BİT HATUN ile PİRE BEY masalı

Son masalımız olan Bit Hatun ve Pire Bey masalına öğrencilerim bayıldılar. Eski bir Anadolu masalı olan Bit Hatun ve Pire Bey’de olaylar çok hareketli ve kahraman sayısı fazla olduğu için okurken çok keyif aldık. Bu güzel masalı herkes öğrensin diye okulumuzda yaygınlaştırmaya çalıştık. Amiral Karamürsel İlkokulu 2/G sınıfı olarak masalı zarflara koyarak zümre sınıflara hediye ettik. Ayrıca masalı anlatarak tanıtmaya çalıştılar. Bu masaldan sevdiklerimiz için fedakarlık yapmamız gerektiğini öğrendik. Buyrun masalı bir de siz okuyun, bakalım bizim kadar sevecek misiniz?

 

                                               BİT HATUN VE PİRE BEY

 

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben bağda üzüm bekler, derede odun yükler iken… Bir varmış, bir yokmuş. Dünyanın uzak bir ülkesinde, Bit Hatun ve Pire Bey adında iki arkadaş yaşarmış. Günlerden bir gün Bit Hatun ve Pire Bey, tahtakurusuna misafirliğe gitmeye karar vermişler. Bit Hatun ile Pire Bey ırmağın bir kenarında, tahtakurusu ise öbür kenarında oturuyormuş. Bit Hatun ile Pire Bey yola çıkmışlar, ırmak kıyısına varmışlar. Pire Bey hop diye geçmiş karşıya. Pire Bey’in bir sıçrayışta karşıya geçtiğini gören Bit Hatun da şöyle bir gerilip sıçramış karşıya. Sıçradığıyla da ırmağın sularına kapılması bir olmuş. Çırpına çırpına bağırmış Pire Bey’e. Kendisini kurtarması için ondan yardım istemiş. Pire Bey ne yapacağını şaşırmış bir hâlde çalıya koşmuş. Çalıdan çırpı alıp Bit Hatun’a uzatmayı, böylece  onu sudan çekerek kurtarmayı düşünmüş.

Pire Bey, çalıya seslenmiş:

“Çalı, bana çırpı ver. Bit Hatun suya düştü, onu kurtaracağım.” demiş.

Çalı, Pire Bey’e:

“Kara kargaya söyle üzerime konup beni rahatsız etmesin. Karga beni rahatsız etmezse ben de sana çırpı veririm.” demiş.

Pire Bey doğruca kargaya gitmiş:

“Karga kardeş ne olur çalıya konma, sen çalıya konmazsan çalı bana çırpı verecek. O çırpıyla Bit Hatun’u sudan kurtaracağım.” demiş.

Karganın karnı açmış ve Pire Bey’e dönerek:

“Ambara söyle, bana buğday versin. Ambar bana buğday verirse ben de çalıya konmam. Çalı sana çırpı verir. Böylece sen de arkadaşını kurtarırsın.” demiş.

Pire Bey durur mu? Bir sıçramış, iki sıçramış ambarın yanına varmış. Ambara seslenmiş:

“Ambar, sen kargaya buğday ver, o çalıya konmasın. Çalı da bana çırpı verecek. Bit Hatun suya düştü, onu kurtaracağım.” demiş.

Ambar bu sırada fareye öfkeliymiş. Pire Bey’e dönerek:

“Arsız fareye söyle de bana dadanmasın. Fare bana dadanmazsa kargaya buğday veririm. Karga çalıya konmaz, çalı da sana çırpı verir, sen de çırpıyı arkadaşına uzatır ve onu kurtarırsın.” demiş.

Bunun üzerine Pire Bey, fareyi bulmuş:

“Fare kardeş, ambara dadanma ki ambar bana buğday versin. Ben buğdayı kargaya vereyim, karga da çalıya konmasın ki çalı bana çırpı versin. Ben de gidip arkadaşım Bit Hatun’u sudan kurtarayım.” demiş.

Fare korkuyla kafasını çıkartmış deliğinden:

“Huysuz kediye söyle beni kovalamasın. Kedi beni kovalamazsa ben de ambara dadanmam. Ambar kargaya buğday verir. Karga çalıya konmaz. Çalı sana çırpı verir. Sen de Bit Hatun’u kurtarırsın.” demiş.

Pire bu sefer kediye gidip yalvarmış:

“Kedi ne olursun, fareyi kovalayıp korkutma. Sen onu korkutmazsan fare ambara dadanmayacak. Ambar bana buğday verecek. Ben o buğdayı alıp kargaya götüreceğim. Karga çalıya konmayacak. Çalıdan çırpı alıp Bit Hatun’u kurtaracağım.” demiş.

Kedi acımış mı Pire Bey’in hâline? Acımamış. Pire Bey’e doğru bakarak:“O zaman sen bana bir parça peynir getir. Peynirle karnımı doyurursam fareyi kovalamam. Fare ambara dadanmaz. Ambar, kargaya buğday verir. Karga çalıya konmazsa çalı da sana çırpı verir ve Bit Hatun’u kurtarırsın.” demiş.

Pire Bey, bakkala gitmiş. Bir parça peynir istemiş. Bakkal da ona “Benim sadık bir köpeğim var. Sen de onu rahatsız etmez, kaşındırmazsan ben de sana peyniri veririm.” demiş. Pire Bey söz verince bakkal da ona peyniri vermiş.

Pire Bey, peyniri getirip koymuş kedinin önüne. Kedi peyniri bir güzel yemiş. Karnı doyan kedi, fareyi kovalamaktan vazgeçmiş. Bunun üzerine fare de ambara dadanmayınca ambar da söz verdiği gibi kargaya buğday vermiş. Buğdayı alan karga, çalıya konmamış bir daha. Çalı da rahata kavuşunca Pire Bey’e çırpıyı vermiş. En sonunda çırpıyı alan Pire Bey, ırmağa koşmuş. Bir de ne görsün? Pire Bey çalıdan çırpı alıp yetişene kadar ırmağın suları iyice kabarmış ve Bit Hatun artık dayanamaz hâle gelmiş. Pire Bey, hiç düşünmeden ırmağın kıyısına yanaşmış ve elindeki çırpıyı Bit Hatun’a tüm gücüyle uzatmış. Bit Hatun, çırpıya uzanmak istemiş ancak sular o kadar coşkun akıyormuş ki dalgaya kapılıp gitmekten korkuyormuş. Pire Bey son kez var gücüyle çırpıyı ırmağın sularına doğru uzatmış. Bit Hatun da güçlükle zıplayarak çırpının üstüne çıkmış ve sonunda kurtulmuş.

Onlar ermiş muradına, darısı sevdikleri için fedakârlık yapan tüm dostların başına.