BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ ÜLKEMİZ EĞİTİM SİSTEMİNDE KANAYAN BİR YARADIR.

Bilişim Teknolojileri ve Yazılım Dersi Neden Merkezi Yerleştirme Sisteminin Bir Parçası Olamıyor?

Ülkemizde bildiğiniz üzere lise ve üniversiteye öğrenci kabulleri merkezi yerleştirme sistemine göre yapılmaktadır. Çoğu eksiğine rağmen hala bu sistemle sonuç ölçer bir sınav yönetmeliğine göre sınava giren öğrenci, başarı puanını diğer öğrenci başarılarına göre sıralayıp uygun programlara yerleştirilirler.

Ülkemizde durum bu şekildeyken dünyada ki üniversitelere kabul programında neler yaşanıyor?

Ülkemizde sadece bazı kurumların hakim olduğu  A-level’a, Uluslararası Bakalorya, Abitur, Advanced International Certificate veya International General Certificate of Secondary Education (IGCSE) gibi Diploma Programlarına sahip öğrenciler aldıkları lise eğitimi süresi boyunca yerleşmek istedikleri okulları belirliyor ve belirdikleri okumak istedikleri programlara göre sınav hazırlığı içerinde süreç ölçer bir sistemle üniversitelere başvuru yapıp kabul almaya çalışıyor.

Örnek vermek gerekirse; İngiltere de üniversite okumak isteyen bir öğrenci A-level veya IGCSE gibi sınav sistemlerinin yaptığı sınavlardan, üniversitede okumak istediği programa göre sınav puanı toplayarak (Örneğin bir matematik sınavı, bir tane dil sınavı, fen sınavı, Bilişim Teknolojileri sınavı) üniversitelere kabul başvurusunu bir portfolyo şeklinde sunuyor ve üniversite değerlendirilmesine göre uygun programa kabulü sağlanıyor.

computer science

IGCSE ICT Uygulama Sınavı Örneği

Konumuz itibariyle iki sistem arasındaki farkları tartışmak kendi içerinde önemli bir münazara arz ediyor. Ama bizim konumuz yukarıda bahsedilen diploma programlarının önemli bir kısmında Bilişim Teknolojileri, Bilgisayar Bilimleri gibi daha mühendislik alanlı derslerin ortaokul ve lise seviyesindeki öğrencilere okutulup ölçüm aracı olarak kullanılabiliyorken; neden ülkemizde Bilişim Teknolojileri içerisinde ki algı ofis programları öğretimi sağlayan ders olarak nitelendiriliyor?

PISA BAŞARI SIRALAMASI

PISA Direktörü Andreas Schleicher: 2017 yılında Türk Eğitim sisteminin PISA daki başarısını değerlendirirken söylediği şu sözün “Öğrettikleriniz artık gereksiz” hiç mi doğru tarafı yoktur.  Schleicher’e göre eğitimde öğrenenin ezberci değil sorgulayıcı, yaratıcı, risk alan bireyler olması gereklidir. Bunun için öğretmen merkezli değil öğrenci merkezli eğitimin gerekliliğini vurgular ve öğretmenin eğitimde akıl hocası konumda olması gerekliliğini belirtir. Schleicher’ın bahsettiği tüm bu eğitim yaklaşımı aslında Bilişim Teknolojileri dersinde uygulanan modelin ta kendisidir. Bu kadar kazanımı güçlü bir dersin Milli Eğitim tarafından tekrar 5 ve 6 sınıflarda zorunlu ders haline getirilmesinin sonucu bu açıklamadır. Peki bu yeterli midir? HAYIR. MEB bu konuda 2 saat pilot uygulamayı genişletip dersi aynı zamanda bir ölçüm aracı olarak da kullanmayı akıl etmeli ve bir an önce uygulamalıdır.

Konu Bilişim Teknolojileri öğretmenliği bölümü mezunu arkadaşların Teknik servis çalışanı olarak hizmet verdiğini düşünürsek; konuyla ilgili pek çok üniversite tez çalışması da gösteriyor ki; Türk Milli Eğitim Sistemin gelişen teknolojiye göre revize edilmeye gerçekten ihtiyacı yok mudur? Bu ihtiyaç doğrultusunda Bilişim Teknolojileri programı ve öğretmenleri nerededir?

BiLGiSAYAR VE ÖĞRETiM TEKNOLOJiLERi EĞiTiMi BÖLÜMÜ (BÖTE) ÖĞRENCiLERiNiN MESLEKLERi iLE iLGiLi ÖNYARGILARI. Burcu KURT, Esma SULAR. Eğitim Teknolojileri Araştırmaları Dergisi , 2011, 2(2) : 0-0.

Umut ediyoruz ki Bilişim Teknolojileri dersi yıllardır ülkemizde süre gelen ve pek çok projeyle (Bkz. Fatih Projesi) sadece siyasi bir deneme aracı olarak görülmekten sıyrılır ve dünya ülkerinin eğitimin modellerindeki kullanım amaç ve seviyesine uygun revize edilebilir. Çağdaş eğitimden bahsediyorsak çağın eğitim gereksinimlerini görmezden gelmek veya üstün körü bu işi yapmaya çalışmak eğitim yöneticilerinin vicdanlarını umuyorum ki rahatsız ediyordur.