Evde Öğrenci Olmak

Evde Öğrenci Olmak

Öğretmenlik hayatımda, ilk kez bir öğrenciye evde eğitim çalışması yaptım. Aile ile tanışıp haftada 8 saat ders vermeye başladım. Ahmet 2.sınıf öğrencisi. Geçen yılda okula gidememiş. Yine bir öğretmen eve gelip ders vermiş Ahmet’e. Okuması çok iyi. Matematik için daha fazla çalışması gerekiyor. Benim değil başka bir okulun öğrencisi. Okulu RAM’a müracaat etmiş. Ama okullar açıldıktan 2 ay sonra ancak öğretime başlayabildik.

İlk hafta okuldan kitaplarını aldım ve başladık çalışmaya. Geçen yılda okula hiç gitmemiş. Yani bir sınıf ortamını bilmiyor. Ablası 7. sınıfta. Bir kere ablasının okuluna gitmişler ama içeri girmemiş. Okuldaki anaokulunu görmek istemiş ama okul kapalıymış.

Ders çalışırken zeki ve öğrenmeye açık olduğu hemen anlaşılıyor. Bir gün hayat bilgisi dersinde, herkes farklı yönlerimiz konusunda çalışırken sorulardan birkaçı şöyleydi.

En güvenilir  sınıf   arkadaşım……………….

En dürüst sınıf arkadaşım…………………….

En çok zaman geçirdiğim sınıf  arkadaşım……..

Soruları okurken ,”ama benim sınıf arkadaşım yok ki” dedi. Acaba bu durumdaki çocuklar için ayrı bir çalışma yapılamaz mı?

Ders çalışırken, mümkün olduğu kadar sınıf ortamını hayal etmesi için gayret ediyorum. Hadi, şimdi sınıfta arkadaşlarının önünde okuma yapıyormuş gibi düşün öyle okuma yap. Ayakta yüksek sesle okumaya başlıyor. En arka sıradaki arkadaşının duyması için sesli okumalısın diyorum.

Zaman zaman soruyor, çocuklar sınıfta çantalarını nereye koyuyor, çöp kutusu var mı?

Aile doğu illerinden birinden Mersin’e gelmiş.

Ahmet’in kan değerleri düşük olduğu için çabuk enfeksiyon kapıyormuş.10-15 kişilik sınıfta ders görmesi gerekiyormuş. Sürekli hasta olduğu için hastaneye de sık yatıyormuş.

Anne ile konuştum, hafta sonu kendi okulumda satranç kursu yaptığımı iki saat sürdüğünü eğer sakıncası yoksa giderken Ahmet’ i de almak istediğimi dönüşte de bırakabileceğimi söyledim. Baba ile konuşmuş kabul ettiler. Ahmet çok heyecanlıymış o gün.

Cumartesi sabah onu evinden aldım. Elinde öğretmenler günü için aldığı hediyesi ile bekliyordu beni. Yolda “nasılsın” dedim heyecanlıymış. Okulun kapısından girişte etrafı seyrederken ilk kez toprak gören biri gibiydi. Meraklı. Ürkek, heyecanlı.

Okul girişinde öğrencilerin törenlerde şiir okudukları merdivene çıktı. Bayrak asılı olan direğin yanına götürdüm. İstiklal Marşı söylenirken bayrağın yukarı çekildiğini anlatım. Bayrağın hemen yanındaki Atatürk büstüne baktı elini Atatürk’ün omzuna koydu. Yüzüne dokunmak için zıpladı. Gözlerine dikkatli baktı. Bunu bakarak mı çizmişler, diye sordu. Bir heykel olduğunu söyledim. Her anı fotoğrafladım.

Müdür yardımcısının yanına götürdüm tanıştırdım. Diğer müdür yardımcısı ile tanıştırdım. O daha bir samimi davrandı onu kucakladı, masasındaki sandalyeye oturttu. Hadi şimdi müdür oldun, yapılacak işlemler için bilgisayarı kullanabilirsin dedi. Biraz çekingendi. Sonra okulu gezdirdim. Bölümlerini katları dolaştık. Zil çaldı. Koridorlar kalabalıklaşınca maskesini takmasını söyledim. Cebinden istemeden çıkardı, taktı. Sınıfları tek tek gezdirdim. Kendi sınıfımda tahtada yazı yazması için kalem verdim. İsmini soy ismini yazdı. İstediği bir resmi yapmasını istedim. “Araba çizeceğim” dedi. Çizdi. Çizdiği arabayı gösterdi. “Bu ambulans’’ dedi.Kalemi tutarken sanki hemşirenin iğneyi tutması gibi kavrıyordu.

Birinci sınıfları okuttuğum için çocuklara okuma yazma yaptırmasını söyledim. Öğrenciler onun söylediği kelimeleri yazdılar. Hadi arkadaşların doğru yazarsa yıldız koy yazılarının yanına dedim. “Yıldızı bilmiyorum” dedi. Gösterdim. Yıldızı yaptı birde yıldıza kuyruk yaptı. Daha sonraki yazılarda eğer doğru yazan olursa soruyor  ’’yıldız kuyruklu mu kuyruksuz mu” diye sordu.

Dönüşte arabada konuşuyoruz. Okula gelmek nasıl, neler hissetin diye sorunca “lunaparka gitmek gibi heyecanlı” dedi.

Okula gelmeden önce okulu nasıl hayal etmiştin dediğimde “korkunç bir yer gibi” deyince  “ne olduğunu düşünüyordun ki korkunç geliyordu’’ dedim. “Maskeyi takınca çocukların bana güleceğini sanıyordum. Âma çocuklar bana gülmedi” dedi. “Bende niye gülsünler bazı çocuklarda gözlük takıyor kimse gülmüyor onun gibi maske takmakta” dedim.

Fotoğraflarını çekmiştim, görmek istedi. Tek tek baktı kendi fotoğraflarına.

Evine bırakırken teşekkür etti. Akşam annesini aradım, herhangi bir sorun var mı diye. Hep okulu anlatıyormuş. Babasına beni okula yazdırın diye ısrar ediyormuş. Fotoğrafları ailesine gönderdim. Onun için eminim güzel heyecanlı özel bir gündü ama benim içinde en az onun kadar değişik özel bir gün oldu….

Hayata dokunmak böyle bir şey olmalı….