Üç adet yumurta ve yarım su bardağına yakın toz şekeri derin bir kapta şeker eriyinceye kadar iyice çırpıyorum. Sonra 1 bardak sıvı yağ ve sütü ilave edip çırpmaya devam ediyorum. Üç su bardağı unu karışıma, bir paket kabartma tozunu da unun üzerine ekledikten sonra kabartma tozu ile unu yavaşça karıp karışımı çırpmaya devam ediyorum. Daha sonra kakaoyu ve cevizi ekleyip iyice karıştırıyorum. Ve istenen kıvama ulaşınca malumunuz, istikamet 180 derece fırın, 30-35 dakika.
Benim ceviz ekleme sebebim cevizi çok sevmem ve evde browni etkisi yaratmak tabi! Bunun için de yalnız cevizle kalmiyorum; kekim serinledikten sonra benmari ya da bain-marie usulü erittiğim çikolatamı kekin üzerinde bir güzel gezdiriyorum. Kilo almak için mükemmel bir sebep! Ama belli bir miktar suyu -ki bence hatırı sayılı bir miktar bu, hele ki dünyada içilebilir su tehlikesinin olduğu bu günlerde, kaynatıp; daha sonra eritilmiş çikolatanın belli bir miktarını kapta bırakmak ne kadar akıllıca? Kimin aklına niye gelmiş bu kadar bulaşık çıkartmak!
Bain-marie diye adlandırılan metot geniş bir kazanın/tencerenin içindeki suyu kaynatıp, içerisinde çikolata gibi yiyeceklerin bulunduğu daha küçük bir kabı ısıtmaktır. Bu kabın orijinal adı bain-marie tavasıdır ve uzun silindirik bir şekle sahiptir. Sıcak su banyosunda ‘pişen’ yiyecekler kuru ısı ile karşılaşmadıkları için -örneğin cheesecake bu kuru ısı ile pişirildiği zaman çatlar, birçok deformasyon engellenmiş olur. Ayrıca suyun çevrelediği kap olabildiğine eşit pişer bu da tabi ki lezzeti arttırır. Öte yandan bain-marie yalnız yemek yapmakta kullanılmaz; özellikle açık büfelerden aldığınız sıcak ve soğuk yiyecekler bu yöntemle sıcaklıklarını korur. Yiyeceğin bulunduğu haznenin altındaki örneğin sıcak su, yiyeceği tekrar pişirmeden sıcaklığın belli bir aralıkta kalmasını sağlar. (Bu arada vücudumuzda bu kadar suyun bulunma sebeplerinden biri de budur, vücut ısımızı korumak!)
Sözcüğü incelediğimiz zaman iki kelimeden oluştuğunu görürüz; “bain” ve “marie”, basitçe Meryem’in banyosu demek. Ancak Meryem Ana’nın değil ondan biraz daha sonra yaşayan bir Maria Prophetissa kastediliyor! M.S. 1 ya da 3. yüzyılda yaşadığı düşünülen simyager Maria Prophetissa metalleri eritip karıştırmak için bu ‘usulü’ icat ediyor. Ve şaşırtıcı bir şekilde yaklaşık 2000 yıl sonrasında yöntemin amacı değişse de hala onun adıyla anılıyor. Aslen Yunanca olan sözcük önce Latince sonra da ilk kez bir mutfak terimi olarak, 1973’te Fransızca’da rastlanıyor bir mutfak ve tüm dünyaya Marie’nin banyo ile eritme fikri yayılıyor. Nereden nereye ama!