AYRIMCILIK VE YENİ MEDYADA NEFRET SÖYLEMİ

AYRIMCILIK VE YENİ MEDYADA NEFRET SÖYLEMİ

 

 

Ayrımcılık nedir? Günlük hayatımızda bilerek ya da bilmeyerek hiç ayrımcılık yapıyor muyuz? Peki, nefret söylemi hakkında neler biliyoruz? Sosyal medyanın ayrımcılık ve nefret söylemlerini engellemede ya da ona yer vermedeki rolü nedir?

Tüm bu soruların cevabını ve daha birçok şeyi 19 Şubat Pazar günü Sultanahmet’teki Uluslararası Genç Liderler Akademisi binasında gerçekleştirilen “ Ayrımcılık ve Yeni Medyada Nefret Söylemi” adı verilen eğitimde anlamaya çalıştık. Eğitim karşılıklı konuşma ve soru-cevap yöntemi sayesinde verimli bir ortamda geçti. Öncelikle ayrımcılık ve ayrımcılığın doğrudan, dolaylı, çoklu…vs çeşitlerini öğrendik. Adım oyunuyla empati yeteneğimizi kullanıp kendimizi belki de daha önceden hiç düşünmediğimiz insanların yerine koyup dünyaya onların perspektiflerinden bakıp on dakikalığına da olsa hayatımızı onların kimlikleriyle yaşadık. Avrupa trenine binip ayrımcılığa hayatımızda ne kadar yer verdiğimizi ve ne tür ayrımcılık yaptığımızı oturup düşündük. Kimi zaman da eğlencenin tadına vararak gülmeyi ihmal etmedik.

Sosyal medyanın hayatımızdaki yeri herkesçe bilinmekte olduğu şu günlerde nefret söyleminin yeni medyada yer alması aslında kartopu misali büyüyerek artan ve insanlığa zarar verecek bir tehlike değil midir? Eğitimde sosyal medyada yer alan nefret söylemleri içeren güncel konuları incelemek konuya realist bir bakış açısıyla yaklaşmamızı sağladı.

Eğitimci olarak bu konulara yaklaşımımız nasıl olmalıdır? Öğrencileri ayrımcı bakış açılarından uzak ve nefret söylemlerinin bilincinde bireyler olarak nasıl yetiştirebiliriz? Açıkçası öğretmenlerin bu konularda üzerlerine düşen görevin herkesten fazla olduğunu düşünüyoruz. Biz öğretmenler ders planları hazırlarken, çeşitli etkinlikleri planlarken ya da okulda ve okul dışında grup çalışmaları yaptırırken ayrımcılığı destekleyen kavramları eğitim öğretim yaşantılarından uzak tutmalı, davranışlarımızla yeni nesillere her yönden rol model olduğumuzun farkında olmalıyız.

Öğrenme psikolojisindeki edimsel koşullanma kavramını hatırlayalım. Pekiştirmeler kalıcı öğrenmenin sağlanması için önkoşul özelliği taşır. Unutmamalıyız ki küçük yaşlardan itibaren bir yönde eğitilen bireylerin kazandıkları davranışlardan büyüdüklerinde vazgeçebilmeleri neredeyse imkânsızdır…

Çalık B. & Birgili B.

Editör
Türkiye Eğitim Kampüsü - İlkokul ortaokul lise üniversite eğitim etkinlikleri duyuruları.