Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu`nun `Baskılar Bizi Yıldıramaz! Direne Direne Kazanacağız!` başlıklı basın açıklaması metni
AKP yönetme tekniğini daha fazla yasak, daha fazla baskı ve daha fazla şiddete yaslayarak, büyük bir korku ile sürdürmeye çalışıyor. Muktedirlerin faşizan yönetim aklı toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamımızın her alanını etkisi altına alıyor.
Bu sürecin sendikal alandaki izdüşümü de baskı ve tehdit olmakta, böylelikle sendikal mücadele alanı kontrol altında tutulmak istenmektedir. İktidara geldikleri günden bugüne yandaş sendikacılığı büyütenlerin temel arzusu, karşılarında “hazır ol”da bekleyen kapı kulları, sessizliğe gömülmüş ve verilenle yetinmeye razı geniş emekçi, işçi kitleleri görmektir.
Çünkü emekçilerin, işçilerin, kadınların, gençlerin kısaca ezilen tüm kesimlerin eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi ve adil bir yaşam talebiyle yan yana gelmelerinden ve örgütlü bir mücadele ile bu taleplerini taçlandırmalarından büyük bir korku duymaktadırlar.
Son dönemde üye ve yöneticilerimize yönelen ve doğrudan sendikal faaliyetlerimizi hedef alan kimi uygulamalar yaşanan durumu tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Şöyle ki,
19. Milli Eğitim Şurası`nın yapılacağı hafta içerisinde Antalya Şubemiz, kentteki tüm okullarda sendika panolarına “kaçAK Saray” afişi asmış ve saraya harcanan para ile istenseydi neler yapılabileceğini eğitim emekçileriyle paylaşmıştır. İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri okul yöneticilerine, bir emir yazısı göndererek afişlerimizi toplatmışlar, demokratik bir hakkın kullanımını engellemişlerdir.
11.12.2014 tarihinde Şırnak merkezdeki Anadolu İmam Hatip Lisesi müdürü, İl Milli Eğitim Şube Müdürü Hatice Çiftçi Dengiz`in talimatıyla, sendika panomuzdaki broşür ve afişlerimizi söküp kantine atmıştır. İşyeri temsilcimiz, afişlerimizde “AKP eleştirisi” olduğu için hukuksuz ve keyfi biçimde sökülüp atılmış olduğunu öğrenmiş ve tutanakla yaşananları kayıt altına almıştır.
Aydın Şube Başkanımız Ali Gün hakkında ise “gösteri, toplantı ve yürüyüşlere katıldığı” ve okul içerisinde yürüttüğü sendikal faaliyetler nedeniyle “ideolojik” konuşmalar yaptığı gerekçesiyle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü`ne şikayet dilekçesi verilmiş ve soruşturma açılması sağlanmıştır. Anlaşılan, siyasal iktidarın “makul şüphe” uygulaması sadece savcıların değil, muhbir vatandaşları n elini de hayli rahatlatmıştır.
Kocaeli`nde üyelerimizin sürgünü ile sonuçlanan olayda ise eski adı Derince Kız Meslek Lisesi olan Zehra-Emine Öçgüder Anadolu Teknik Ve Meslek Lisesi müdürü Paşa Yıldız, hakkında açılmış onlarca soruşturma ve kendisiyle ilgili verilen onlarca şikayet dilekçelerine rağmen görevini sürdürmüş ve eğitim emekçileri üzerinde ciddi bir baskı kurmuştur. Üstelik her türlü baskı ve yıldırma politikalarını hayata geçirmekten kaçınmayan okul müdürü, siyasal iktidarın ve yandaş sendikanın gücüne güvenerek dokunulmaz olduğunu çevresine yaymaktan da geri kalmamıştır. Okul müdürü Öğretmenler Kurulu`nda kendisinden şikayetçi olan sendikamız ve diğer sendikaların üyelerine söz hakkı dahi vermemiştir. Yaşanan süreç içerisinde hakkında hiçbir idari tedbir alınmayan Paşa Yıldız, öğretmenlerin İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü`ne şikayet dilekçesi vermek üzere Kurul Toplantısı`nı terk etmelerini gerekçe göstererek haklarında soruşturma açılmasını sağlamıştır. Sonuç olarak 5 üyemiz ve farklı sendika üyesi 2 öğretmen arkadaşımız bu gerekçeyle ikamet ettikleri adreslere 30-40 km`lik mesafelerdeki ilçelere sürgün edilmiştir.
Bartın Kozcağız Çok Programlı Anadolu Lisesi`nde görev yapan ve sendikamız üyesi olan kadın öğretmenimiz ise elinde “sopa” ile nöbet tutan bir öğretmene karşı çıkması nedeniyle küfür ve tehdit düzeyine ulaşan baskılara maruz kalmıştır. Durumu kamuoyuyla paylaşan şube yönetimimizin tavrı, yandaş sendika tarafından “provokatif”, “çalışma barışını bozan” nitelikte sayılmıştır.
Eğitim Sen olarak altını çizerek belirtmek isteriz ki bizler sendikalarımızı devletten, hükümetten destek alarak, icazet alarak kurmadık! 12 Mart muhtırası, 12 Eylül faşizmi karşısında asla diz çökmeyen fiili- meşru mücadele geleneğimizden güç alarak, meydanları zapt ederek, işyerlerimizi direniş ruhumuzla ısıtarak, bedeller ödeyerek bugünlere geldik!
Tam da bu nedenle hiçbir üyemizi, mücadele arkadaşımızı AKP ve yandaşlarının karşısında asla yalnız bırakmayacağımız, sendikal mücadelemize dair en küçük görünen bir kazanımımızdan dahi asla geri adım atmayacağımız herkes tarafından çok iyi bilinmelidir. Bizler ne AKP`nin güvenlik yasalarından, ne medyanın karalama kampanyalarından ne de yürütülen cadı avlarından korkmadık, korkmayız! Bilmeyenler duysun! Bizlerin ortaklığı ayakkabı kutularına sığmayacak kadar büyüktür! Bizim ortaklığımız, omuz omuza vererek yükselttiğimiz, kalplerimizde büyüttüğümüz ve konjoktürel olmayan tarihsel bir ortaklıktır! İşte bu nedenle sendikamız üyesi olsun ya da olmasın; dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan, tüm eğitim emekçilerinin eşit, adil, özgür, demokratik bir yaşam sürmesi uğruna mücadelemizi yürütüyoruz. İşte bu nedenle, bir sendika panosuna baktığımızda bir panodan çok daha fazlasını görüyoruz!