Devlet İlköğretim Okullarında
Ücretsiz Öğle Yemeği Sağlamak Mümkün mü?:
Farklı Ülke Modelleri ve Türkiye’ye Yönelik Öneriler
Bu rapor Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu tarafından 1 Kasım 2010 – 1 Mayıs 2011 tarihleri arasında yapılan literatür taraması ve saha araştırmasının sonuçlarını içermektedir. Araştırma, Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversitesi destekleri ile gerçekleştirilmiştir.
Araştırma Ekibi
Ayşen Candaş, Başak Ekim Akkan, Sevda Günseli, Mehmet Baki Deniz
(Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu)
Elinizde tuttuğunuz bu rapor tam da kalıcı eşitsizliklerin nesilden nesile aktarılmaya başlandığı kaynağa, yani çocuklara ve eğitim alanına odaklanmakta. Çocuklar, adalet anlayışını hangi felsefi temele dayandırırsa dayandırsın herkesin, yaşadıkları yoksunlukları haketmedikleri konusunda anlaşabildiği bir toplumsal kesim. Çocukların içine doğdukları ailenin şartlarına bağlı olarak daha doğar doğmaz deneyimlemeye başladıkları yoksunluklar, açlık, beslenme yetersizliği ya da sağlıksız beslenme, ailenin alım gücüne göre gidebildikleri okul, o yoksul okulun kendini zar zor döndürmeye çalışırken sağlayabildiği eğitimin kalitesi ve sosyal ortam biraraya gelerek çocuğun yoksulluk döngüsünü kırıp çıkmasında potansiyel olarak en önemli rolü oynayabilecek olan okul ortamına ve eğitim hayatına bağlanma olasılıklarını sınamakta. Eğitim hayatına devam edebilmeleri, öğrenmeyi sever hale gelmeleri, derslerinde başarılı olabilmeleri ancak içinden geldikleri sosyo-ekonomik ortam aynen eğitim hayatlarına da yansımıyorsa mümkün. Anayasal demokrasilerde devlet ilköğretim okullarının en önemli işlevi sosyo-ekonomik açıdan eşit olmayan vatandaşların çocuklarının, ailelerinin alım gücü, geliri ne olursa olsun, birbirleriyle aynı şartlarda kaliteli bir
eğitim almalarını sağlamak, bu yolla eğitime eşit erişim hakkını yoksul vatandaşlar için kağıt üstünde kalan bir hak olmaktan çıkarmak. İşte bu en önemli işlevleri ve demokratik bir toplumun inşa ve sürekliliğinde oynadıkları eşitleştirici rol nedeniyle
devlet okulları en gelişmiş ülkelerde de halen eğitim sisteminin temel kurumları olarak varlık göstermekte ve oranları azalmayan hatta artan kamu kaynakları ile desteklenmekteler. Eğitim, aynı sağlık alanı gibi, demokratik toplumlarda tümüyle piyasa
koşullarına terkedilmesi mümkün olmayan bir hak olarak tanımlanıyor. Bu sebeple tüm alanları piyasaya açan ve kamu yararı (public good) fikrini reddeden neoliberalizmin en benimsendiği ülkelerde bile, özel okulların ve özel hastanelerin yanısıra devlet, halen eğitim ve sağlık gibi alanlarda etkin bir rol üstlenmeye devam ediyor ve bu alanı piyasaya toptan terk etmiyor.Eğitim ve temel kurumu okul, sosyal hareketliliğin sağlanmasında dolayısıyla aileden miras alınan sosyo-ekonomik statünün nesilden nesile aynen geçirilmek yerine iyileştirilmesinde çok önemli işlevler görüyorlar. Ayrıca farklı tip ailelerden, farklı gelir düzeylerinden gelen öğrenciler okulun kaynaştırıcı ortamında birbirlerine saygı göstermeyi, paylaşmayı, beraber çalışmayı ve beraber sosyalleşmeyi deneyimleyebilirler. Eğitimi sevdiren, öğrencilerin kişisel yeteneklerini ortaya çıkaran, eksikliklerini tamamlayan ve merak duygularını stimüle ederek sürekli canlı tutan bir okul ortamı, öğrencinin başkalarının kendisine gösterdiği saygı ve verdiği değer sayesinde kendine saygı duymasını ve değer vermesini sağlayan bir olanak sunabilir. Bu bağlamda, okulu çocukların farklı ihtiyaçlarına cevap verecek bir sosyal refah alanı olarak da görmek mümkün. Okul temelinde oluşturulan sosyal programlar, çocuğun hem okulla hem de toplumla kurduğu ilişkiye olumlu yönde etki edebiliyor. Bugün birçok ülkede eğitim yaşamının parçası haline gelmiş Okul Yemeği Programları (OYP), sosyal bir ortam olan okul ortamında olanakları yeterli olmayan öğrencilere yeterli
beslenme olanağı sunmakta, bütün öğrencilerde sağlıklı beslenme alışkanlıklarını ve beraber sohbet ederek yemek yeme pratiklerini destekleyerek özellikle de yoksul olan öğrencilerin daha fazla oranda maruz kaldığı sağlıksız beslenmenin ve bunların OKUL YEMEĞİ PROGRAMI
sonucunda ortaya çıkan öğrenme ve gelişim bozukluklarının önlenmesinde aktif rol üstlenmektedir. Bütün bu sebeplerle başarı oranlarını da artıran OYP, uzun vadede kalıcı eşitsizliklerin dönüştürülmesinde etkin bir rol üstlenmektedir. Devlet ilköğretim okulları Türkiye’de sekiz yıl olan zorunlu eğitim döneminde toplam öğrenci nüfusunun yüzde 97,4’üne hizmet vermekte. Şu anda devlet ilköğretim okullarına devam eden öğrenci sayısı 10.308.927. Özel okullara devam eden öğrenci sayısı ise 267.294. Araştırma ekibimiz İstanbul’da bir saha çalışması da gerçekleştirdi. İstanbul ile sınırlı tuttuğumuz saha çalışmasında çeşitli okullara gidilip OYP’ye duyulan ihtiyacın boyutları araştırıldı.
Raporun Tamamına Ulaşmak İçin Aşağıdaki Linki Tıklayınız
https://www.bilimsenligi.com/wp-content/uploads/2011/12/okulda_yemek_raporu.pdf