Projenin adı: Sağlıklı Dişler için Sağlıklı Beslenmelisin
Projenin Amacı: Sağlıklı beslenerek diş çürüğü oluşumunu önleyebilmek.
GİRİŞ
Ağız diş sağlığı genel sağlığın bir parçasıdır. Günümüzde oral sağlığın kötü olmasının kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, eklem iltihapları ve bazı akciğer hastalıkları için hastalıklar, diabetes mellitus, romatoid artrit, kronik obstruktif akciğer hastalığı gibi birçok sistemik hastalık için de risk faktörü olduğu gösterilmiştir (1).
Erken dönemde edinilen doğru ağız diş sağlığı davranışları daha sonraki yaşam için önemli bir başlangıç görevi üstlenir. Okullar çocukların zamanlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri önemli eğitim kurumlarıdır. Bu nedenle ağız diş sağlığını iyileştirme ve geliştirme de önemli rol oynarlar. Öğretmenler basit müdahalelerle bu çocukların ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olabilmelerine de yardımcı olurlar. Bu kurumlarda düzenlenecek eğitim programlarında yer alacak temel konular diş fırçalamanın önemi, doğru ve dengeli beslenme, dişi çürüğünün oluşma nedenleri, diş hekimi muayenesine alıştırma, ağız ve diş yaralanmalarında yapılması gerekenler şeklinde sıralanabilir. Sağlıklı dişlere sahip olmak en önemli sağlık göstergelerinden biridir.
Ağız ve diş sağlığı açısından en sık karşılaşılan sorun diş çürüğü oluşumudur (Resim 1). Diş çürüğü temelde kötü beslenmeye bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Diş çürüğü oluşumunda etkili olan faktörler; diş yüzeyinde karbonhidrat ve bakterilerin yerleşimi ve sonrasında belirli bir süre bu yapının diş üzerinde yer almasıdır. Diş fırçalama ile karbonhidratlı gıdaların diş yüzeyinden uzaklaştırılamamaları ile yüzeyde birikime başlarlar. Ağız florasında yer alan ve karbonhidratlardan asit üretebilen mikroorganizmalarda bu birikime katılarak diş yüzeyinde mikrobiyal dental plağı oluştururlar (Resim 2).
Bundan sonraki süreçte çürüğe neden olan mikroorganizmalar karbonhidratları kullanarak asit üretmeye başlarlar. Oluşan bu asit dişin en dışında yer alan mine tabakasından itibaren dişin tüm katmanlarını etkileyebilecek bir süreç başlar. Bu süreçte ph?ın 5.5?un altına inmesi minede çürüğün başlaması açısından riskin başladığı yapısının bozulduğu değerdir. Mine tabakası kalsiyum fosfattan oluşan prizmalardan ve bunların arasında yer alan organik yapıdan oluşur. Oldukça sert bir yapısı olmasına rağmen kuvvetli asitlerin uzun süreli teması sonrasında yüzeyde çözünmeler ve sonrasında da çürük oluşur. Kısaca aşağıdaki gibi açıklanabilir (2):
DİŞ X ASİT (KARBONHİDRAT X BAKTERİ ) X ZAMAN = DİŞ ÇÜRÜĞÜ
Karbonhidratların alt grubunda yer alan basit şekerler çürük yapma eğilimleri açısından oldukça riskli gıdalardır çünkü bakteriler bu gıdalardan kuvvetli asitler üretebilmektedir. Karbonhidratlar birçok besinin içinde yer alırlar. Meyve suları ve balda bu açıdan riskli gıdalardır. Gazoz ve kola gibi içeceklerde ise şekerin yanı sıra asidinde bulunması riski büyük ölçüde arttırmaktadır.
Şekerli gıdaların tüketiminde önemli olan ne oranda yendiği değil hangi sıklıkla yendiğidir. En doğru olanı şeker tüketimini ana öğünlerde tükürük akışının en yoğun olduğu zamanlarda yapmaktır. Bu dönemler çiğneme faaliyetinin artması ile tükürük bezinin uyarılması ve bunun sonucu olarak da tükürük miktarının arttığı zamanlardır. Ana öğünlerde görülen bu durum diş yüzeylerinin temizlenmesinde ve asitlerin etkisiz hale gelmesinde oldukça etkilidir. Doğru beslenme diş çürüğüne karşı savaşta en kritik uygulamadır. Diş fırçalama ise diş çürüğü oluşumuna karşı bir diğer etkili yöntemdir. Düzenli olarak dişlerin fırçalanması diş yüzeyindeki birikintileri temizleyeceği için ve bakterilere asit oluşumu için zaman tanımayacağı için oldukça önemlidir.
Projenin amacı; besinlerle alınan karbonhidratın ağız içinde bulunan bakteriler tarafından asitlere dönüştürülmesi ve dişe zarar verip diş çürüğüne neden olmasının laboratuvar ortamında canlandırılabilmesini sağlamaktır.
KULLANILAN YÖNTEM-DENEY-UYGULAMA
Diş sağlığına zarar verebilen şeker ve asit içeren gazoz?un dişe yapısal olarak kısmen benzerlik gösterebilen deniz kabukları üzerindeki etkisi incelendi. Deniz kabukları kalsiyum karbonat içeren bir yapıdadır ve asidin etkisini kısa sürede izlemek mümkün olabilmektedir.
Dış görünümleri ve boyları birbirine benzeyen 3 deniz kabuğu (Resim 3) ve gıda kökenli asit olarak da sade gazoz kullanıldı.
Gazozun ph değeri ph ölçüm kağıdı kullanılarak değerlendirildi ve değerin 3 olduğu belirlendi.
Deney 14 gün süresince asitli gazoz temasın etkilerini değerlendirilerek yapıldı. Ağız ortamındaki gibi bakterilerin asit oluşturma sürecinin ağız dışında uyarlanması mümkün olmadığından oluşan asidin etkisini göstermeye çalışıldı. Deney 3 grup halinde yürütüldü (Resim 3). Gazoz grubu: Deniz kabuklarından biri sadece gazoz içinde bekletildi. Gazoz+su grubu: Asitlerin kısa aralıklarla da olsa temas etmesinin etkisini göstermek için deniz kabuklarından biri her gün 10 dakika gazozda bekletildikten sonra içme suyuna konuldu. Bu yöntemle kısa süreli asitle temasın etkilerini incelemek amaçlandı. Su grubu: Deniz kabuklarından biri tüm deney boyunca içme suyunda bekletildi.Örnekler kapaklı cam kaplara (Resim 5) konularak asidin ortamdan uzaklaşmasına neden olacak buharlaşma etkisi ortadan kaldırıldı.Asitin etkisi boy ölçümü ve yüzey özelliklerindeki değişim olarak 2 şekilde değerlendirildi.
Boy Ölçümü
Deniz kabuklarının boyları standart olarak ölçümünün yapılmasında 3 yöntem
kullanıldı.
Deniz kabuğu üzerinde 4 nokta sabit kalem ile işaretlendi (Resim 1).Her seferinde bu noktaların aynı şekilde yerleşmesini sağlamak için deniz
kabuklarının kenarları çizilerek kareli kağıttan bir şablon hazırlandı.
Deniz kabuklarının boylarının ölçümünü standart olarak yapılmasında dijital kumpas (Digital slide calliper, Tchibo, Hamburg, Germany) kullanıldı (Resim 6).Veriler günlük olarak ölçülüp tablo haline getirildi.Deneyin sonunda boydaki değişim hesaplandı. Sonuçlar grafikler halinde değerlendirildi.
Yüzey Özelliklerinin Değerlendirilmesi
Deniz kabuklarının yüzey özelliklerinin değerlendirilmesinde aşağıdaki faktörler değerlendirildi:Renk değişimi,Yüzeyin pürüzlü yapısıDeğişimi inceleyebilmek için farklı zamanlarda fotoğraf çekildi.
BULGULAR
Boyda Değişim
Gruplara ait boy değişimleri Tablo 1?de ve Grafik 1-3?de görülmektedir. Tablo 2?de ise boyda toplam kısalma miktarı görülmektedir.Gazoz grubunda 0.90 mm, Gazoz+su grubunda 0.74 mm ve su grubunda ise 0.05 mm olduğu belirlenmiştir.Boydaki değişim değeri sudaki değişim değeri ile karşılaştırıldığında gazozdaki kısalma miktarı sudaki kısalma miktarının 18 katı olduğu görülmektedir.Sonuç olarak; gazoz grubunda ve gazoz+su grubunda görülen boyda değişimin su grubuna göre daha belirgin olarak fazla olduğu belirlendi.
Deniz kabuklarının Yüzey Değişimi
14. gün sonunda deniz kabuklarındaki değişim incelendiğinde; su içinde kalan deniz kabuğunun yüzeyinde hiçbir değişiklik gözlenmezken gazoz grubundaki deniz kabuğunu yüzey özelliklerini yitirdiği ve kalemle yapılan çizimlerinde silindiği görüldü. Benzer şekilde gazoz+su grubunda da gazoz grubu kadar olmasa da yüzey özelliklerinde kayıpların olduğu belirlendi (Resim 7).
PROJE BÜTÇESİ: 15 TL (Gazoz,cam kase (3 adet),deniz kabukları)
PROJE ÇALIŞMASININ TAKVİMİ:
Literatür taraması: 15 Ekim 2012-5 Kasım 2012,Deney malzemelerinin temini: 6 Kasım 2012-12 Kasım 2012Deneyin uygulanması ve gözlemlerin not edilmesi: 19 Kasım 2012-01 Aralık 2012Sonuçların değerlendirilmesi ve grafiklerin çizilmesi: 2 Aralık 2012-15 Aralık 2012Projenin yazılması: 16 Aralık 2012-25 Aralık 2012
PROJENİN SONUÇLARI:
Diş çürüğü oluşumuna; bakterin diş yüzeyinde biriken mikrobiyal plak ve şeker ile buluşması sonucunda oluşan asit etkilidir. Bu asit plak içindeki mikroorganizmaların hemen her gıdada bulunan şekeri parçalamaları sonucunda oluşur. Gazoz grubundaki veriler bu durumun yansıması şeklindedir.
Eğer şeker tüketim sıklığı ana öğünlerin ardında alınma şeklinde sınırlandırılırsa ana öğünler sırasında fazla oluşan tükürük akışı asidik ortamı ortadan kaldırmaya yardım eder. Böylece diş çürümesini bir ölçüde önleyebiliriz. Bu sonucu günde 10 dakika gazozda kalan grubun sonuçlarıyla ilişkilendirmemiz mümkündür.
Su içinde kalan ve değişime uğramayan deniz kabuğu ise asit olmadığı zaman diş çürüğünün de olmayacağını göstermektedir.
Ağız ve diş sağlığının açısından koruyucu uygulamalar tedavi yaklaşımından çok daha önemlidir. Sorun oluşmadan dişleri korumak ve bu bilinci çocuklara öğretmek onların hem ağız hem de genel sağlık durumları açısından oldukça önemlidir.
Bu deneyde çocuklara gıda kökenli asitlerin dişlere nasıl zarar verebileceğini göstermek ve yaşayarak sürecin etkilerini gözlemlemek mümkün oldu. Okul sağlığı programları açısından bu deney doğru beslenmenin önemini vurgulamak açısında da önemli bir uygulamadır.Diş çürüğü oluşmadan doğru beslenme ile korunma hem tedavi ihtiyacını ortadan kaldırır hem de tedavi süresince yaşanabilecek sorunları önler. Ağrılı diş tedavileri çocukların tüm yaşamı boyunca taşıyabileceği diş tedavi korkusunun oluşmasına neden olmaktadır.Tedavinin ekonomik boyutu düşünüldüğünde korunma her zaman için tedavi edici hizmetlere göre daha ucuz ve daha sağlıklı bir yaklaşımdır. Bu deney sonrasında süreçleri gören öğrencilerin doğru beslenme konusunda farkındalıklarının artması da mümkündür.
KAYNAKLAR
1. Marsh PD: Role of the oral microflora in health. Microb Ecol Hlth Dis 2000;12:130-137. 2.
Hacettepe Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 34, Sayı: 3-4, Sayfa: 78-91, 2010(Çürük Mikrobiyolojisi)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Çürük
ÖZEL YILDIZ ORTAOKULU
LEVENT NİSPETİYE CAD.NO:16 BEŞİKTAŞ-İSTANBUL
BİYOLOJİ – SAĞLIKLI DIŞLER IÇIN SAĞLIKLI BESLENMELISIN
ÖMÜR MUMCU
GİZEM SAVAŞ
Fen Projesi / Matematik Projesi
Bu Benim Eserim Fen Bilimleri ve Matematik Projeleri Yarışması
Bilim Şenliği Projeleri