Empat mısınız?

Blog Yazarı
Hatice Hazal İlgar

Empat mısınız?

Empat nedir?

Empat, empati yeteneği aşırı gelişmiş hatta içsel bir süreç olarak bunu gerçekleştirme eğilimi diyebiliriz.

Eğer empat bir bireyseniz, nedenini bilmeden bulunduğunuz ortamda enerjiniz düşebilir. Hiç tanımadığınız insanlar bir andan en gizli sırlarını size anlatmaya başlayabilirler. Hayvanlar ya da bebekler sizi hiç tanımadığı halde göz teması kurabilirler ya da yanınızda durmak isteyebilir. Bazı insanlarla konuşmak enerjinizi tamamen tüketebilir. Gün içerisinde kalabalık ya da birden fazla insanla ayrı ayrı görüşmek sizi yorabilir. Sık sık yalnız kalmak isteyebilirsiniz. Bu durumların çoğunda kendinizi görüyorsanız bir Empat olabilirisiniz.

Empatlar da genel olarak vermeye eğilim vardır. Kendilerine yapılan en ufak bir iyilik ya da yardımda mahcup olurlar ya da buna layık görmezler. Çünkü kendileri atmaktan ziyade yaşam normalleri vermeye eğilimlidir.

Bir anda sizi tanımadığı halde güven verdiğiniz için bir anda anlatmaya başlarlar. 6. Hissinizin yüksekliği diyebilirsiniz, size gülümseyen birinin arka planlarında sakladıkları hisleri hissedersiniz. İnsanlar sizinle konuşmaktan keyif alırlar. Telefon aldığınız bir arkadaşınızın sıkıntısı olduğunu anlayabilirsiniz ve hiç aklında problemlerini anlatman yokken bir anda size anlatmaya başlayabilir. Bazı insanlarla bu konuşmalar sonrasında kendinizi yorgun ya da fiziksel olarak rahatsız hissedebilirsiniz. Bunun sebebi ise kötü enerjiyi tamamen kendinizin emmesidir. Karşı tarafın sıkıntıları bir anda senin sıkıntıların olur ve omuzlarınıza yüklersiniz. Sokakta üşüyen köpeğin soğuktaki kramplarını anlarsınız. Çevrenizdeki canlılar sizden daha talep etmeden eksiklerini tamamlamaya yardım etmeye çalışırsınız. O an konuştuğunuz kişi sizinle konuşur ve hayatına devam eder belki ama siz eğer dikkatli olmazsanız gerginlik, stres hatta mide ağrıları, baş ağrıları çekmeye başlayabilirsiniz. Maalesef yaptıkları her fedakârlığı karşı takdir edilmeyi en çok unutulan bireylerin onlar olduğunu görebilirsiniz.

Empatlık ilahi bir lütuf mu? Lanet mi?

Empatlık eğer başa çıkmayı bilirseniz lütuftur diyebiliriz fakat kontrol altına alamazsanız duygudaşlık sempati durumuna dönüşürse yani tamamen karşısının derdini kendi derdiniz gibi tepkiler vermeye başlarsanız. Size zarar vermeye başlayacaktır.

Bu durumunuzu kullanmaya çalışan insanlar olacaktır ve siz bunu o kadar özveriyle yapacaksınız ki uzun yıllar kendinizin tükendiğinizi fark edemeyeceksiniz. Çünkü empat insanlar sevdikleri insanlara karşı Hayır diye bilmekte zorlanırlar. Bu” Hayır!” Diyememek zamanla tükenmelerine ve kendilerini mutsuz hissetmelerine yol açacaktır. Psikolojik olarak bu sorunun altında iyi çocuk olma evresinde takılı kalmakta diyebiliriz. İyi çocuk evresi; Kohlberg’in ahlak gelişimi dönemlerinden biridir. İnsanların toplum tarafından sevilme ve kabul görmek için yaptığı tüm davranışlar diyebiliriz. Bir gruba dahil olma çabası. Mesela sigara içmenin yanlış olduğunu bile bile lisede arkadaş grubunun sigara içmesi üzerine onlarla sigara içmeye başlaması ya da annesiyle güne gitmek istemediği halde annesinin takdirini almak için güne gitmesi, durumudur. Hayır diyememenin en alt temeli bundan ibarettir. Daha sonrasında karşında ki insana verdiğiniz değer ve ya sevgi kendi önceliklerinizi bir süreliğine geri plana alıp sizden isteneni yapmaya yöneltir. Bazı insanlar çok fazla ileri gidip tamamen kendini unutup karşısındaki için kendilerini adayabilirler. Bu hiç sağlıklı bir durum değildir. Kendiniz ertelemeyin önce kendi önceliklerinizi gerçekleştirin sonra çevrenize yardımcı olmak isterseniz olun. Dışarı çıkmak için çağrıldınız ve sizin tamamlamanız gereken bir proje varsa önce projenizi tamamlayın daha sonra çıkın ya da iki saat üzerinde çalışıp gitmek istiyorsanız gidin, İstemiyorsanız gitmeyin. Öncelikle Kendinize sorun “ben ne istiyorum?”

Empat insanlar Çevresindeki insanlar ondan yardım istemeden tüm yoksunluklarını analiz etme ve bunun için kendini seferber etme eğilimlidir. Babası yalnız kalmasın diye okulunu aksatmak gibi ya da çocuğunu yalnız bırakmamak için işini bırakmak gibi. Size talep edilmeden kendinize görev edinmeyin unutmayın bu dünya da siz olmaya da bilirdiniz ve bu durum gerçekleşebilirdi. Tamamıyla bencillik eğilimi göstermenizden ziyade sizden talep edildiğinde yapabileceğiniz bir şeyse yapın ama siz yanınız da oturan o kızın aç olduğunu hissettiniz diye kendiniz aç olduğunuz halde elinizde ki poğaçanın tamamını vermeyin. Onun da o poğaçaya erişme imkânı elbet ki vardır. Sizden istenirse tamamını vermek yerine kendi doyacağınız miktar kadar ayırıp verin. Sırtınızda ki yastığı yanınızdakine vermenize gerek yok o yastıklardan çok var ve isterse kendisi alabilir.

Bu durumun farkına varıp düzeltmek için öncelikle tüm psikolojik konular gibi kendimizi iyi analiz etmeliyiz. Birileriyle görüştüğünüzde size konu gelmeden sürekli karşı taraf konuşuyorsa orda işler yolunda gitmiyor demektir. O ortamda daha fazla durmanıza gerekte yoktur. Orda tek taraflı bir mesaj akımı varken iletişim kuramamak ve kendinizi ifade edememeniz sizi yıpratacaktır. Bazen bırakmak kendinize mola vermek çabalamaktan iyi olabilir.

Kendi kendinize kalın ve enerjinizi dengeleyin bir mıknatıs gibi emdiğiniz o duygular sizi yoracaktır. Dikkat etmezseniz de bağışıklığınızı düşürecek ve bedeninizden tepkiler almaya başlayacaksınız. Bu sebeple güzel bir duş alın. Belki sessizce hiç bir şey yapmadan uzanın ya da kendinize topraklama yapın. Eskilerden de görmüşsünüzdür. Tuzlu su yapıp ayaklarını içinde bekletirlerdi aslında bu bir topraklama yöntemidir toprak ve suyun enerjiyi temizlediğini biliriz. Burada toprak tuz olacaktır. Kendinizi çok yorgun hissettiğinizde bunu yapmanız sizi birazda olsa rahatlatacaktır. Mümkün mertebe beyninizi susturmaya çalışın ve odaklanın bir yaprağa bir halı desenine bu sizi sakinleştirecektir. Kaliteli bir uyku uyuyun 6-8 saat arası normal bir insanın uyuması gereken saat aralığıdır bunun altında uyumanız sizi strese sürükleyebilir bizim amacımız rahatlamak yeni bir stres sahibi olmak istemeyiz.

Kelimelerin sizi etkilemesine izin vermeyin beyniniz sizin yarattığınız senaryolara inanırlar görüştüğünüz çevrelerden duyduğunuz sözler sizin de beyninize yerleşir ve bunları gerçekleştirmeye başlar. Konuştuğunuz biri sürekli başarısız olduğunu ve asla bu işi yapamayacağını söylüyorsa kendinize bu fikri kabul etmediğinizi söyleyin. Hayatın bir türlü bize gülemeyeceğini söylüyorsa kendinize bu fikri reddettiğinizi söyleyin. Sizi başarısız hissettiren sözlere kendinizi teslim etmeyin. Bu hayat bir tane ve sizden de bir tane var. Siz iyinizle kötünüzle yaşadığınız hayatın sizin olduğunu unutmayın. Bazı tercihleri biz yapamayız amcanızın kaybı gibi ama bazıları da tam olarak hayatınızın yönünü ellerinizle çizdiğiniz anlardır. Yanlışta olsa o kararlar sizinse kendi sorumluluğunuzu almak daha kolay olacaktır.

Empat bir insansanız her insanı anlayabilen o güzel kalbinize sitem etmeyin. Onun yerine kendinize değer vermeyi öğrenin. Size zarar vermeye başlayan durumları öncesinden anlayıp kendinizi kontrol altına aldığınızda şunu bilmelisiniz ki tüm insanlığın bu şekilde birbirini anlayan karşılıksız destek olabilen insanlara ihtiyacı var.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
lütfen isminizi buraya girin

one + 12 =