çünkü o, VIII. HENRY!

Blog Yazarı
Bilge Sevil ASLANv

Gördüğünüz 1509-1547 yıllarında İngiltere Kralı olan VII. Henry’nin portresi; görmediğiniz daha doğrusu dikkat etmediğiniz ise Henry’nin ihtişamını ve asaletini göstermek için özellikle üzerinde durduğu Uşak halısı! Kendilerinin zamanında Anadolu stiline yapılmış oryantal halılarından  oluşan zengin bir koleksiyonu varmış ve bu halıların üstünde portrelerini yaptırmayı moda haline getirmiş. Ayrıca yabancı ziyaretçileri etkilemek için Osmanlı tarzı kıyafetler giymekten hoşlandıklarına şüphe yoktu. VIII. Henry şiirler yazan, şarkılar besteleyen ve bugün, yaklaşık 900 milyon insanın bağlı olduğu Protestanlık mezhebi için de önemli bir etki yaratan ilginç bir adam. Fakat ben, VIII. Henry’yi belki de VIII. Henry yapan 6 karısından bahsetmek istiyorum.

8. Henry iyi bir müzisyen ve besteci olarak saygı görüyordu. 1518’de tamamladığı el yazması müzik defterinden ‘Pastime with Good Company’ bestesi

“I Love and Shall Until I Die” (Seviyorum! Ve Bu Ölünceye Kadar Devam Etmeli!)

VIII. Henry magazin kısmı ağır basan bir kral. Zira altı evlilik yapan kralın magazin dünyasına vermediği malzeme kalmadı! Yengesi ile evlendi, aldatıldığını düşündü, işkenceler altında eşlerinin sevgililerini aradı, ve hatta sevgilisi için mezhebini bile değiştirdi. Ama hikayenin iç yüzü çok daha farklı!

I. Aragonlu Catherine

İspanya Prensesi olan Catherine 16 yaşına varmadan soyluluğuna uygun bir eş adayı olan 7. Henry’nin oğlu Arthur ile evlendi ve 6 ay geçmeden, kocasını kaybetti. Erken gelen ölüm, İspanya için de kötü bir durumdu; bozulan evlilikten sonra 7. Henry İspanyol ittifakına istekli davranmamıştı. Catherine’nin durumu ise İspanyol halkından daha belirsizdi sarayda.

Fakat Kral 7. Henry de çok geçmeden öldü ve Arthur’un kardeşi 8. Henry tahtına kavuştu. Kralın ilk icraatı Catherine ile evlenmek oldu. Catherine de böylece kendini tekrar güvenceye aldı ve bunu bir daha kaybetmek istemeyen Catherine, çok geçmeden hamile kaldı. Maalesef bebek prematüre doğdu ve kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Bir yıl sonra doğan ikinci bebek ise 52 gün yaşayabildi. Ardından bir düşük ve doğum sonrası ölen bir bebek daha oldu. Talihsiz Catherine beşinci hamileliğinde Mary adında sağlıklı bir kız çocuğu dünyaya getirdi.

Ne yazık ki Henry erkek bir varis istiyordu ve 42 yaşına gelen Catherine gebe kalamıyordu. Karısından uzaklaşan ve başka bir kadına aşık olan Henry de boşanmak istedi. Fakat kilise buna izin vermedi. Ayrıca Catherine kızının ve kendisinin kraliyetteki yerini kaybetmek istemiyordu ve boşanmaya razı değildi. Yine de sonunda boşanma gerçekleşti çünkü Henry, İngiltere’nin kralıydı!

Genç yaşta ülkesinden ayrılan, dul kalan, defalarca gebe kalıp bebeklerini kaybeden talihsiz Catherine, boşanmadan sonra kızından da ayrı tutuldu. İspanya’nın eski prensesi yaşadığı sağlıksız koşulların da etkisiyle 1536’da 51 yaşında hayata gözlerini yumdu.

 

 

II. Anne Boleyn

Kız kardeşi Mary Boleyn ile Fransız Sarayı’nda bulunma şansını elde eden Anne; Fransızca, müzik, dans gibi aldığı dersler ile oldukça alımlı bir kadındı. Zaten İngiltere’ye döner dönmez Sir Henry Percy ile evlendi ancak bu evlilik Percy hali hazırda başka bir kadınla nişanlı olduğu için geçerli olmadı. Kız kardeşi Mary ise William Carry adlı bir adamla evlense de aynı zamanda Kral 8. Henry’nin metresiydi! Bu ilişki sayesinde kocası lordluk ünvanı bile kazandı, kız kardeşi Anne ise Kral ile tanışabildi!

Yine de Anne, Mary’nin aksine Henry’nin resmi metresi olmayı her zaman reddetti. Belki de Henry bu sıra dışı davranışına aşık oldu zira Anne’nin pek de güzel olmadığı söylenir. Söylentilere göre altıncı bir parmağı ve boynunda guatrı olan Anne aynı zamanda İngiltere’deki yaygın güzellik algısının aksine sarı saçlara ve mavi göze değil esmer bir ten, koyu kahverengi saçlara ve yine koyu kahverengi gözlere sahipti. Fakat her nasılsa Henry Anne’yi çok seviyor ve onun ile evlenmek istiyordu. Bu yüzden de karısı Aragonlu Catherine’den boşanmasına izin vermesi için Papa VII. Clemens’den izin istedi.  Bu izin genelde formalitedendi krallar için, zira hiçbir papa kralların bağlılığını kaybetmek istemez ve türlü bahaneler ile evlilikleri bitirirlerdi.

Ancak işler Henry’nin beklediği kadar kolay olmadı. Kutsal Roma-Cermen İmparatoru V. Charles, Roma’ya bir saldırı düzenledi ve yağma yaptı. Bu süreçte Papa da ele geçirildi. Charles bu boşanmaya izin vermemesi için Papa’yı sert bir dille uyardı çünkü Henry’nin karısı Aragonlu Catherine, V. Charles’ın da öz halasıydı.

Aslına bakarsanız, bir zamanlar Henry de Katolikliğin güçlü bir savunucusuydu. Lakin Papa boşanmayı gerçekleştirmeyince bir türlü, bir kadın için kurulduğu anlatılan, Protestanlıkla Katolikliğin harmanlandığı İngiltere’nin hala resmi kilisesi olan meşhur Anglikan Kilisesi kurulmuş oldu. Kral kendisini İngiltere kilisesinin başı ilan etti ve eski karısı Catherine ve kızı Mary’i sürgüne gönderdi. Böylece Anne Boleyn ile olan evliliklerini resmen tamamladı. Bu süreçte tarihin büyük hümanistlerinden, çok sevdiği hocası Thomas More VIII. Henry’nin Kilise’nin başı olduğunu kabul etmedi. Katolik kilisesi de Kralı ve İngiliz halkını aforoz etti. Avrupa’da İngiltere’ye karşı büyük askeri hazırlıklar planlandı. Ancak doğudaki Osmanlı tehlikesi ve devletlerin birbiri arasındaki yarış nedeniyle bu planlar gerçekleşemedi ve İngiltere bir anda özgür bir Hristiyan ülkesi oldu. Ne yazık ki More’un sonu idam oldu.

7 Eylül 1533’te bir kız çocuğu dünyaya getirdi, Anne. Bir kız çocuğu daha Henry için hüsrandı ama bu kız çocuğu İngiltere’ye Altın çağını yaşatacak olan I. Elizabeth’ti! İkinci hamilelik haberi de gecikmedi, ne yazık ki bebek anne karnında öldü. Çift arasındaki sorunlar da böylece başladı. Kadın düşkünlüğü ile bilinen VIII. Henry metresler tutmaya başladı ve zamanında metres olmayı reddeden Anne Boleyn de  sinir krizleri geçirmeye başladı. Yine de bir erkek çocuk doğurması gerektiğini biliyordu. 1534’te üçüncü hamileliğini öğrendiğinde belki sinir krizlerinden belki Henry’nin ölümden döndüğü kaza haberi yüzünden, karnındaki bebeği düşürdü ve dramatik olan, bebek bir erkekti.

Oğlan olsun kız olsun, yeter ki sağlıklı olsun! Fakat yukarıda bahsettiğim gibi, Henry erkek bir veliaht istiyordu ve ikinci karısı da bu mutluluğu verememişti ona. Henry’nin de meyli iyiden iyiye metreslerinden biri olan Jane Seymour’a kaymaya başlamıştı. Bunu fırsat bilen saray ahalisi en başından sevmediği Anne’dan kurtulmak Henry’yi eşi tarafından aldatıldığına inandırdı. Henry, ilk önce kız kardeşi Mary Boleyn ile önceden yaşadıkları ilişkiyi gerekçe göstererek, Anne Boleyn ile evliliklerini geçersiz kabul etti. Daha sonra Anne Boleyn zina, vatan hainliği ve ensest ilişki suçlamalarıyla Londra Kulesi’ne kapatıldı. Anne Boleyn İngiltere’de hiç bir zaman popüler olmamıştı zaten; resmen bitmeyen evliliğe rağmen Henry ile gizlice evlenmesi, yine o süreçte mahkeme ile çatışmaları ve sonunda da bu aldatma dedikoduları kamuoyundaki dedikoduları arttırdı. Aslında kralı aldattığına dair deliller yetersizdi, yine de diri diri yakılmaya mahkum edilmekten kurtulamadı. Yine de Henry kızının annesine merhametli(!) davranarak diri diri yakılma cezasını başının vurdurulmasına çevirdi.

Harry Potter
Cadı olduğu dahi iddia edilen Anne Boleyn’nin Harry Potter ve Felsefe Taşı filminde Hogwarts duvarlarındaki portresi

 

III. Jane Seymour

Merhametli(!) Henry Anne’nin infazından 24 saat sonra resmi olarak Jane ile evlendi. Rivayete göre Henry Jane’nin nezaketinden ve sakinliğinden etkilenmişti. Tabi bu nazik ve sakin tavır Jane’nin, eski karısının kafasını vurduran Henry’den korkusu mu yoksa bulunduğu konumun önemini kavrayamayacak kadar saf oluşu mu bilinmez.

Fakat Jane de evlilikten kısa bir süre sonra hamile kaldı. Belki Henry sonunda bir oğlan çocuğuna kavuşacağını hissetti ve Jane’i hamileliği boyunca el üstünde tuttu. Dokuz ay sonunda Kral oğlu Edward’a kavuştu. Edward’ın vaftiz töreni yapıldıktan sekiz gün sonra Jane hastalandı ve ertesi gün ölüm haberi geldi.

Erkek varisin hatrına mı yoksa erken ölümün talihsizliğinden midir bilinmez; zavallı Jane, Henry için her zaman ayrı bir yere sahipti. Mesela Henry, kendi mezarını Jane’nin gömüldüğü kaleye hazırlattı ve ölümü ardından geçen iki yıl boyunca evlenmedi.

 

 

IV. Clevesli Anne

Jane Seymour’un ölümünden sonra zaman geçtikçe, Kral ve bakanları İngiltere’nin yabancı bir müttefike ihtiyaç duyduğunu hissettiler ve böylece yeni bir gelin için avlanma başladı! Henry’nin ilk karısını sansasyonel bir şekilde boşadığı, ikincisinin başını vurduğu ve üçünün ise talihsiz bir şekilde öldüğü iyi biliniyordu. Diğer bir deyişle, kimse onunla evlenmek istemedi. Hans Holbein adındaki yetenekli bir ressam da –en baştaki porteriyi de yapan ressam, Cleves kızları Anne ve Amelia Dükü’nün portrelerini yapmak için Almanya’ya gönderildi. Anne’i portresinden beğenen Henry, Anne’i evlenmek için İngiltere’ye çağırdı. Ne yazık ki Anne’i gören Henry onu oldukça çirkin buldu ve aşağalayı bir şekilde onu “Flanders’ın Mare’si” olarak adlandırdı. Tüm hazırlıklar tamamlandığı için evlilik gerçekleştirilse de Henry, yedi ay sonra Anne’den de boşandı. Henry daha sonra Anne’e çok para ödemişti çünkü Anne Almanya’ya geri dönemiyordu zira boşanma ailesi için bir utanç olarak görülecekti.

1539 yılında Hans Holbein tarafından resmedilen Clevesli Anne’in portresi, bugün Mona Lisa’nın da sergilendiği Louvre Müzesi’nde bulunuyor.

V. Catherine Howard

Herkesin bildiği bir şey varsa Henry ile ilgili; o da Henry’nin zaman içinde ne kadar kilolu birine dönüştüğüdür. Kırk yaşına girdiğinde 180 kilo kadar olduğu söylenir, öyle ki ata binmek için vinçe ihtiyaç duyarmış! Ama Kral Henry’nin evlenmesine zamanında kilise bile engel olamamıştı, kiloları mı olacaktı? Kırk dokuz yaşında kilolarından yürüyemeyen Henry, beşinci eşi Catherine Howard ile evlendi. Aslında Kral yanındaki genç ve güzel kadını el üstünde tutup şımartıyordu ancak bir süre sonra bu kadının hakkında da dedikodular çıktı. Henry’nin ikinci eşi, Anne Boleyn’nin kuzeni olan Catherine tıpkı onun gibi sadakatsizlikle suçlandı, vatan haini ilan edildi ve sonunda başı kesildi.

VI. Catherine Parr

Son eşi, yeni şeyler öğrenmeyi seven eğitimli bir kadın olan Catherine 12 Temmuz 1543’te Henry ile evlendi. Tahmin edebileceğiniz gibi Henry ile kolay bir evlilik olmamıştı yine. Ama kralın üç çocuğuna yani Mary, Elizabeth ve Edward’a iyi bir üvey annelik yaptı ki bu da daha çok sevilmesini sağladı. Ayrıca protestanlığa olan ilgisi mahkeme ile iyi ilişkiler kurmasına ve düşmanlarından kurtulmasına yol açtı. Gene de Catherine’i malum sondan kurtaran Henry’nin ölümü olsa gerek! Böylece dul kalan Catherine, eski sevgisi Thomas Seymour ile evlenebildi!

“…We May Our Faults Amend” (Belki Hatalarımızı Düzeltiriz…)

 

Besteler yapan, şiirler yazan, halı seçimlerinde bile bu kadar zevkli olan VIII. Henry niye bu kadar insanı öldürdü, canını yaktı? Ya da abisinin ve Jane’nin beklenmedik ölümü Henry’nin kötü şansı mı etrafına saldığı zehir miydi? Yoksa İngiltere’nin unutulmaz krallarından biri olan Henry hayal kırıklığı ile  mi ayrıldı bu dünyadan? Rivayet odur ki evlendiği o kadar kadına rağmen Milano Prensesi Christina’ya aşıkmış ve ona evlenme teklif etmiş. Prenses, “İki başım olsaydı, tabi evlenirdim sizinle!” cevabını vermiş ve kibarca reddetmiş. Kim bilir, belki de bunlar onca insanın ahıydı. Şimdiki kraliçenin soyu Mary Boleyn’e yani Anne’e dayanıyor fakat Henry ile bir alakası yok. Yani erkek varis uğruna o kadar aransa da hatta kızı I. Elizabeth İngiltere Kraliyeti’nin en önemli isimlerinden biri de olsa Henry’nin kraliyetle bir bağı kalmadı. Yine de o; güzel besteleri, şiirleri veya ince zevkleriyle hatırlanabilecekken altı karısı ve egosuyla hatırlanmayı kendi seçimleriyle başardı.