ÇALIŞKAN ARILARIMIZIN KİTAPLA VE DEĞİŞİMLE İMTİHANI
Giriş
Öğretmenlerimiz; toplumda iletken bir tel gibi olan, okuduğu bölümün ve uzmanlığının yanı sıra çevresinde edindiği izlenimlerini de öğrencilerine aktaran ve bu kutsal görevi severek, emek vererek yapan değerli meslektaşlarım, acaba yeterince okuyorlar mı? Öğretmenlerimizi her çiçekten topladığı polenlerle beslenen ve onlardan mükemmel balı üretmeye çalışan arılara benzetecek olursak acaba onlar yeterince çeşitli çiçeklerden faydalanabiliyor ve olması gerektiği kadar beslenebiliyorlar mı? Kimsenin uzun metin okumaya tahammül edemediği, iletişimin ve haber almanın yazılı ve basılı metinlerden çok, sosyal medyadaki kısa iletilerle sınırlı kaldığı, kitapların dijital ortamlardaki elektronik kitaplara evrildiği bu çağda öğretmenlerimiz hangi alanlarda okumayı ve yazmayı tercih ediyor? Dahası kaliteli yazma etkinliklerine vakit ayırabiliyorlar mı? Yoksa onlar da çağımızın teknoloji hastalığına yakalanıp en derin düşüncelerini bile 280 karaktere mi sığdırdılar? Mesleği insan eğitmek olan, geleceğin mimarlarının düşünme şeklini şekillendirmek gibi önemli bir görevi layıkıyla yapmaya çalışan öğretmenlerimizi konu alan bir makalede tabi ki onların öğrencilerinden bahsetmeden olmaz. Öğretmenlerimiz, öğrencilerini kitap okumaları ve yazma etkinliklerini artırmaları konusunda nasıl bir yöntem izliyor? Bütün bu sorulara bilimsel yöntemlerle cevaplar bulmaya çalıştık. Çalışmamız, küçük bir grup üzerinden de olsa, teorik görüşler üzerinden değil, nitel veriler üzerinden değerlendirilen nesnel sonuçlara ulaşsın istedik. Amaç bir nebze olsun farkındalık yaratmak, öğretmenler olarak önce iğneyi kendimize batırmak. Umarız bilime ve hayata katkısı olur.
Yöntem
Araştırma Modeli
Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji deseniyle yürütülmüştür. Nitel araştırmalar olay, tutum, algı ve düşüncelerin kendi doğal süreçlerinde ve ortamlarında bütünsel bakış açısıyla incelendiği ve gerçekçi bir şekilde ortaya konulmaya çalışıldığı ve bu amaçla verilerin genellikle görüşme, doküman analizi, gözlem vb. tekniklerle toplandığı araştırma türleridir. (Yıldırım ve Şimşek, 2013). Fenemonolojik araştırmalar ise bir fenomen veya kavramla ilgili durumu yaşamış olan kişilerin bu fenomenolojiyle ilgili neyi, nasıl deneyimlediklerini bütüncül bir şekilde betimlemeye çalışır (Creswell, 2013). Fenomenolojik çalışmalar, derinlemesine ve ayrıntılı bir anlayışa sahip olmadığımız olgulara odaklanmaktadır; veriler odaklanılan konuyu deneyimleyen ve bunu yansıtabilen bireylerden toplanmaktadır. Fenomenoloji çalışmaları olguları daha iyi anlamaya yardımcı olacak örnekler, açıklamalar ve yaşantılar ortaya koyabilirler (Yıldırım ve Şimşek, 2013). Bu nedenle öğretmenlerin kitap okuma ve yazma alışkanlıklarını ölçmeye yönelik özgün bir anket hazırlanmış ve Lüleburgaz Anadolu Lisesinde çalışan öğretmenlere uygulanmıştır.
Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubu amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme tekniği kullanılarak belirlenmiştir. Amaçlı örnekleme bilgi anlamında zengin olduğu düşünülen durumlarla ilgili derinlemesine çalışılmak istendiğinde kullanılır. Ölçüt örneklemede ise araştırılan durumla ilgili belli niteliklere sahip kişiler ve belirlenen ölçütü karşılayanlar araştırmanın çalışma grubuna dâhil edilmektedir (Büyüköztürk, Kılıç Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2012). Araştırmamız Lüleburgaz Anadolu Lisesinde çalışan öğretmenlerden anketi yanıtlamaya gönüllü olanlarla sınırlandırılmıştır. Araştırmaya katılım gösteren öğretmenlere ilişkin demografik bilgiler Tablo 1’de gösterilmiştir.
Tablo 1.Araştırmaya Katılan Öğretmenlere İlişkin Demografik Bilgiler
Öğretmen Branş Yaş Meslekteki Yıl Cinsiyet
Ö1 İngilizce 44 21 K
Ö2 Kimya 46 23 K
Ö3 Biyoloji 38 10 K
Ö4 Almanca 55 30 K
Ö5 Din Kültürü ve Ahlak Bilg. 26 2 K
Ö6 Tarih 44 22 E
Ö7 Biyoloji 47 24 K
Ö8 İngilizce 48 22 E
Ö9 Türk Dili ve Ed. 57 37 E
Ö10 Felsefe 48 24 E
Ö11 Biyoloji 51 30 K
Ö12 Fizik 48 25 K
Ö13 Beden Eğitimi 39 14 K
Ö14 Türk Dili ve Ed. 59 37 E
Ö15 Müzik 37 14 K
Ö16 Görsel Sanatlar 46 12 E
K: Kadın E: Erkek Ö: Öğretmen
Bulgular
Araştırmaya katılan öğretmenlerin kitap okuma sıklığına yönelik sorulara verdiği yanıtlar çeşitlilik göstermektedir. Şöyle ki: Ayda bir ( Ö1,Ö6, Ö12, Ö14, Ö16 ), ayda iki (Ö9), ayda üç (Ö5), ayda dört (Ö11), yılda iki (Ö8), yılda üç ( Ö2), yılda dört (Ö7), yılda beş (Ö4, Ö13), yılda yedi (Ö15), tatillerde en az beş kitap (Ö10), okuyamıyorum (Ö3).
Okudukları kitapların türlerine yönelik soruya verilen yanıtlar ise şöyledir: roman (Ö1, Ö2, Ö3, Ö4, Ö5, Ö7, Ö8, Ö9, Ö12, Ö13, Ö15, Ö16), araştırma (Ö10, Ö11, Ö12, Ö14), deneme (Ö1, Ö6, Ö11), bilimsel kitaplar (Ö2, Ö10, Ö16),hikâye (Ö6, Ö9).
“Öğrencilerinizin daha çok kitap okumaları konusunda yüreklendirmek için neler yapıyorsunuz ?” sorusuna yapılan yorumlar ise şöyledir: “Kendim kitap okuyarak özellikle elimde okuduğum kitapla derse giriyorum. Meraklı öğrenciler kitap hakkında soru soruyorlar. Öğrencilerime okumak için kitap verdim. Onlardan da okumak için kitap aldım.” (Ö1);“Onları övüyorum. Okudukları kitaplarla ilgili görüşlerini sorarım. Okuduğum kitaplardan bölümler paylaşırım.”(Ö2); “Kitap okumanın onlara katacaklarından bahsediyorum.(Ö3); “Kitap okuyan insanların sınavlarda daha başarılı olduğu, sorunlara daha kolay çözüm bulabildiği konusunda yönlendiriyorum.(Ö4); “Okumanın insan hayatındaki önemi, kaliteli birey olma yolunda kitapların büyük rolü olduğu gibi konular hakkında güdüleme davranışlarında bulunuyorum.(Ö5); “Sürekli kitaplardan örnekler ve pasajlar okuyorum.” (Ö6); “Telkin etmekten başka bir şey yapamıyorum. Yılda en az 4-5 kitap okumaları gerektiğini, kitap okumanın beyin jimnastiği olduğunu, çok kitap okuyanların sayısal derslerde de başarılı olacağını telkin ediyorum.(Ö8); “Proje ve performans ödevi olarak kitap okutuyoruz. Kitap okumanın yararlarından bahsediyorum. (Ö9); Felsefe dersinde kitap ödevi veriyorum. Kitap tavsiye ediyorum.(Ö10); “ Her kitabın ayrı bir dünya olduğunu belirterek farkındalığın artırılması için okumanın şart olduğunu, dünyada olan gelişmelerin okunarak takip edileceğini anlatıyorum.(Ö11); “Kitap okumalarını söylüyorum. Akıcı konuşmak, okuduğunu anlamak gibi yararlarından bahsediyorum.” (Ö12); “Ellerinde kitap gördüğümde konusunu sorarım, bundan önceki okuduğu kitap için konuşurum. Ben de tavsiye olarak kitap ismi söylerim.” ( Ö13); “Üniversite sınavlarında başarının anahtarının okuma ve anlamaktan geçtiğini vurgulayarak okumaya teşvik ediyorum. (Ö14); “Kitap okuma saatleri yapıyoruz.” (Ö15); “Kitap ismi ve içeriği hakkında bilgi veriyorum.” (Ö16).
Öğretmenlerin yazma etkinliklerine vakit ayırıp ayırmadıklarına yönelik soruya yapılan “Duygu ve düşüncelerinizi yazılı olarak ifade etmek ve paylaşmak için neler yaparsınız?” sorusuna verilen yanıtlar ise şu şekildedir: “Eskiden günlük tutuyordum. Sosyal medya kullanıyorum. (Ö1)”; “Evet sosyal medyada bazen görüşlerimi açıkça ifade ederim.” (Ö2); Sosyal medyayı gerektiğinde kullanıyorum.(Ö4); “Günlük tutarım. (Ö5); “Günlük olmasa da haftalık şiir, deneme yazarım.(Ö6); “Sosyal medyayı oldukça etkin olarak kullanıyordum. Sürekli yazı yazdığım sayfalar vardı. Eskisi kadar yazmıyorum. (Ö10); “Sosyal medyayı fazla kullanmıyorum.”(Ö14);“Sosyal medyayı aktif kullanıyorum. Düşüncelerimi genelde konuşarak ifade ediyorum. (Ö15); Sosyal medya kullanıyorum. (Ö16).
“Öğrencilerin okudukları kitaplardan anladıklarını yazılı olarak doğru ve güzel ifade edebilmeleri amacıyla uygulanan yazma alışkanlıklarının artırılması için önerileriniz nelerdir?” sorusuna yapılan yorumlar ise şöyledir: “İngilizce dersi proje 10. Sınıflara bir kitabın okunup özetlenmesi, en az yirmi soru çıkartılması ile ilgili ödev verdim. Ödev almayan öğrenciler ise benden İngilizce kitap alıp okudu. (Ö1); “Ders programlarının hafifletilmesi, okuma etkinliklerinin düzenlenmesi iyi olur. (Ö2); “Yaşamlarına katacakları olumlu özelliklerinden bahsedilmeli.” (Ö3); “Kitap okuma saatinin konulması, çok kitap okuyan insanların başarılarının örnek gösterilmesi.” (Ö4); “Çeşitli ödüllerle yarışmalar düzenlenebilir. Böylece öğrencinin motivasyonu artırılacaktır.” (Ö5); “Bir önerim olamaz. Sevgi ve merak işi.” (Ö6);”Sosyal medya bağımlılığı azaltılmadığı sürece okuma ve yazma alışkanlıkları artırılamaz.” (Ö8); “Öğrenciler için okuma saatleri olmalı. Öğrencilerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri okul dergileri ya da gazete çıkarılmalı. (Ö9); “Önce okumaları, donanımlı hale gelmeleri gerekir, bilgi donanımı olmadan düşüncelerini yazıya dökmeleri mümkün değil.” (Ö10); “Koridor ve sınıflarda güncel kitapların bulunduğu kitap rafları bulundurulabilir.” (Ö11); “İlgilerini çekebilecek kitaplardan bahsedilebilir.” (Ö12); “Derslerde yazma çalışmalarına zaman ayırmak gerekir.” (Ö14); “Kitap tanıtımları yapılabilir.” (Ö15); “Kendilerini doğru ifade edebilmeleri için okumanın da yazmanın da etkilerinden bahsediyorum.” (Ö 16)
“Öğretmenlerin kitap okuma alışkanlıklarının artırılması için önerileriniz nelerdir?” sorusuna yanıt olarak verilen ifadeler şöyledir: “Öncelikle öğretmenlere yönelik indirimli kitap kampanyaları yapılabilir. Ödüllü kitap okuma yarışması yapılabilir.” (Ö1); “Kendini geliştirmek isteyen öğretmenlerin kitap okuması önemlidir. (Ö4); “En zor insan tipi öğretmendir, ya tam okur ya da hiç okumaz. O yüzden etkilemesi zor bir grup.” (Ö6); “Öğretmenlerin sosyo-ekonomik durumları düzelmediği sürece kitap okuma ve yazma alışkanlıklarının artması mümkün değildir. Günlük sorunlar ve stres bu alışkanlıkları körlüyor. (Ö8); “Özellikle seminer dönemlerinde okumaya yönelik projeler yapılabilir.” ( Ö9); “Öğretmen olmuş bir insana “kitap okumalısın” diye ya da neden kitap okuması gerektiğine dair öneride bulunmanın çok mantıklı olmadığını düşünüyorum. Kitap okumak iyidir.” (Ö10); “Öğretmenler odasında güncel kitap rafları bulunabilir.” (Ö11); “Kitap alış verişi (değiş tokuş) paylaşım. (Ö12); “Öğretmenler arasında kitap alış verişi sağlanmalı. (Ö14); “Öğretmenlerin kendilerini geliştirmeleri ve kendilerine zaman ayırmaları için ders programında boşluklar olabilir. (Ö15); “Alanlarında kendilerini geliştirmek için mutlaka alanlarıyla ilgili kitap ve makale okumaları gerektiğini düşünüyorum. Okuyan öğretmen olur. Öğrencilerimize ve kendi çocuklarımıza örnek olmak için kitap okumalıyız. ( Ö16)
Sonuç ve Öneriler
Araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğu “ayda bir” kitap okuduklarını ifade etmişlerdir, diğer cevaplar ise değişiklik göstermektedir. Bu verilerden öğretmenlerin yaşı, branşı, medenî durumu vb. gibi kişisel durumlar sebebiyle okuma sıklıklarının dağınık olduğu sonucuna varabiliriz. Okudukları kitapların türlerine yönelik soruya verilen yanıtlardan anlaşıldığı üzere öğretmenlerin çoğu okumak için kurgusal metinleri tercih etmektedir. Öte yandan araştırmaya katılan öğretmenlerin yarısına yakını bilimsel metinler ve araştırma gibi diğer düz yazı türlerini de okuduklarını ifade etmişlerdir. Öğrencileri motive etme konusundaki nitel verilerden yola çıkacak olursak: araştırmaya katılan öğretmenler, branşları ve kendi okuma sıklıkları ne olursa olsun, öğrencilerinin kitap okuması için onlara örnek olma ve onları yönlendirme konusunda gayretlidir. Öğretmenlerin yazma etkinliklerine olan ilgisini ölçen soruya verilen yanıtlar doğrultusunda: araştırmaya katılan öğretmenlerin duygu ve düşüncelerini ifade etmek için çoğunlukla sosyal medyayı tercih ettikleri görülmüştür. Ayrıca bazı öğretmenlerin bu soruya yanıt vermek istememeleri yazı yazma etkinliklerine zaman ayırmadıklarını düşündürmektedir. Öğrencilerin yazma çalışmaları hakkında yönelik soruya cevap olarak sunulan önerilerin çeşitliliğinden anlaşıldığı kadarıyla araştırmaya katılan öğretmenlerin öğrencilerini, okuma konusunda olduğu kadar, yazma konusunda da yönlendirmek için hevesli oldukları söylenebilir. Öğretmenlerin kitap okuma alışkanlıklarının artırılması için önerilerini sorduğumuzda bazı öğretmenlerin yanıt yazmak istemedikleri gözlenmiştir. Yapılan sözlü görüşmelerde yetişkin insanlara bir öneride bulunmanın uygun olmayacağını bu nedenle görüş bildirmedikleri belirtmişlerdir. Nitekim yazılmış olan önerilerde okumayı seçen öğretmenlere sunulabilecek birtakım kolaylıklardan bahsedilmekle beraber yetişkin insan davranışlarının kolay kolay değişemeyeceğine dair görüşler vurgulanmıştır. Öznel bir yorum olacak ama bir öğretmen olarak bu görüşe katılmadığımı belirtmek isterim. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” demiş Herakleitos, demek ki hayattaki değişime uyum sağlamak gerekir. Güneş bile her sabah başka doğuyor, her akşam başka batıyor. Zamanla ve farkındalıkla her şey değişebilir, bireyler, hayatlar, toplumlar… Hatta değişime direnenler bile zamanla mecburen ve hiç farkında olmadan değişebilir. Hele ki mesleği öğretmen olan birey, bilgilerini sürekli olarak güncellemek ve değişmek zorundadır.
Sonuç olarak hiçbir öğretmen kendinde olmayan bir özelliği öğrencilerine kazandıramaz. Öğretmenlerimiz doğru kaynaklardan yeterince faydalanabilmeli ki öğrencilerine bilgiye nasıl ulaşacakları konusunda yol gösterici olsunlar. “Ergen” diye tabir ettiğimiz, insanın kişiliğinin, hayatı algılayış biçiminin, benlik kavramının oluştuğu yaştaki çocuklarımız ellerindeki akıllı telefonlardan her an bilgi bombardımanına maruz kalmaktalar. Bu bilgilerin çoğu yeterli denetimden geçmeden gençlerimizin zihinlerine ulaşıyor. Bilgiye hızlı ulaşmak elbette çok kıymetli ve teknolojiden faydalanmak mutlaka kullanışlıdır. Ne var ki öğrencilerimize bu bilgileri nasıl süzeceklerini öğretmezsek teknoloji onlara fayda sağlamayacak, aksine zarar verecektir. Bunun önüne geçmenin en güzel yolu ise bilgiyi doğru kaynaktan, kitaplardan, okuyarak araştırarak edinmelerini sağlamaktır. Ayrıca edindikleri bilgileri yazılı olarak kısa metinlerle değil, doğru ve güzel bir Türkçe ile ayrıntılı olarak anlatabilmeleri için onları yönlendirmek gerekir. Çağımız, bilgi akışında hızın değerli olduğu ancak bu uğurda bazı inceliklerin gözden kaçırıldığı bir zaman dilimidir. Dilimiz, hızlı iletişim uğruna gözden kaçırılamayacak kadar değerlidir. Bununla beraber dil bilincinden yoksun metinlerle kurulan iletişimin eksik olacağını hatta çoğu zaman iletişim kazalarına yol açabileceğini unutmamalıyız.
Araştırmamızın sonucundaki veriler ışığında: öğretmenlerimizin öğrencilerini yönlendirme konusunda gayretli ve hevesli olduklarını ancak meslektaşlarının değişimine inanmadıklarını gözlemledik. Kanımızca doğru bir yüreklendirme ile yetişkinler de değişebilir. Öğretmenlerimizin daha çok kitap okuması için araştırmamızın sonucunda verilerden çıkan önerilere ek olarak: meslektaşlarımıza huzurlu ve güvenli bir çalışma ortamı sağlanması, kitap okuma konusundaki teşvik ve desteklerin artırılması, ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde istedikleri kitaplara ulaşmalarının kolaylaşması vb. uygulamalar, gelişimlerine katkıda bulunacak her türlü etkinliğe zaman ayırmalarına yeterli olacaktır. Kitapla olumlu yönde değişime ve gelişime inanacağımız nice zamanlar diliyoruz.
Kaynakça:
Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak, E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2012). Bilimsel araştırma yöntemleri (11. bs.). Ankara: Pegem Akademi.
Creswell, J. W. (2013). Nitel araştırma yöntemleri: beş yaklaşıma göre nitel araştırma deseni (M. Bütün ve S. B. Demir, Çev.). Ankara: Siyasal Yayın Dağıtım.
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2013). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (6. bs.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.