Merhaba, Bilim Şenliği ailesi!
Tatlı bir 5 Şubat günü ben ve birkaç arkadaşım dünya tarihi üzerinde konuşmaya başladık. İlk canlı kırıntılarından mağaralara resim çizenlere; yazıyı bulan Sümerli atalarımızdan yapay zeka oluşturuncaya kadar gelişen insan soyunu tartışıyorduk. Yaşlı Dünyamızın tarihi göz önünde bulundurulduğunda-4.54 milyar yıl- insanoğlunun tarihe yaptığı katkılar mantıksız denilecek kadar ufak kalıyordu. Piramitleri yapan Mısırlılar, hava alanı olduğu düşünülen bir alana sahip Mayalılar, Antik Mısır’da kullanıldığı iddia edilen elektrik, yakılan en büyük kültürel miras olan kütüphaneler gibi geçmişimizdeki sırlar kafamızda büyük bir soru işareti oluşturdu. Acaba dünya üzerinde kurulmuş medeniyetler belli bir gelişmişlik seviyesine ulaşıp bir şekilde yok olmuş olabilir miydi? Bu sorunun cevabını aramak üzere yola çıktık ve her geçen gün popülaritesi artan bir teori keşfettik; Restoizm.
RESTOİZM NEDİR?
Restoizm, Dünya’nın belli periyotlarla sıfırlandığını ve ilk insanlardan itibaren tekrardan geliştiğini düşünenlerin oluşturduğu bir düşünce akımıdır. Tamam, tanımı okuduğumuzda giriş paragrafıyla bağdaştırarak hak veriyoruz. Fakat bu düşüncenin bilim dünyasının pek hoşuna gitmeyecek uçuk kaçık tarafları da var. Restoizme göre dünya ve içindeki tüm canlılar bir yaşam simülasyonudur. Restozim düşünürlerinden bir kısmı bu simülasyonun bir Yaratıcıya dayandığını, diğer bir kısmı ise bir programcının işi olduğunu düşünmektedir. Simülasyonun belli bir seviye sistemi bulunmaktadır ve seviye dolduğunda Dünya sıfıra ulaşır. Bu sıfırlanmayı bilgisayarınıza format atmak olarak modelleyebilirsiniz. Bilgisayara format atıldığında içindeki tüm dosyalar silinir fakat bilgisayar temel özelliklerini korur. Dünya için de böyledir, her sıfırlanma seviyesi dolduğunda atamız olan suya dönüşmüyoruz. Hatta bilge insanların ve yazılı tabletlerin yok olmadığını düşünenler var! Her şey bir yana, kulağa çok ilginç gelmiyor mu? Yaşadığımız bu hayat, ailemiz, arkadaşlarımız, doğa… Hepsi bir simülasyon nesnesi.
MU KITASI MESELESİ
İnsanlar olarak şu an dünya üzerinde keşfedemediğimiz bir yer kalmadığına eminiz. Peki ya yanılıyorsak? İşte tam bu noktada büyük bir tartışma konusu olan Mu adası beliriyor. Mu adası, Asya ve Amerika kıtaları arasında yer alan ve Avustralya’nın iki katı büyüklüğünde olduğu düşünülen yok olmuş bir kara parçasıdır. Atatürk dahil olmak üzere uzun yıllar boyunca üzerinde araştırmalar yapılan Mu adası, ilk kez İngiliz bir araştırmacı olan James Churchward’ın Hindinstan’a yaptığı bir ziyaret esnasında öne sürülmüştür. Churchward’ın rastladığı Budist bir rahip, kendisine bir sır vereceğini söyleyerek onu bir mağaraya götürür. Mağarada eski tabletlere ve mezar yazıtlarıyla karşı karşıya kalan James Churchward, tabletleri çözümleyerek Mu Adası adında bir kitap yazar. Kimilerine göre düpedüz saçmalık kimilerine göre ise dünya tarihini en iyi şekilde açıklayan Mu Adası kitabında, Mu adası hakkında şu cümleler yazmaktadır:
“Sular şiddetle ovalara hücum etti. Bütün araziyi kapladı. Plajlara tepelerin olduğu alçak yerlerde girdaplar oluştu. Sular bütün dünyayı kapladı. Sular önüne gelen herşeyi ve canlıyı mahvetti. Arzın temelleri sarsıldı ve mu kıtası battı. Yalnız zirveler suların dışında kaldı. Soğuk rüzgarlar çıkıncaya kadar kasırgalar esti. Vadilerin yerlerinde derin buz çukurları oluştu. Delikler çamurla doldu. Açılan ağızdan dumanlar ve lavlar fışkırdı.”
Geçmişteki teknoloji imkanları düşünüldüğünde yapılması çok güç görülen tarihi yapıtların nasıl ortaya konduğuyla ilgili tıkanan bilim insanlarından bazıları kayıp Mu Adasıyla Restoizmi desteklemektedir.
MİNİK BİR BEYİN FIRTINASI
Elde edilen bulgulara göre evrim kanıtlanmış bilimsel bir gerçek halini aldı. Restozim ise Dünyamızın sürekli sıfırlandığını söyleyerek bambaşka bir evrim tablosu çizmiyor mu?
İkinci olarak, Dünya tarihini incelediğimizde toplulukların sürekli olarak tarihten silindiğini görüyoruz. Piramitlerden örnek vermek gerekirse; çok ağır taşları kilometrelerce taşıyor ve düzgün biçimde kesiyorlardı. O zamanın teknolojisiyle mümkün olmadığını söylüyoruz. Fakat elimizde olan bulgulara göre hareket ediyoruz. Belki öyle bir teknoloji seviyesine ulaşmışlardı ama yağmalamalar, savaşlar vs. gibi sebeplerle yok edilmişlerdi. Dünyanın sıfırlanışı diyemesek de simülasyon fikrinden veya dünyanın yok olup sadece yazılı tabletlerin kalmasından çok daha akla yatkın gibi duruyor, ne dersiniz?
Restoizm teorisiyle ilgili elimizde olan bilgiler şimdilik böyle. Her ne kadar doğruluğu tartışılan zayıf bir teori olsa da bize Dünyamız hakkında yepyeni bir pencere açıyor. Biraz da büyülüyor, öyle değil mi?
Sevgiyle.
KAYNAKÇA
evrimagaci.org/mu-kitasi-1922
www.istanbulgercegi.com/bugun-dunya-daha-yavas-donecek_173338.html
www.senbildiye.com/?p=1602
korkubilimi.com/komplo/bildigimizden-farkli-bir-konu-dunyanin-sifirlanmasi.html
Didar VARNALI
Bu simülasyonun /programın hacklenme ihtimali olabilirmi. İnsanlar bu simülasyonu hacklerlerse ya? Ben olsam hackleyip kendi ihtiyaç ve zevkine gore yeniden programlardım. Way bu dünyanın yaşamın haline:) hepiniz kölemsinizzz…
Hım. Eğer bir simülasyon içinde isek ozaman bir sosyal deneyin kurbanı olabilirmiyiz? Ve bu sosyal deneyden ortaya çıkan veriler hangi amaçla kuanılabilir ?