farkında olmadan doğayı hayatımıza entegre ediyor. Buna kanıt olarak Dünyada’ ki birçok teknolojik gelişmeleri verebiliriz. Bunlardan birkaç tanesi şöyle sıralanmakta;

Denizaltılar ve Nautilus: Nautilus isimli deniz canlısı suya dalmak istediğinde vücudunda bulunan içi boş odacıkları su ile doldurur. Yüzeye çıkmak istediğinde ise, ürettiği özel bir gazı bu dalış hücrelerine pompalar ve suyun boşalmasını sağlar. Denizaltılarda da Nautilus’taki gibi dalış odaları yapılmakta, içeri alınan suyun boşaltılmasında ise su motorlarından faydalanılmaktadır.

Münih Olimpiyat Stadı ve Yusufçuğun Kanatları: Yusufçuk yine başrolde. Milimetrenin 3000’de 1’i kalınlığındaki kanatları bu kadar ince olmasına rağmen dayanıklılığıyla dikkat çeker. Dayanaklı olma sebebiyse kanatlarının bine yakın bölmelerden oluşması. Bu bölmeler sayesinde uçarken yırtılmalar yaşanmamaktadır. Münih Olimpiyat stadının çatısı da aynı yöntemle inşa edilmiştir.

Doğadan faydanla derken fiziksel olmasından bahsetmiyorum bunu insanlık tarihi oldukça çok yapmıştır ve hala yapıyordur. Bunun hakkında MİLLİYET YAYINLARIN DA (DÜNYA SEN BENİMSİN) şöyle bir yazı geçmekte;

“Doğa insanların ihtiyacını karşılayacak bir kaynak topluluğu olarak görmek çevrenin yok olmasına davetiye çıkarmak demektir.”

Biz gençlere düşen ise doğayı örnek alarak yenilikler yapılmamışları yapmaktır Türkiye adına. Peki bunu nasıl yapabiliriz. Kısa geçmiş tarihte çıkarılan Teleskoplar ve Arı Peteği, Kar Ayakkabısı ve Tavşan Ayağı ve Lotus Bitkisi ve Dış Cephe Kaplama Malzemesinde olduğu gibi. Kısacası doğayı kullanalım, onu anlayalım ve yapalım. Son olarak GORTHE’nin bir sözüyle bitirmek istiyorum. Şöyle;

 

“Doğa! En küçük bir çaba harcamadan ve mükemmel bir kusursuzlukla en basit maddeden son derece farklı şeyler yaratıyor; hepsinin üzerine de ince bir tül örtüyor. Yarattığı her bir parçanın kendine has özellikleri, her bir durumun ayrı açıklaması var ama sonuçta hepsi birlikte bir bütünü oluşturuyorlar.”