Eğitim Reformu Girişimi (ERG) 2-6 Aralık 2014 tarihlerinde gerçekleştirilen 19. Milli Eğitim
Şurası’nı yakından izledi. Bu bilgi notu, katılımcılık ve saydamlık boyutları ile şuranın işleyişi
ve içeriğine ilişkin ERG’nin genel değerlendirmesini sunmaktadır.
ERG, 19. Milli Eğitim Şurası öncesinde, şuranın işlevini, şura kararlarının politikalara
yansımalarını ve 19. Milli Eğitim Şurası hazırlık çalışmalarında katılımcılığı ele aldığı ve
şuranın iyi bir yönetişim örneği olarak nasıl geliştirilebileceğini değerlendirdiği bilgi notunu
kamuoyuyla paylaşmıştı. Şura öncesinde yayımlanan bilgi notunda, ERG, katılımcılık ve
saydamlık ilkelerine önem verilmesine ve kanıt temelli tartışmalara gereksinim duyulduğunun
altını çizmişti.
Bu bilgi notu, ERG’nin Şura öncesi değerlendirmelerini tamamlamaktadır. İlgili yönetmelik
gereği Milli Eğitim Şurası, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) en yüksek danışma kuruludur ve
Türkiye’de eğitim sistemini geliştirmek ve eğitimin niteliğini yükseltmek için eğitim ve öğretim
ile ilgili konuları incelemekten ve öneri niteliğinde kararlar almaktan sorumludur. ERG’nin
değerlendirmelerinin Şura’nın yönetmelikte belirtilen görevlerini yerine getirmesi için yol
gösterici olacağı umut edilmektedir.
Şura’da ele alınacak konuların belirlenmesine ilişkin süreç şu biçimde işlemiştir: MEB hizmet
birimlerinden Şura’da görüşülmesini istedikleri konuları bildirmeleri istenmiş, birimlerden
gelen görüş ve öneriler değerlendirilmiştir. Ayrıca geçmiş şuralarda görüşülen konular da
gözden geçirilerek yapılan değerlendirmeler sonucunda 1) Öğretim Programları ve Haftalık
Ders Çizelgeleri; 2) Öğretmen Niteliğinin Artırılması; 3) Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin
Artırılması ve 4) Okul Güvenliği konularının Şura’nın gündemini oluşturmasına karar
verilmiştir. Ardından gündem konularıyla ilgili raporların hazırlanması için, MEB ilgili
konularda uzman akademisyenlerin katılımıyla özel ihtisas komisyonları oluşturmuştur.
Adana, Aydın, Balıkesir, Erzurum, İstanbul, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Samsun,
Trabzon illerindeki hazırlık çalışmalarında derlenen il raporları ve özel ihtisas komisyonlarının
çalışmaları sonucunda 19. Milli Eğitim Şurası Hazırlık Raporu tamamlanmış ve Şura öncesinde
katılımcılarla paylaşılmıştır.1 Hazırlık raporunun öğretim programları ve haftalık ders
çizelgelerine, eğitim yöneticilerinin niteliğinin artırılmasına ve okul güvenliğine ilişkin
bölümleri Türkiye’deki mevcut sorunları kapsamlı biçimde özetleyen ve uluslararası örnekler
temelinde değerlendiren bir yapıya sahiptir.2 Bu nedenle, hazırlık raporu Şura’daki karar verme
sürecine rehberlik edecek niteliğe sahiptir.
Şura’da gündemdeki başlıklara ilişkin önerilerin oluşturulması amacıyla her konu için çalışma
grupları oluşturulmuştur. Her çalışma grubunda 100’ü aşkın katılımcı bulunmaktadır. Bu
gruplar çalışmalarını 2-5 Aralık tarihlerinde gerçekleştirmiştir ve raporlarını Genel Kurul’da
görüşülmek üzere Başkanlık Divanı’na sunmuştur. Bu nedenle Şura’nın içeriğini esas olarak
çalışma gruplarında tartışılan öneriler oluşturmaktadır. Öneriler incelendiğinde, çalışma
gruplarındaki tartışmaların veri ve kanıtlar dikkate alınarak veya hazırlık raporuna atıfta
bulunularak gerçekleşmediği görülür. Öneriler kapsayıcı ve bütüncül olmaktan ziyade
spesifik sorunları çözmeye yönelik olarak geliştirilmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak ve
19. Milli Eğitim Şurası Hazırlık Raporu’nda 21. yüzyıl becerilerinin kazandırılmasına
duyulan gereksinime yapılan vurguya karşın3 yaratıcılılık, yenilikçilik, eleştirel düşünme,
küresel yurttaşlık gibi küresel eğitim politikası gündeminin ana başlıklarına ilişkin Şura’da
herhangi bir karar alınmamıştır.
Şura yönetmeliğine göre TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve
üyeleri, Bakan Yardımcısı, Müsteşar ve Bakanlık merkez teşkilatı birim amirleri Şura’nın tabii
üyeleridir. Ayrıca MEB, Şura katılımcılarını bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, yerel
yönetimler, üniversiteler ile yurtiçi ve yurtdışından meslek odaları, sivil toplum örgütleri, özel
sektör, basın ve yayın kuruluşları, öğrenci ve veli temsilcileri ile eğitim alanında Şura
konusuyla ilgili çalışmalarıyla tanınmış uzmanlar arasından seçmekte ve Şura’ya davet
etmektedir. Bu biçimde Şura Genel Kurulu’nun 500’ü aşkın katılımcıdan oluştuğunu belirtmek
yanlış olmayacaktır; ancak kesin katılımcı sayısı MEB tarafından açıklanmamıştır.
1 Buna karşın pek çok Şura katılımcısı hazırlık raporunun kendilerine ulaşmadığını dile getirmektedir.
2 Diğer konular ile karşılaştırıldığında, öğretmen niteliğinin artırılmasına ilişkin bölüm hazırlık
raporunda çok sınırlıdır ve bu bölüm yeterince bilgilendirici değildir.
3 “Sürdürülebilir bir ekonomik ve toplumsal kalkınma için aktif nüfusun temel değerler, bilgi ve
becerilerle donanmış olarak yetiştirilmesi gerekir. Bireylerin meslekleri ve işleri her ne olursa olsun
okuma yazma becerileri, temel sayısal beceriler ile bilimsel beceriler istihdam edilebilirliğin ön koşulu olarak değerlendirilmektedir. Ancak günümüzde bu temel becerilerle birlikte 21. yüzyıl becerilerinin kazandırılmasının zorunluluğu konusunda da yaygın bir görüş birliği bulunmaktadır. Yirmibirinci yüzyıl becerileri şunlardır: a) Düşünme becerileri; yaratıcılık, kritik düşünme, problem çözme, karar verme ve öğrenmeyi öğrenme; b) Çalışma becerileri; etkili iletişim ve işbirliği yapabilme; c) Dünyada yaşama becerileri; yurttaşlık, hayat ve kariyer, kişisel ve sosyal sorumluluk; d) Çalışma araçlarını kullanma becerileri; bilişim teknolojileri ve bilgi okur yazarlığı.” (s. 55)
Çalışma gruplarında ele alınan konularla yakından ilgili olan ve Şura kararlarından doğrudan
etkilenebilecek tarafların çalışma gruplarında temsil edilmesi ve söz hakkı verilmesi büyük
önem taşımaktadır. Ancak, devlet okullarında görevli öğretmenlerin yarısından çoğu
kadınken, öğretmen niteliğinin artırılmasına odaklanan çalışma grubunda kadın
katılımcıların sayısı çok sınırlı kalmıştır. Benzer biçimde, eğitim fakültelerinin niteliği, aynı
çalışma grubunun yoğun biçimde tartıştığı bir başlık olduğu halde, 100’ü aşkın katılımcı
arasında hiç eğitim fakültesi öğrencisi yoktur. Ayrıca, formasyon programının içeriğinin ve
niteliğinin değerlendirilmesine ve bu konularda öneriler geliştirilmesine karşın, çalışma
grubunda fen-edebiyat fakültesi dekan veya dekan yardımcıları da yer almamıştır. Şura’da özel
eğitim alanına ilişkin hiçbir anlamlı karar alınmamış olması da katılım ve temsiliyete ilişkin
aksaklıkların başka bir yansımasıdır. Bu nedenle, Şura’da ele alınan konuların tüm taraflarının
katılımının ve temsilinin sağlanması için, davet edilecek katılımcıların daha özenli biçimde
belirlenmesi gerekir.
Çalışma grupları oyçokluğuyla karar almaktadır. Bu nedenle, hangi çalışma grubunda hangi
katılımcıların bulunduğunun, hangi katılımcının hangi çalışma grubunda söz aldığının ve oy
verdiğinin tüm katılımcılar tarafından bilinmesi oylamaların güvenliği için kritik önemdedir.
Basın mensuplarının çalışma gruplarını izlemelerine izin verilmemesi, katılımcı listelerinin
ve genel kurula gönderilecek çalışma grupları önerilerinin katılımcılarla paylaşılmamış
olması, çalışma gruplarında karar verme süreçlerinin saydam biçimde işlemediğinin birer
göstergesidir.
Milli Eğitim Şurası, MEB’in en yüksek danışma kuruludur ve eğitim alanındaki en köklü
kurumlardan biridir. Bu köklü kurumun yönetmelikte betimlendiği biçimiyle işlevini yerine
getirebilmesi için eğitim politikalarına ilişkin mevcut zorluklara ve aksaklıklara odaklanması ve
Şura’da bu sorunları gidermeye yönelik tartışmaların katılımcı biçimde ele alınması
gerekmektedir.
Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş,
demokratik değerleri ve ulusal kültürü özümsemiş, paylaşıma ve iletişime açık, sanat ve
estetik duyguları güçlü, özgüven ve sorumluluk duygusu ile girişimcilik ve yenilikçilik
özelliklerine sahip, bilim ve teknoloji kullanımına ve üretimine yatkın, bilgi toplumunun
gerektirdiği temel bilgi ve becerilerle donanmış ve üretken bireylerin yetişmesini eğitim
politikasının temel önceliği olarak belirlemiştir4 ve 19. Milli Eğitim Şurası Hazırlık Raporu bu
önceliklerle uyumlu biçimde hazırlanmıştır. Buna karşın Şura Genel Kurulu’nda bu önceliğin gerçekleştirilmesine yönelik herhangi bir karar alınmamıştır ve Şura’da alınan kararlar ve
eğitimin öncelikleri arasında büyük bir kopukluk ortaya çıkmıştır.
Eğitim politikasının gündeminde olan ve öğrenci, veli, öğretmen ve okul yöneticilerince
önemsendiği bilinen, MEB ve Kalkınma Bakanlığı’nın üst politika belgelerinde açıkça dile
getirilen önceliklerin Şura Genel Kurulu kararlarına yansımamış olmasının temel nedenlerinden
biri, alınan kararların Şura katılımcılarının öncelikleri temelinde şekillenmiş olmasıdır. Bu
nedenle, Milli Eğitim Şurası’nın, çoksesliliğin teşvik edildiği ve Türkiye’ye özel sorunların
yanında eğitimle ilgili küresel eğilimlerinin de tartışılabildiği bir kurum olarak yeniden tesis
edilmesi büyük önem taşımaktadır. Katılım ve temsiliyeti bu doğrultuda iyileştirmek ve Şura
çalışmalarının saydam biçimde yürütülmesini sağlamak Şura kararlarının politika
öncelikleriyle ilişkisinin kopmasının önüne geçecektir. Böylece Milli Eğitim Şurası
yönetmelikte betimlendiği biçimiyle işlevini yerine getirebilecektir.
Türkiye 2023’te kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasılayı 25 bin dolara yükseltmeyi
hedeflemektedir. Bu doğrultudan ilerlenebilmesi için üretkenliğin ve katma değer üretiminin
süratle artması en temel önkoşullardır. Üretkenliğin ve katma değer üretiminin yükselebilmesi
içinse eğitim politikalarının öğrencileri küresel rekabet ortamında gereksinim duyacakları
becerilerle donatacak biçimde tasarlanması büyük önem taşımaktadır. Mevcut durumda
uluslararası araştırmalar, Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde birinin ileri düzey bilgisayar
becerilerine sahip olduğunu
(Çek Cumhuriyeti yüzde 37, Kore yüzde 35, Avustralya yüzde 34 ve
Polonya yüzde 33) ve yetişkinlerin İngilizce becerilerinin Ürdün ve Katar’ın gerisinde ve çok
düşük düzeyde olduğunu göstermektedir6
. Bu nedenle Şura’da alınan kararlar üst politika
belgelerinin ötesinde siyasi iradenin belirlemiş olduğu orta vadeli hedeflerle ve küresel
ekonominin temel gereklilikleriyle uyumlu değildir. 2023 hedefleri, eğitim politikalarının
Türkiye’yi küresel olarak daha rekabetçi kılacak biçimde dönüştürülmesi için önemli bir fırsat
olarak değerlendirilmelidir ve üst politika belgeleri bu dönüşümün genel hatlarını
belirlemektedir. Şura’nın bu vizyonu destekleyecek biçimde gerçekleşmesi, Türkiye’de eğitim
sisteminin geliştirilmesi ve eğitimin niteliğini yükseltmesine katkı sağlayacaktır.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), çalışmalarını iki öncelikli amaç doğrultusunda
sürdürüyor. Bunlardan ilki, kız ve erkek tüm çocukların hakları olan kaliteli
eğitime erişimlerini güvence altına alacak ve Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik
gelişimini üst düzeylere taşıyacak eğitim politikalarının oluşmasına katkıda
bulunmaktır. ERG’nin katkıda bulunduğu diğer başlıca alan ise eğitime ilişkin
katılımcı, saydam ve yenilikçi politika üretme süreçlerinin yaygınlaşmasıdır.
ERG, bu amaçlara yönelik olarak araştırma, savunu ve eğitim çalışmalarını
“herkes için kaliteli eğitim” vizyonu doğrultusunda sürdürüyor.