ERGENLERDE AKRAN ZORBALIĞI ve UYUM

akranlarda görülen zorbalıklar
Akran Zorbalığı

Madeline’i kendisiyle daha önce dalga geçen kızlardan biri oynamaya çağırdığında korkunun kulağına “Hey! Seninle dalga geçecek.” dediğini bu nedenle de korkmaya başladığını fark etti. Ancak güven uyanık olduğu sürece kulağına şöyle fısıldıyordu: “Tamam! Güçlü olabilirsin. Bunun üstesinden gelebilirsin.” Etrafında güven olduğu sürece Madeline sorun yaşamadığını keşfetti. (Burns, 2020).

Akran zorbalığı; saldırganlığın bir türü olarak karşımıza çıkmakla birlikte içerisinde çeşitli sebepleri bulunduran psikolojik ve fiziksel olarak bireyi etkileyen bir durumdur. Akran zorbalığı fiziksel, sözel ya da psikolojik saldırı halinde gerçekleşebilir. Aralarında güç eşitsizliği bulunan ya da güç eşitsizliği var gibi görünen birey/bireylerin başkalarından güç alarak bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği olumsuz davranışlardır. Karşıdaki bireyde korku, endişe, panik hali yaratmayı amaçlar. Bu durum özellikle ergenlerde okula karşı uyumsuzluk geliştirme, okul ve okuldaki sosyal çevreden uzaklaşma, aileden uzaklaşma, içe kapanıklık; ilerleyen durumlarda daha ciddi psikolojik ve bedensel sorunlara sebebiyet vermektedir. Akran zorbalığına uğrayan herhangi bir birey zorbalığa uğradığı ortamdan uzaklaşmak için mide bulantısı, baş ağrısı gibi çeşitli bahaneler üretmektedir. Akran zorbalığında fiziksel zorbalığa daha çok erkek çocukların maruz kaldığı gözlemlenmiştir (Çankaya, 2011). Kız çocuklarının akran zorbalığını sosyal destek ve kendine güvenle durdurmayı tercih ettiği erkek çocuklarının ise okul ortamından kaçma ve zorbalığa daha çok karşı koyarak durdurmaya çalıştığı görülmüştür (Burnukara, Uçanok, 2012).

Ergenlik dönemi kızlarda 11/13 yaş, erkeklerde ise 13/15 yaşlarında başlamaktadır. Ergenlik döneminin başlangıç yaşı daha netken bitimi çok net değildir. Bu yaş gruplarına bakıldığında Freud’a göre(Kaya, 2019) hormonsal artış yaşanır ve oidipus/elektra kompleksleri karşı cins ile ele alınır. Erikson (Kaya, 2019) dönemdeki en önemli psikososyal gelişimin kimlik duygunun kazanılması olduğunun altını çizer ancak ergenlerde yaşam bağlantılarının belirsizliğinden dolayı kimlik duygusunun zaman zaman askıya alındığını belirtir. Kimlik karmaşası ya da kimlik dağınıklığı yaşanmaması için süreçte iyi rehberlik edilmelidir. Ergenlik döneminde 12-18 yaş ele alındığında sosyal roller, arkadaşlık ilişkileri, sosyal sorumluluklar, bağımsızlaşma, kendi yaş grubu ile olgun ilişkiler geliştirme gibi özellikler karşımıza çıkmaktadır. Ergenlik benmerkezcidir. Kişisel efsane ya da hayali seyirci gibi dönem özellikleri gözlemlenebilir. Bazı ergenler özel bir birey ve tüm dünya kurallarından bağımsız (kişisel efsane) hissederken bazıları ise onları sürekli izleyen bir seyirci topluluğu (hayali seyirci) olduğuna inanır. Kararsızlardır ve içinde bulundukları dönemde yaşadıkları ani oransız değişimler sebebiyle sürekli aynaya bakar ve değişimi kabullenmeye çalışırlar. Ergenlerin bireyselliği aileden tamamen kopma ya da sevgisizlikten ziyade özerk bir kimlik ve bunun yanında ailesinin güvenini hissetmektir. Ailenin onay ve desteğine çoğu zaman ihtiyaç duyar.

Ergenlerde yaşanan bazı değişimler ve farklılıklar kendi aralarında avantajlı ya da dezavantajlı konuma dönüşebilir. Örneğin erken puberte yaşayan bir erkek kaslı vücudu ile daha sportif ve havalı görülebilirken kızlarda geleneksel çevrede rahatsız edici olarak karşılanabilir. Ergenler akranlarının düşüncelerine ve sahip oldukları değer/davranışa önem vererek uyum sağlarlar. Karışık arkadaş gruplarına yönelerek romantik ilişkileri deneyimleyebilirler. Bu dönemde ailenin hem ergenliğin süreci ve yaşanan değişimler ile ilgili ön bilgi vererek çocuğunu hazırlaması hem de akran baskısı konusunda bilgi vererek hayır demenin yollarını öğretmeleri gerekir. Arkadaşları ile tanışmak ve ergeni baskılamamak arkadaşları ve yaşadığı süreçlerle ilgili bilgi almak hem öğrenciyi güvende hissettirecek hem de ailenin çocuğuna destek olmasını sağlayacaktır.

Akran zorbalığında daha çok yaşanan değişimler üzerinden saldırılar gerçekleşmektedir. Farklı görünmek ya da uysal olmak bir etkenken bazen hiçbir etken olmadan da saldırı gerçekleşmektedir. Burada ele alınması gereken en önemli kavram güven olarak karşımıza çıkar. Akran zorbalığı yapan saldırgan birey genellikle ailesi tarafından sevgi ve güvenden yoksun bırakılmış ya da saldırgan davranışlarına gülünerek, desteklenerek, ödüllendirilmiş ve pekiştirilmiştir. Çocuğun ya da ergenin ders dışı rahatlayabileceği aktivitenin kısıtlı olması da bir nedendir. Duygu ve düşüncelerini aile içinde belirtemeyen ya da belirtse bile önemsememiş bireyler zaman içerisinde öfkesini uygun şekilde yönlendiremez kurallara uyumsuzluk, norm dışı davranış ve saldırganlık ortaya çıkar. Akran zorbalığını yapan bireyler ilgi çekmeye çalışma ya da meydan okuma gibi özellikler de sergileyerek uyum konusunda sorun yaşayan bireylerdir.

Akran zorbalığına maruz kalan öğrenci/mağdur tepki göstermez ve yaşadığı durumdan kimseye bahsetmez ise saldırganlığın şiddeti artarak devam edebilir ve mağdurda çeşitli psikolojik rahatsızlıklar görülmeye başlanabilir. Bu sebeple mağdurun hem ilerleyen gelişimi hem de içerisinde bulunduğu durum göz önüne alınarak akran zorbalığı önlenmelidir. Dikkat edilmesi gereken durum zorbalığı yapan ve zorbalığı yaşayan iki öğrencinin de suçlamadan uzak bir şekilde tekrar normal süreçlerine en sağlıklı şekilde dönmelerinin sağlanmasıdır. Zorbalığı yaşayan öğrencinin bu durumu kendisinin çözmesi kesinlikle beklenmemelidir. Okul idaresi ve rehber öğretmen birlikteliğiyle ailelere ulaşılması ve sürecin takip edilmesi gerekmektedir. Oluşan durum tüm yönleriyle ele alınmalıdır. Ailelerin desteği ile birlikte rehber öğretmen ve okul yöneticileri okulda oluşan zorba davranışlar konusunda önlem almalı hem aile hem de öğrencilere konu hakkında bilgi vermelidir. Zorbalığa maruz kalan öğrencilerin özgüven, sosyal rahatlık, iletişim kurma, kendini sunma ve koruma, grup içi ve grup dışı performans sergileme, arkadaşlık ilişkileri, kaygının azaltılması amacıyla atılganlık eğitimi alması sağlanabilir. Zorbalığa eğilimli öğrencilerin ise iş birliği yapabileceği, sosyal uyumunu güçlendirecek grup çalışmaları ve sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi gereklidir. Uyumsuzluk yaşayan öğrencilerin farklı sosyal ortamlara katılmaları yaşadıkları kaygıdan uzaklaşmalarını sağlayacaktır. Ailenin akran zorbalığı ya da yaşanan herhangi bir duruma istinaden çocukluk döneminden itibaren iyi bir ilişki kurması olumlu ya da olumsuz durumlarla ilgili haberdar olabilmesini ve öğrenciye destek olma adına olumlu bir süreç yaşamamızı sağlayacaktır. Burada önemli olan öğrenciye ailesinin güvenini hissettirmek, esnek ya da katı olmadan dengeli bir tutum sergileyebilmek, aldığı kararları önemseyerek dinlemek ve sağlıklı yönlendirmeler yapmaktır.

KAYNAKÇA
Burns,W. G. (2020). Çocuklar ve ergenler için 101 tedavi edici öykü. (çev. N. Cihanşümül Maral). Ankara: Nobel Yaşam. (2016).

Burnukara, P., Uçanok, Z. (2012). İlk ve orta ergenlikte akran zorbalığı: Gerçekleştiği yerler ve baş etme yolları. Türk Psikoloji Yazıları, 15(29), 68-82
f

Çankaya, İ. (2011). İlköğretimde akran zorbalığı. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 24(1), 81-92. https://dergipark.org.tr/tr/pub/uefad/issue/16693/173508

Kaya, A. (Ed.). (2019) Eğitim Psikolojisi. Ankara: Pegem Akademi.